Gündemin gürültüsü arasında Türkiye’nin gerçek gündemi güme gidiyor. Başbakan Erdoğan, “Ergenekon iddianâmesi” ve “kapatma davası” üzerinde yaptığı en hararetli konuşmasında bile bu gerçeği itiraf ediyor. Bunu “Türkiye’nin sun’î gündemi” olarak yorumluyor; ve bu yapay gündem gürültüsüyle gerçek gündemin karartıldığını söylüyor.
Türkiye’nin gerçek gündemi, şüphesiz vâhim bir tablo çizen ekonominin kırılganlığı, demokratikleşme, yargı reformu, hâlâ ceza kanununda yer alan inanç ve ifâde özgürlüğü önündeki engeller, eğitim ve siyasetin demokratikleşmesi…
Ancak bu gündem karmaşasında ahlâkî erozyon ve başta uyuşturucu olmak üzere her nev'î kötü madde bağımlılığı “imdat!” işâretleri veriyor.
Başta Irak, Filistin ve Afganistan’da olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde şehirlerin, mahallelerin, sokakların, pazarların, evlerin üzerine bombalar düşüyor. Her gün yüzlerce insan katlediliyor, yaralanıyor. Ancak mânevî terbiye eksikliğiyle mahallelere, sokaklara, evlere, insanların kafa ve kalplerine düşen bombalar daha can yakıcı. Her gün binlerce, yüzbinlerce insanı mahvediyor, madden ve mânen öldürüyor. Milyonlarca insanı, genci ve çocuğu vuruyor. Dünyevîleşmeye bataklığına batan gençler, arayış içindeki insanlar, göz göre göre ateşin içine sürükleniyor…
ÜRKÜTEN VAHÂMET…
Tablo, dünyada ve Türkiye en çok yaygınlaşan uyuşturucu ile kendini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde gazetelere akseden bir haber, Türkiye açısından tehdidin dehşetini deşifre etmekte.
Madde bağımlılığında 2004 yılında iki bin olan hasta sayısının, 2007 yılında dokuz bine yükseldiğini açıklayan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesiden Doç. Dr. Nesrin Dilbaz’ın uyuşturucu madde bağımlılığının yüzde 40’ının Güneydoğu ile turizm bölgelerinden geldiğini belirtmesi, gidişâtın vahâmetine bir örnek. Keza Meclis Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonunda ortaya konulan bilgiler “dehşet tablosu”nun Türkiye veçhesini bir defa daha ortaya çıkarıyor.
Alkol ve madde bağımlılığının Türkiye’de bir artık bir “felâket” haline geldiğini ve buna gecikmeden tedbir alınmasını gerektiğini belirten milletvekilleri, siyasî gündemin hayhuyu ortasında Türkiye’de gençliği zehirleyen, okulların kapılarına dayanan eroin ve diğer maddelerin yaygınlaşması tehlikesine dikkat çekiyorlar. Tesbitlere göre, Türkiye’de son bir yılda 10 bin 588 ayrı operasyon yapılmış. Bu operasyonlarda, 31 ton 483 kilo esrar, 13 ton 228 kilo eroin, 169 kilo bazmorfin, 765 kilo afyon, 13 bin 313 liste asetik anhidrit, 7 milyon 609 bin 720 adet captogon, 1 milyon 47 bin 567 ecstasy hapı, 8 milyon 657 bin 287 adete uyuşturucu hapları ele geçirilmiş. Operasyonlarda 23 bin 480 kişi yakalanmış. İstanbul’da sadece bir operasyonda 350 kilo eroin ele geçirilmiş. (Hürriyet, 18.7.2008)
Bunlar yakalananlar; uyuşturucu ve kötü madde tâcirlerinin Türkiye üzerindeki ticaret hacmi ve parekende satışları göz önüne alındığında felâketin boyutları ürkütüyor. Buna karşı mücadeledeki koordinasyonun eksikliği ve yakalanmaların yetersizliği açıkça görülüyor.
Türkiye’nin bazı şehirlerinde eroin dozunun beş liraya satıldığı, çocukları eroine ulaşmasının sigara almaktan bile kolay olduğu ve uyuşturucu kullanımının ilkokul seviyesine kadar indiği nazara alındığında, Türkiye’nin bu gerçek gündemde ne kadar geç kaldığını su yüzüne çıkarıyor.
SADECE OPERASYON YETMİYOR…
Gerçek şu ki Gaziantep milletvekili Hasan Özdemir’in de ifâde ettiği gibi uyuşturucu ve kötü madde ile mücadeledeki koordinasyon zafiyeti ve bu tablonun temel sebebi olan mânevî terbiye eksikliği var.
Türkiye elbette sıcak ve politik gündemini tartışmalı. Ekonominin her gün daha bozulan durumunu, özellikle yaz aylarında binlerce hektar ormanı kül haline getiren orman yangınlarını, 4.5 milyon gencin eğitimsiz ve işsiz kaldığını, tavana vuran ve bir milyona yakın üniversite mezununun devlet kapısında memur olmak için sırada beklediğini, kredi kartlarındaki tefeci vurgununu, elektrikte olduğu gibi bir yıl içinde yüzde 44’leri aşan zamları, yüzde 45’lere varan gizli ve gerçek enflasyonu elbette konuşacak…
Ancak iki ay sonra 15 milyonu aşkın öğrenci okula başlıyor. Okulların çevresinde uyuşturucu ve esrar satan şebeklere karşı etkin maddî tedbirler yetersiz. İlköğretim öğrencileri arasında en az bir kez alkol kullananların oranının yüzde 16’lara varmış. Uyuşturucuda olduğu gibi alkolde de tehlike tırmanmakta…
10 bin 588 operasyon yetmediğine göre, mânevî ve ahlâkî operasyonların yapılması gerekiyor. Toplumu, âileyi, topyekûn gençliği ve çocukları yakan, nesilleri mahveden, Türkiye’nin geleceğini toptan ateşe veren bu tehlikeye karşı da Türkiye’nin ciddî tedbirleri alması gerekiyor.
Türkiye’nin gerçek gündemi bu...
21.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|