"Gerçekten" haber verir 14 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Yalnız Allah’tan korkup, yalnız O’na ibadet edip, O’ndan isteseydik!



Depremler, yangınlar, savaşlar, seller ve sair felâketler karşısında gördük ki, sebepler sustu. Teknoloji ve teknik yerle bir oldu. İnsanın yardımına ne akrabası, ne tekniği, ne teknolojisi, ne zenginliği, ne malı gelebiliyor. Şu halde, herşeyi kabza-i tasarrufunda tutan, gücü, ilmi, merhameti sonsuz olan Allah’a sığınmaktan, duâ etmekten başka ne yapılabilir?

Mü’min, her zaman ve bilhassa musîbet ve felâket zamanlarında Allah’a yalvarmalı, sığınmalı, hacâtını Ona arz etmeli. Zaten, sıkıntıların hikmetlerinden birisi budur.

Duânın yapılış sebebi insanlar açısından bakıldığında; insan, içinde bulunduğu zor ve sıkıntılı durumlardan kurtulmak, kötü durumlara maruz kalmamak için Allah’ı hatırlar. Aczini ve kusurlarını samimiyetle itiraf ederek Ondan yardım ister (istiâze ve istiâne). Kötü durumdan kurtulma isteği, onu, işlediği günah ve kusurlar sebebiyle pişmanlık duymaya ve kalbini temizlemeye, Allah’ı övüp yüceltmeye, af dilemeye sevk eder (hamd, sena, tevbe, istiğfar). Bazan sıkıntıdan kurtulduğu, nimet ve rahata kavuştuğu için memnuniyetini dile getirir. Duâ, bazen tabiattaki nizam ve estetiği derinden müşahade eder; mutlak kemal, güzellik ve gerçekliği sezen kişinin içinde meydana gelen hayranlık duygularının ifadesi olur. Her halükârda duânın bu fonksiyonları yerine getirmesi ile kul her an Allah’ı zihninde tesbit etmiş olmaktadır.

Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı yok mu? Her felâketten sonra bir saadet doğmaz mı? Her zorluktan sonra bir kolaylık yok mu? Sıkıntı ve ızdıraplar, dünya çapında meyveleri vermezler mi? Meselâ, havanın kararması, göğün gürlemesi, şimşeklerin çakması, peşinden “rahmetin” gelmesiyle neticelenmiyor mu? Hamile bir annenin çektiği sıkıntı ve ızdıraplar, sancılar, yavru meyvesini vermiyor mu? Fırtına ve dalgalar ilânihaye devam eder mi?

Güneş, dünya ve zaman düz bir hat üzerinde gitmiyor ki, hep öyle devam etsin. Döndüklerine göre, sıkıntı, fırtına, karanlık, mağlubiyetlerden sonra saadet, huzûr, aydınlık gelmeyecek mi?

Ancak, bize yardım edilmesinin şartı, imtihan sırrını kavramak, duâ etmek ve çalışmaktır. Hiç şüphesiz ki, duâyı, “kavlî”, yâni “sözlü” ve “fiilî”, “çalışarak” şeklinde anlayıp ona göre davranmak gerekir.

Sebeplere müracaat etmek de, Allah’ın “kevnî şeriat”, koymuş olduğu tabiat kanunlarına müracaat etmektir.

Bu şekilde yapılan duâlar, kabule yakındır. Eğer biz duâ ediyor ve duâlarımız kabul edilmiyorsa ve başımıza musîbet ve felâket geliyorsa, demek ki, kendimizi düzeltmemiz gereken hususlar vardır. Ya Allah’ın kevnî şeriatına uymuyoruz veya sözlü duâmızın kabul edileceği bir mânâ gücüne sahip değiliz. Mânvî dünyamızı da, Kur’ânî boya ile boyamamız gerekmektedir.

Ve netice olarak biz, “depremden, yangında, selden, insanlardan, idârecilerden, şundan bundan” korkarsak, necata ulaşamayız. Yalnız Allah’tan korkmak gerekir. Allah’tan korkmanın yollarını da Kur’ân göstermiş, hadis-i şerîf açıklamıştır. İndî, nefsî mütalâalâra değil, yegâne kudsî kaynak olan bu iki meseleye müracaat etmemiz gerekir.

“Allah buyurdu ki: İki ilâh edinmeyin! O ancak bir Allah’dır. O halde yalnız benden korkun!”1

Dipnot: 1-Kur’an, Nahl, 51.

14.08.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.08.2008) - Suçlu biziz, kendimizi gözden geçirelim!

  (12.08.2008) - Sabun kullanılırsa temizler, din yaşanırsa…

  (11.08.2008) - Şimdi ne oldi?

  (09.08.2008) - Şaka değil,imtihanlardan imtihana…

  (08.08.2008) - Bir bu eşref-i mahlûkata bakın, bir de şu esfel-i mahlûkata!

  (07.08.2008) - İhlâs, hırs ve birlik

  (06.08.2008) - “Kulcuğa kulcuk” Kemalist İlahiyatçı kim?

  (05.08.2008) - “Yabancı nefreti” vahameti ve dönüş...

  (04.08.2008) - Lisan problemi

  (03.08.2008) - Müslümanlara olan bakış açısı çarpık

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır