Bir bilseniz eskiden bu şehr-i Van ne idi…
Bir nurlu meşveretin adıydı Van Mevlidi…
Nurun has şakirdleri gelirdi bir araya…
Dersler, sohbetler merhem olurdu her yaraya…
Üstadın hizmetinde bulunan ağabeyler
Hepsi bir aradaydı; birdi fikirler, reyler…
Mevlîdler, meşveretler, haklı istişareler…
Netice üretirdi, tedbirler ve çareler…
Doğu-batı mezcinde bir akış vardı her dem…
Doğuda bir markaydı Konyalı Rahmi Erdem…
Van’ı mesken tutmuştu Mersinli Hayrettin Tan,
Vanlılar onu sevdi, Van ona oldu vatan…
Doğu-batı köprüsü Güneyli Ali Uçar…
Onun da şehr-i Van’da unutulmaz yeri var…
Bir ses dedi: Nerede Halil Uslu’nun payı?
Dedim: O Van’a doymuş, mesken yapmış Konya’yı…
Hem herkesi burada sayacak halim yoktur…
Nurun fedaileri sayılamaz, pek çoktur…
***
Dokuz yüz altmış altı… Van’da ilk Nur Mevlidi…
Diyorlar ki, o Mevlîd Nurun Bayramı idi…
Garptan bir nur halesi yayılırdı giderek…
O nuru kucaklardı Van Kalesi ve Erek…
Nursî’nin menzilleri, Nurs, Horhor, “Çilehane”
Ziyaret edilirdi..Vesileler bahane…
Mevlîdlerde Bekir Berk şimşek gibi çakardı,
Nazım Gökçek “Zernabat” suyuyla bir akardı…
Ağabeyler yan yana, kol kola görünürdü…
İttihad âşıkları neş’eye bürünürdü…
Dairemiz içinde mevcut “hocalar” bile,
El ele verirlerdi hizmet erleri ile…
Herkes kendi namına bunu fırsat bilirdi,
Hâlin anatomisi ve resmi çekilirdi…
Şahiner orada arar dururdu bir “son şahit”,
Onun sevdası buydu, bu saha ona ait…
***
Dokuz yüz altmış yedi… tam kırk bir sene önce…
Muzır başkomiser ürkmüş, bu Mevlidi görünce…
Sebepsiz müdahale, asılsız sorgulama…
Hakimler ön yargılı, maznunlar rahat ama…
Hakim sormuş: Siz neden toplandınız bu bağda?
Başka derdiniz yok mu bu dünyada, bu çağda?
Demişler: Derdimiz siz ve bizim bu hâlimiz…
Böyle devam ederse, n’olur istikbalimiz?
Toplanıp dua ettik, barış, huzur istedik…
Devlet ve millet için ferahlık, nur istedik…
***
Doğruları orada getirmişler hep dile…
Hileyi hilesizce aramışlar nafile…
Hâlbuki yargıç hanım, savcının karısıymış…
Önyargılı savcının öteki yarısıymış…
Savcı eşine demiş: Bunları tut, hapse at,
Ancak yakalamışız, ele geçmez bu fırsat…
Keyiflerine göre seçmişler yedisini,
Altmışını salmışlar, alıp ifadesini…
Bu keyfilikten sonra, ciddîyet hiç kalmamış,
Bizimkiler yargıcı pek ciddîye almamış…
İfadeler biraz da komik, alaylı geçmiş,
Maznunlar hırslarından bu basit yolu seçmiş…
Hakimler sormuş: Nerde mühimmat ve cephane?
Demişler: Karnımızda, karşınızda daha ne?
Karpuzlarımız bomba, pirinçlerimiz mermi…
Hiç böyle nimetleri insan zayi eder mi?
Çatal, kaşık ve bıçak, ellerimizde silah…
Yemeğe saldırınca ilk sözümüz “bismillah”…
Kızgın hakim mahkeme kapısını kapatmış
Yalnız yedi maznunu haksızca hapse atmış…
***
Yedi maznun sebepsiz yedi ay beklediler…
Amellerine, sabır, sevap, nur eklediler…
Müştak Zernekli ile Erol Kuralkan Van’dan,
Konyalı Rahmi Erdem, bir Vanlıydı o zaman…
Ve ihlâs abidesi bir Selahaddin Akyıl,
Üveysî bir hâli var, tartamaz onu akıl…
Gültekin Sarıgül de maznunlardan biriydi,
Her maznun gibi o da Kaderin esiriydi…
Bahaddin Gürsoy ile Mustafa Ateşmen’e
Bir selâm yollayalım, ulaşırsa şahane…
***
Bin dokuz yüz seksene kadar Mevlîdler sürdü…
Sonra kesildi, zira derin devlet öksürdü…
Kader bir silkeledi, öyle bir çalkaladı
Ve farklı vadilerde hikmetle halkaladı…
Bin dokuzyüz doksanda Kocatepe Mevlidi,
Van’daki teamülün bir versiyonu idi..
Tam bin dokuzyüz doksan dokuza kadar sürdü,
“Deprem İlahî îkaz” onu dahi götürdü..
***
Yirmi sekiz yıl sonra “kalınan yerden” dendi…
Vaziyet test edildi, ana hatlar denendi…
Mevlîdte Güney, Kuzey, Doğu, Batı buluştu…
Üstadın hatırası bir camiye doluştu…
Avunduk mazimizden kalan kalıntılarla,
Hoş olduk nümunelik nurlu alıntılarla…
Üstad’ı görenlerden dinledik hatıralar,
Daimî yansın dedik, sönmesin bu çıralar..
“Nerede kaldı”, dedik, “o siyah-beyaz günler…”
Bu renkler usandırdı, beyaza bürünseler…
Bir Mehmed hâlâ dimdik ortada duruyordu,
Bir başka Mehmed orda bir denge unsuruydu…
Birinci Mehmed zaten gelemezdi Berzah’tan,
O artık çok uzaktı beşerî her izahtan…
Şeref, güzellik size; kusur Vanlıya ait,
Son gayret sarfedilmiş, bilenler buna şahit…
Ve hanımefendiler bağışlasınlar bizi,
Seneye onlarındır, ortamın en temizi…
Allah, emeği geçen herkesten razı olsun,
Bir daha bu şehr-i Van gönüllülerle dolsun…
Bana düşer mi bilmem, bir pay, bir kaç kuruşluk…
Hani Vanlıyım sözde, olmasın hodfuruşluk…
14.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|