Ene (benlik), diğer adıyla enaniyetin mânâsı kendinde olmayan ve başkasının mânâsını gösteren; biri hayra, biri de şerre bakan iki yüzü bulunduğunu; hayra bakan yüzü ile, yalnız feyzi, verileni kabul edip kendi îcad edemediğini, o yüzde fâil değil; îcaddan eli kısa olduğunu; şerre bakan yüzünde ise fâil, fiil sahibi olan bir varlık olduğunu biliyoruz.
Enaniyet, mânâ-yı harfî yönüyle hassas bir mizan; Cenâb-ı Hakkın sınırsız sıfatlarını anlamak için bir ölçü birimidir.
Enaniyetini hayra bakan yönüyle kullanması gereken insan onu şerre yöneltir, kendine bir vücut rengi verip haddini aşarsa büyük tahribatlara sebep olur. Heves ve ihtirasına kapıldığında her şeyi, hatta elinden gelse dünyayı harap ve insanlığı mahvetmek ister.1
Bu zamanda İslâm terbiyesinin azlığı ve kulluktaki zayıflıkla benlik, enâniyet kuvvet bulmuştur. Dolayısıyla enaniyet çok ileri gitmiştir. Herkes, kàmeti miktarında bir buz parçası hükmünde olan enaniyetini eritmeyip bozmamakta; kendini mazûr bilmekte; ondan çekişme, kavga, gürültü çıkmakta; ehl-i hak zarar görmekte, ehl-i dalâlet de istifade etmektedir.2
Evet, bu zamanın önemli birer hastalığıdır benlik, enaniyet, hodfüruşluk.
Mâdem ki asrımızda ehl-i dalâlet, eneye binip dalâlet vadilerinde koşmaktadır, onun için ehl-i hak, bilmecburiye eneyi terk etmekle hakka hizmet edebilir.3 Aksi halde insandaki bu en tehlikeli ve en zayıf damarı okşamakla çok fenâ şeyleri yaptırabilirler.4
Hele îman ve Kur’ân hizmetinde bulunanların dikkat etmeleri gereken hususların başında bu gelmektedir. Onun içindir ki Bediüzzaman, kendisi hakkında beslenilen hüsn-ü zanları dahi kabul etmez. Bunu, “Bu zamanda enaniyet ziyade hükmettiği için, haddimden çok ziyade olan hüsn-ü zanları alamıyorum. Ve ben kardeşlerim gibi, kendi nefsime hüsn-ü zan etmiyorum”5 sözleriyle ifade eder. Yine der ki: “Ben nefs-i emmaremi elimden geldiği kadar hodfüruşluktan, şöhretperestlikten, tefahurdan men’e çalışmışım ve şahsıma ziyade hüsn-ü zan eden Nur talebelerinin belki yüz defa hatırlarını kırıp cerh etmişim.”6
Demek hakka hizmet ancak enaniyeti terk etmekle mümkündür.
Dipnotlar:
1- Hakikat Çekirdekleri, s. 15.
2- Kastamonu Lâhikası, s. 148; Tarihçe-i Hayat, s. 295.
3- Mektûbât, s. 468.
4- Mektûbât, s. 468.
5- Emirdağ Lâhikası, 1:223.
6- Şuâlar, s. 333.
30.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|