Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Meryem TORTUK

Sen bilemezsin, senin adına kararı ben veririm



Son zamanlarda başörtüsü meselesi yine alev alev. Bu yangında kim kaybeder, kim kazanır, kim yok olur buna değinmeyeceğim. Zaten aslında bu konuyu ortaya atanlar da çok iyi biliyorlar ki, kazanan ve kaybeden taraftan ziyade bulanık suların sürekliliğini sağlamak evlâdır. Tâ ki, sırça saraylarındaki hayatlarını kimse görmesin…

“Ey beyler ve dahi bayanlar, siz böyle yaparak aslında kendi gerçekliğinizi de inkâr ettiğinizi bilmez misiniz?” diye, haykırmak geliyor içimden. Bu sular hepimizin ve bu suları bulandırmaya devam etmek hepimizin sonunu getirecek. Hep birlikte bu akıntının sonunda aklı selimle davranmazsak bedellerini ödeyeceğiz. Yani sonuçta sizin de sırça köşkleriniz yerle yeksan olacak. Beklediğinizin aksiyle tokat yiyeceksiniz.

Kibirli başlarınızı kaldırın ve bir kez olsun gönlünüzle bakın, hangi inanca ve değere sığar bir insanın giyim kuşamından dolayı en temel hakkını gasp etmek. Bunun üzerine kanunlar çıkarıp, en olmadık, hatta şeytanı bile güldürecek saçmalıkta örtülü avına çıkmak. Yeni örtünme modelleri üretmek ve “Sen böyle olursan, belki seni kabul edebilir, sosyal hayatta sana bir statü verebilirim” demek. Hangi, akla, vicdana ve inanca sığar? Bana önerdiğin ve dayattığın hayatın anlamı, benim ruhumu temsil etmiyor diye, bana sosyal statümü ve çizgimi hatırlatma yetkisini nereden alıyorsun?

Örtülüysen bir kere büyümemişsindir. Ya birinin et-kisiyle örtünüyorsundur, ya da mahalle baskısıyla. Yoksa bu kadar açıklığın içinde bir baskı hissetmeden hâlâ örtünebilmek delilik derecesinde bir şeydir sizin anlayışınıza göre.

Siz mi doğru olanı bana öğreteceksiniz? Sizin kibirli ve kendinden başkasını görmeyen gönlünüzden ve bilginizden mi istifade ederek yolumu bulacağım? Reddediyorum sizin önerdiğiniz hayatı. Ben kendi keşfettiğim, inandığım ve anlamını, derinliğini kendim bulduğum hayatı yaşamak istiyorum. Bu sizin hayat tarzınıza bir saldırı değil, bir baskı değil, bir hayat tarzını ele geçirme değil, sadece inandığını yaşama arzusu.

Dinimi, sizin iki ucu pis siyasî oyunlarınıza âlet etmek niyetinde de değilim. Kalbimin tam ortasındaki inancımı, her ortamda yaşamaktır isteğim.

İlim ki, bize ezelden emrolunmuş. Kadın ve erkek bütün insanlığa farz kılınmış benim dinimde. Ben inandığım gibi, yaşadığım gibi ilmimi öğrenmek istiyorum. Bütün kız kardeşlerim gibi, yüreğimizin taa derinliklerinde neysek o olarak hayatımızı yaşamak istiyoruz. Bizim üzerimizden toplumsal çıkarımlar ve korku senaryoları üretmekten vazgeçin artık.

Ne çocuğuz, ki çocuklar bile kendilerine dayatılan kimlikleri reddederler. Biraz dayatmaya kalkışsan da, hırçınlaşır olmadık şeyler yaparlar. Kaldı ki, hepimiz yetişmiş, okumuş, değerleri hakkında bir fikre sahip olmuş bireyler olarak bu dayatmayı ve iki yüzlü hayat tarzını reddediyoruz.

Bu iki yüzlülük ancak kişilikleri ve kimlikleri ortadan kaldırır, güveni sarsar, uçları sivriltir ve sonunda kimsenin ortadan kaldırmaya gücünün yetemeyeceği toplumsal kaosları ortaya çıkarır. Bunu hiçbirimiz istemiyorsak, hayat tercihlerimiz yüzünden birbirimize sosyal statü vermekten de vazgeçmeliyiz en acilinden.

Ben yüreğimde örtümle iftihar ediyorum. Bu iftiharımla sosyal hayatımın içinde kendim belirlediğim statümle var olmak istiyorum. Sizin sınırlarını çizdiğiniz ve ikinci sınıf muâmelesi yaptığınız hayat modeliyle değil.

Örtülüler ne yer, ne içer, nasıl yaşar, âşık olurlar mı, severler mi? Ya biz uzaylı mıyız? Biz de insanız, sizin hayatta mücadele ettiğiniz her şeyle biz de mücadele ediyoruz. Bırakın artık giyimler, inançlar, diller, şekiller ve görüntülere göre insanları sınıflara ayırmayı da, daha büyük meselelerimizi halletmek için önümüze bakalım ve yürüyelim.

14.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.05.2008) - MARTI AİLESİ

  (25.05.2008) - Paylaşmak mı, o da ne?

  (17.05.2008) - Domino taşı hayat

  (13.05.2008) - Buyurun ey hatıralar, size açtım gönlümü

  (04.05.2008) - Kitap hayatımızın neresinde?

  (26.04.2008) - Size güvenebilir miyim, yani önce kendime?

  (19.04.2008) - Varlığım, en büyük armağan bana

  (29.03.2008) - Durakta beklerken

  (22.03.2008) - Cipso değil, sigara alacak paramız var!

  (15.03.2008) - Simurg yeniden uçuyor

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır