Gürcistan’ın Osetya’ya saldırması üzerine Güney Osetya’da patlak veren çatışmalarda binlerce sivilin katledildiği haberleri geliyor. Abhazya’nın ve Çeçenlerin de Gürcistan’a karşı katıldığı kavgada, Kafkasya’da bütün dünyanın gözü önünde küçükler üzerinden devlerin savaşı yapılıyor.
Ancak Moskova’yı bu denli öfkelendiren asıl tahrikin, Soros devrimleriyle Gürcistan’ın başına Amerikan yanlısı bir yönetimin getirilmesi olduğu da herkesin mâlumu.
Rusya, burnu dibinde arka bahçesi gördüğü Osetya’nın da Amerikan eksenine girmesini kabul etmiyor. Gürcistan’ın Amerikan kulvarına geçmesiyle zaten burnundan soluyan Moskova, Osetya’nın işgaliyle Hazar’daki enerji havzalarının ve Kafkasya’daki doğalgaz ve petrol hatlarının kontrolünün tamamen ABD’ye geçmesine tepkili.
Esasen Sovyetlerin dağılmasından sonra Balkanlar gibi karmaşık bir nüfuz bölgesi olan Kafkaslardaki karışıklık, hegemonya ve çıkarları uğruna bölgeyi Rusya’ya karşı kullanma emr-i vakisinden geliyor…
Kısacası ABD ve İsrail, Gürcistan’a her türlü silâh ve mühimmat desteğini verdi ve ordusunu eğitti. Gürcistan’ın etrafındaki küçük özerk toplulukları kendisine katmak ve Rusya’yı kışkırtmak için. Gürcistan yönetiminin verilen “görevi” gereği komşu Osetya’yı işgâle kalkışması, Rusya’nın üzerine gelmesi demekti. Plânlanan oldu…
“AMERİKAN JANDARMASI” OLMANIN AKIBETİ
Hatırlanacağı üzere, geçen yıl Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’ye yapacağı ziyaret öncesinde yüzlerce çocuğun katlini netice veren Kuzey Osetya’nın Beslan şehrindeki ilkokula yapılan baskın ve operasyonda yüzlerce çocuk katledilmişti. Bölgeyi kargaşa ve kaosa itmenin, ABD’nin bölge üzerindeki emel ve projelerine zemin hazırlamak amacıyla yapıldığı çok geçmeden dünya medyasında deşifre edilmişti.
Olaylar, artık uluslararası şebekelerce tertip edilen kontrollü devlet terörü ve çıkar ilişkilerine dayanıyordu. İstihbarat ve terör uzmanları, işin içinde ABD, İsrail ve İngiltere gizli istihbarat servislerinin parmağı olduğunu, teröristlerin “taşeron” olduğu tespitinde birleşmişlerdi. Tıpkı 11 Eylül olayları gibi, bu olay da kimlerin, hangi gücün işine yarıyorsa onların işi idi.
Bilindiği gibi, uluslararası dolar milyarderi ünlü tefeci Macar Yahudisi Amerikalı George Soros’un uzun zamandır üzerinde çalıştığı bölgede, öncelikle Gürcistan’ı teslim almaya yönelik “kadife devrimi”nin maksadı da bu idi.
Para sihirbazı Soros, hedef ülkelerden biri olan Gürcistan’da “toplumsal altyapı”yı hazırlamak için ülkede açtığı Açık Toplum Enstitüsü aracılığıyla yoğun “siyasî ve entelektüel faaliyetler” yapmış; tespitlere göre en az beş bin kişiyi “Soros fonları”yla ABD’ye götürüp beyin yıkama operasyonundan geçirmiş; Amerikan çıkarlarını hesâbına ve BOP adına birer paralı “sıkı eylemci” olarak yetiştirmişti. “Amerikan jandarması” olmanın akıbeti bu oldu.
Finansa ettiği miting ve eylemlerle “kadife devrimi”ni yaptırarak iktidar değişikliğini sağlayan George Soros, Gürcistan’ı da aynen Irak gibi en az üç parçaya bölmek maksadıyla iç çatışma ve içsavaşın alt yapısını hazırlamıştı…
ABD’YE DAYANIP RUSYA’YA MEYDAN OKUDU
Plân, Güney Kafkasya’yı kontrol almak için evvelemirde Gürcistan’ı Amerikan rotasına sokmaktı. Sonra sıra Ukrayna’ya ve diğer Orta Asya ülkelerine gelecekti.
ABD, Gürcistan’ın ekonomisini düzeltmek üzere Şevardnadze’ye tavsiye etmişti. Şaakaşvili bunu fırsat bilmiş, Şevarnadze’nin himâyesinde Gürcistan’ın içine fitne atarak darbe plânlarını gerçekleştirmişti. İlk işi, kendisini politikaya sokan velinimeti Şevardnadze’ye hiyanet edip devirmek olmuştu.
Şevardnadze daha sonra, “Benim düşmeme sebep olan olaylar ABD tarafından yönlendirilmiştir. Ayaklanan muhaliflerime ABD yardım etti. Oysa ben ABD politikalarının en büyük destekçisiydim” diye hayıflanacak; ancak artık iş işten geçmiş olacaktı… Bush ve yardımcısı Cheeney’in Kafkasya’daki yakın dostu Şaakaşvili, artık Moskova’nın gözünde bir “Amerikan kuklası” idi. Soros beslemeli Şaakaşvili, sırtını ABD’ye dayayarak eski patronu Rusya’ya meydan okuyor; ABD’nin Kafkasya’da askerî yığınağını daha da arttırması ve tahkim etmesine tam destek veriyordu.
Adalet Partisi hükûmetlerinde uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapan merhum İhsan Sabri Çağlayangil’in, “büyük devletlerle işbirliği, fille yatağa girmektir” sözü, siyasî mahfillerde hep dile getirilir. Neocon’ların emrine giren Gürcistan yönetimi, son demde Amerika ile yatağa girdi. Ve ne yazık ki bunun ceremesini ezilen Gürcistan ve mâsum bölge halkı çekti.
Şaakaşvili’nin “imdat!” çağrılarına Washington’un beylik lâflarla cevap vermesi oyalaması da oyunun içindeki oyunu ele veriyor. Kafkasya’da olup bitenler ve Tiflis’in yalvar yakar yardım talebine ABD’nin bigâne kalması, tam bir ders-i ibret…
13.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|