“Yargıç kararıyla, asker kılıçlarıyla konuşur.” Dünyada böyle olabilir. Türkiye’de yargıçların hem kararları hem de kendileri konuşur. Askerlerde de durum pek farklı değildir. Yeri gelirse silâhları ile yeri gelirse -gelmese de- kendileri konuşur.
Dünyadan o kadar da farkımız olsun. Malûm, Türkiye’nin kendine özgü şartları var!
***
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün önce yalanlayıp sonra itiraf ettiği Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Edip Başer ile karargâhta yaptığı gizli görüşme ortaya çıktı. Takip edildiğini söylediği sırada da Paksüt’ün olduğu mekânda Emin Çölaşan, Fatih Çekirge, Saygı Öztürk, Turhan Çömez vardı.
367 kararının verildiği tarihte dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı ile Deniz Kuvvetleri kontenjanından Anayasa Mahkemesi’ne seçilmiş üye arasında görüşmeler olduğu ileri sürülmüştü. Geçtiğimiz hafta içinde 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Hikmet Çetin, eski büyükelçi ve rektörlerle “futbol” temalı toplantıda bir araya gelmişti. Sezer, görev süresince de İlhan Selçuk ve Tuncay Özkan’la sıkı ilişkilerini sürdürmüştü.
Görüşmekte bir sakınca yok. Ama kapalı kapılar ardından nelerin döndüğü zamanla ortaya çıktıkça bu seviyedeki her görüşme şüphe çeker.
***
AKP kapatma iddianamesi unutulmadı. Ardından gelen Danıştay bildirisi de.
Kural, kanun, temayül, gelenek yerle bir edilerek meclis, hükümet, başbakan, bakan, milletvekilleri fırçalandı.
Peki kurumların içinde demokrasiye bağlı, millet iradesine, Meclis’e saygılı, kurumların siyasete müdahalesinden rahatsız kimse yok mu?
Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel’e bunu sordum.
“Yargıda hukuk devletini, demokrasiyi savunan birçok insan var. Bunların çıkıp gerek Yargıtay bildirisine, gerek Anayasa Mahkemesinin kararına karşı anayasanın, hukuk kurallarının ihlâl edildiği noktasında görüş açıklamaları, tepki koymaları gerekirdi. Ama olmuyor” cevabını verdi.
Peki, anayasayı, yasaları çiğnemeyi göze alanlar bir şeyden korkmuyor da doğruyu, hakkı, hukuku savunan insanlar neden korkuyorlar?
Gündel’in bu soruya verdiği cevap da ibretlik: “Oradaki arkadaşlarımız şunu düşünüyor. Ben iki gün sonra falanca yere daire başkanlığı için adaylığımı koyar da beni seçmezlerse... Bu hesaplar yapılıyor. Bunlar küçük, basit hesaplar.”
***
Hukuk ve adalet çiğnendikçe demokrasi yaralanıyor. Hak ve hakikatin yok olmasına “küçük hesaplar” uğruna göz yumuldukça demokrasi komaya giriyor.
16.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|