Ergenekon soruşturmasının en önemli gündem maddesi haline gelmesinde, emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un gözaltına alınıp tutuklanmalarının çok önemli bir rolü var. Beş sene öncesinden itibaren, bu iki isim başkalarıyla birlikte zaman zaman yazılarımıza konu olmuştu. Bazılarını beraberce hatırlamaya ne dersiniz?
***
Son salvolar (22.8.2003)
3 Kasım seçiminin getirdiği AKP iktidarını yeni ve daha şiddetli bir 28 Şubat’ın bahane ve gerekçesi olarak kullanmak isteyen odakların, geçen defa olduğu gibi bu defa da hesaplarını bina ettikleri en önemli dayanak, yine askerdi.
Ancak Genelkurmay Başkanının seçim sonuçlarını saygıyla karşıladığını belirten ilk açıklaması, bu cenahı zora soktu.
Org. Özkök’ün bilâhare, YAŞ’taki ihraç kararlarına düşülen şerh, başörtüsü, irtica ve 28 Şubat’la ilgili olarak yaptığı açıklamalar, bunları tekrar ümitlendirir gibi oldu.
Ama zamanın akışı içinde hükümetle Genelkurmay arasında bu konular etrafında bekledikleri türden bir gerilim ortaya çıkmayınca yine canları sıkılmaya ve sancıları tutmaya başladı.
Ve bu sıkıntı Milliyet’in manşet haberiyle açığa vuruldu. Habere göre, hükümetin bazı icraatlarının TSK alt kademelerinde meydana getirdiği huzursuzluk, beş orgeneral tarafından Org. Özkök’e iletiliyordu.
Bu generaller şu isimlerden oluşuyordu: Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman, Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur, Ege Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon, 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan, MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç. (24 Mayıs 2003)
Bu listedeki isimlerden Doğan ve Kılınç, geçen Ağustos Şûrâsında emekli oldu. Ve ilginçtir; ikisi de Türk basınının askerle en iç içe gazetesi olarak bilinen Hürriyet’le takışarak askerliğe veda etti. (...) Doğan, şimdi kendisinin, orgeneralliğe terfi edemeyen korgeneraller için kullandığı “morgenerallik” rütbesine emeklilik yoluyla intikal etmiş bulunuyor. Hayırlı olsun...
***
Tortular (13.9.2003)
Devir-teslim mesajlarının ortaya koyduğu genel tablo, 28 Şubat ikliminden çok farklı ve sakin bir manzara ortaya çıkardı.
Dahası, Org. Özkök’ün, Irak’a asker gönderme konusundaki çıkışlarıyla tartışmaların odağına yerleşen Çetin Doğan’ı “Emekli olduktan sonra konuşsaydı daha iyi olurdu” diyerek eleştirmesi, daha değişik bir iklimin oluşmakta olduğunu gösteren işaretleri pekiştirdi.
Yeni oluşan bu iklimde eskinin gölgeleri maalesef hâlâ var. Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon’un “takiyye” suçlamaları, YAŞ toplantısında Çetin Doğan’a destek veren Yalman’ın, kamuoyunda pek öne çıkmama tavrını Gürüz ve ekibini “kabul” ederek delmesi ve Jandarma Genel Komutanı Eruygur’un MGK’ya getirdiği “irtica” fotoğrafları birkaç örnek.
Ancak bu tarz yaklaşımlar artık medyada eskisi gibi prim yapmıyor. Tam tersine 28 Şubat’ın perde arkasını ve bu süreçte kimlerin ne dolaplar çevirdiğini ifşa eden yayınlar çok daha fazla dikkat ve ilgi topluyor.
Yalman’ın asker kimliğiyle YÖK tartışmasına müdahil olması ve Eruygur’un hiçbir temel hukuk kriteriyle bağdaştırılması mümkün olmayan “Kılık kıyafetlerine bakın, ne yapmak istediklerini görürsünüz” suçlaması ise tartışma ve eleştirilere konu oluyor. (...) Baskın yaptığı insanları “suç aleti” kitaplar, bilgisayarlar, rahleler ve seccadelerle birlikte basının önünde teşhir ederken, sadece kılık kıyafetlerini dahi “suç delili” olarak yeterli saymak hukukla bağdaşır mı?
Türkiye bir geçiş döneminde. Yeni bir iklim oluşuyor, ama eski dönemden kalma alışkanlıkların tortuları da hâlâ sürüyor.
16.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|