Yoktur herhalde. Muhalefetteyken oyları azalan, iktidara gelmemek için her şeyi yapan, gelmek için hiçbir şey yapmayan bir partiyi duyan, bilen varsa lütfen haber versin.
İktidarın en büyük şansı da CHP. AKP hiçbir şey yapmasa bile CHP’nin politikası ile oylarını arttırabiliyor. CHP ve Baykal, iktidarın gizli destekçileri gibi politika yapıyor. Başbakan Erdoğan da bunu çok iyi kullanıyor.
***
Geçtiğimiz hafta CHP için hiç iyi bir hafta olmadı. Hesaplarında yaklaşık 1 milyon YTL’lik usûlsüz harcama tesbit edilince Anayasa Mahkemesi suç duyurusunda bulundu. Normal şartlarda—tekrar ediyorum normal şartlarda!—cezasız kalmayacak bir usûlsüzlüğe rastlandı. Süreç şimdilik işliyor. Gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.
CHP’nin genel politikası her yere sirayet ediyor. Yine geçtiğimiz hafta “özerk ve tarafsız” Radyo Televizyon Üst Kurulu’nda (RTÜK) başörtülü stajyer avı bizzat CHP’li üyeler tarafından yapıldı.
RTÜK’te görev yapan onlarca stajyerden birinin başörtülü olduğu CHP’li üyeler Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak tarafından fark edilir edilmez olağanüstü hal ilân edildi! Başörtülü stajyerin haddi bildirilmek üzere kırmızı alarm verildi!
Neticede RTÜK, başörtülü stajyer çalıştırmak suçundan (!) tövbe-istiğfar niteliğinde bir bildiri yayınladı: “Üst Kurulda çalışan tüm personel ve stajyerler kanun, tüzük ve yönetmeliklerde öngörülen kılık ve kıyafet kurallarına uymaktadır.”
***
Dünyada CHP gibi bir muhalefet var mı sorusunun cevabını Sosyalist Enternasyonal de (SE) bulamamış olacak ki sorunu da, soruyu da kökten çözecek bir yola başvurdu. SE, CHP’nin üyelikten atılması sürecini başlattı. Bunu öğrenen SE’nin başkan yardımcısı Deniz Baykal, ricacı olarak Onur Öymen’i SE’nin Başkanı Yorgo Papandreu’ya gönderdi.
Onur Öymen, SE’nin aldığı kararın altında AKP’nin olduğunu söyleyerek yine ucuz muhalefet yapma alışkanlığını sürdürdü. Her ne kadar eski CHP’li, AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga ve liberal solcu Baskın Oran SE’ye birer mektup yazarak CHP’nin atılmasını istedilerse de “dünya sosyal demokratları” her şeyi ayan beyan görüyor.
Ankara’da bir dizi görüşme gerçekleştiren Almanya Parlamentosu sosyal demokrat grubu, çok sayıda parti ve siyasetçi ile görüşmüş ancak CHP’den randevu bile istememişti. Geçen yılki SE toplantısında da Etik Komitesinin İsveçli üyesi, CHP’nin Sosyalist Enternasyonal üyeliğinden çıkarılması girişiminde bulunmuştu.
Bu arada Özdalga ve Oran’ın mektuplarında CHP ve Baykal için kullandıkları tabirlere değinmeden geçemeyeceğim. Özdalga, CHP’yi “Türkiye’de var olan en tehlikeli demokrasi ve reform karşıtı güçlerden biri”, “Demokrasi ve özgürlüğün arsız muhalifleri”, “Askerî müdahalenin açık sözlü kışkırtıcıları”, Oran da, “meclisteki bütün siyasî partiler arasında en gerici parti” olarak tanımladı. Kaderin cilvesine bakınız ki herkesi gericilikle suçlayan CHP, kendisini en iyi tanıyanlar tarafından en gerici parti olarak ilân edildi!
Yazıyı, kendini “tek parti dönemindeki bir milletvekilinin torunu ve CHP üyesi iki koyu Kemalistin kızı” olarak tanımlayan CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek’in kızı Esra Özyürek’in isyan ettiğini hatırlatarak bitireyim. Esra Özyürek, gündeme oturacak kitabında CHP zihniyetinin 1930’ları aşamadığından şikâyet ediyor.
30.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|