"Gerçekten" haber verir 13 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Suçlu biziz, kendimizi gözden geçirelim!



İçimiz yanıyor, dışımız yanıyor, ciğerlerimiz yanıyor. Yangınlar, seller, terör, hastalıklar, keneler, iflâslar, savaşlar… 40 civarında âfât… Sık sık belâ ve mûsibetlerle karşılaşmamız; onların hayatın en önemli unsuru olduğunu gösterir. Öyle ise, onların da dilini çözmemiz gerekir. Acaba mûsibetler bize ne anlatıyor? Ve onlardan nasıl bir ders çıkarmalıyız?

Küfür, inkâr, kıyamete dek devam edecek. İnsan ise, nisyandan alındığından hatalı, kusurlu, olmasının yanında zaaflarla da örülmüştür. Dolayısıyla haksızlık, zulüm dahil, pekçok hataya imza atabilir! İşte, bunların sonucunda meydana gelen mûsibetlerde bizim payımız vardır.

Suâl: “Bâzı eşhâsın hatâsından gelen bu mûsîbet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?”

Cevap: “Umumî mûsîbet, ekseriyetin hatâsından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zâlim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizâmen veya iltihâken taraftar olmasıyla, mânen iştirak eder, mûsîbet-i âmmeye sebebiyet verir.”1

Haksızlara, zalimlere, cahillere “ya fiilen, ya iltihaken, ya iltizamen” taraftar oluruz. Yani, ya alkışımızla, ya susmamızla, ya hoş karşılamamızla veya fiilen iştirak etmemizle zulme sebebiyet veririz. Kader adalet eder ve mûsibetlerle cezamızı verir.

Ancak, işin hakikatine bakılırsa mûsîbetlerin en büyük müsebbibi, ehl-i imân; ehl-i imân içinde de hizmet ehlidir. “Bu nasıl bir mantık ve değerlendirme?” diye itiraz edilebilir. Lâkin, meselenin zahirine, mülk boyutuna değil, melekûtuna, yani hakikî yönüne ve kader cihetine bakılırsa, gerçekten de asıl suçlunun onlar olduğu gayet açıkça görülür! Şu cümleyi okuyalım:

“İşte, ey Risâle-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız. Ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede (Rabbani gemide) çalışan hademeleriz.”2

Gemi seyrü sefer halinde iken, yolcular kamaralarında dinlenebilir, uyuyabilir veya salonlarda bir araya gelip sohbet edebilir, eğlenebilir, başka bir iş ile meşgul olabilir. Fakat, kaptan dahil personel, asla işini bırakıp eğlenemez, uyuyamaz, başka şeylerle meşgul olamaz! Onlar, bütün duygularıyla hedefe kilitlenip vazifelerine konsantre olmalıdırlar. Ehl-i imân ve hizmet ehli vazifesini terk ederse, gemi çarpar, karaya oturur veya batar.

Psikolojik baskı veya nefsimizin oyununa gelerek başkasına atmaya gerek yok. İşte herc ü merc içinde belâlara hedef olmamızın teşhisi şöyle konmuştur: Müslümanlar İslâmiyete sarıldıklarında ilim, san’at, teknoloji, mimarî ve hukukta muhteşem medeniyet örnekleri sergilemiş. “Ve ehl-i İslâmın hakîkat-i İslâmiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve herc ü merc içinde belâlara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor. Sair dinler ise bilâkistir (tam tersidir).”3

Ehl-i imân dünyaya meylettiğinde, dünyevîleştiğinde, vazifesini terk ettiğinde, eyyamcılarla yarışa giriştiğinde, iktidar kavgasına, dünya işlerine daldığında savaş ve belâlar üst üste gelir.

Kendimizi gözden geçirelim…

Dipnotlar:

1- Said Nursî, Sözler, s. 158.; 2- Lem’alar, s. 165.; 3- Tarihçe-i Hayâtı, s. 80.

13.08.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.08.2008) - Sabun kullanılırsa temizler, din yaşanırsa…

  (11.08.2008) - Şimdi ne oldi?

  (09.08.2008) - Şaka değil,imtihanlardan imtihana…

  (08.08.2008) - Bir bu eşref-i mahlûkata bakın, bir de şu esfel-i mahlûkata!

  (07.08.2008) - İhlâs, hırs ve birlik

  (06.08.2008) - “Kulcuğa kulcuk” Kemalist İlahiyatçı kim?

  (05.08.2008) - “Yabancı nefreti” vahameti ve dönüş...

  (04.08.2008) - Lisan problemi

  (03.08.2008) - Müslümanlara olan bakış açısı çarpık

  (02.08.2008) - Avusturyalı sosyalistler, ülkelerinde cami yapımına destek çıkıyorlar

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır