BİRKAÇ gündür pür dikkat şekilde kırlangıçları gözlemliyorum. Bahar mevsiminin müjdecisi olan kırlangıçlar. Kışın uzak diyarlara göçüp gidiyorlar, baharın başlamasıyla birlikte geri dönüyorlar.
Kırlangıçların havada harikulâde bir uçuş manevraları var. Anında ve çok hızlı bir şekilde yön ve irtifa değiştirebiliyorlar. Bir anda yükseliyor, aynı hızla aşağı iniyor, ya da sağa sola son sür’atle dirsek kırıyorlar.
Uçuşurlarken, bir ötüyor değişik sesler çıkarıyorlar.
Havadaki akrobatik hareketlerine dikkat kesiliyorum. O hızlı ve ani manevralı hareketleri esnasında bir de çıtır pıtır sesler çıkardıklarını fark ediyorum. Bu nedir diye, bütün dikkatimi toplayarak bakıyorum. Görüyorum ki, havada uçuşan börtü böcekleri avlıyorlar. Gagaları arasına sıkıştırdıkları bu böcekleri hem yiyorlar, hem de yavrularına getirip yediriyorlar.
Yani, hiç yere inmeden gıdalarını bulabiliyor, bu çatal kuyruklu sevimli kuşlar.
Şu an bu gözlemlediğim aynı yere iki sene evvel de gelmiştim. O zaman kırlangıçlar burada yoktu. Henüz gelip saçakların altında yuva yapmış değillerdi.
Oturduğumuz bina yeniydi. Demek daha burayı keşfetmemişlerdi. Yazın sıcağında yemeklerimizi balkonda yerdik. Fakat rahat ve ağız tadıyla yiyemezdik. Zira, etrafta yemek kokusunu almış ne kadar zehirli, dikenli börtü-böcek varsa (özellikle eşek arıları) gelip bizden önce sofraya kurulurlardı. Hele bir de reçel türü tatlı şeyler varsa sofrada, onları yapıştıkları yerden kaldırmak ve yenilerinin gelmesine mani olmak imkânsız.
İşte, iki sene evvelki bu kâbustan bu sene çok şükür kurtulmuş bulunuyoruz. Tabiî ki, şu sevimli kırlangıçlar sayesinde… Havada füze gibi uçuşan bu kuşlar, sofrayı bize zehir eden zehirli arıları kemal-i afiyetle bir güzel yiyorlar.
Teşekkürler, sayın ve de sevgili kırlangıçlar.
…
Kırlangıçların, evlerin saçakları altındaki yuvalarına bakıyorum. Harika birer san'at eseri. Gagalarıyla damla damla getirip yapıştırdıkları balçıklarla inşa ettikleri bu yuvalar, başlı başına bir tefekkür harikası. Adeta, en kuvvetli bir yapıştırıcı ile duvar, ya da saçakların tavan kısmına yapıştırmış yuvalarını.
Yuvayı tamamladıktan sonra, yavrulama günleri başlıyor. Yavrular, yumurtadan yirmi bir gün sonra çıkıyor.
Yavruların yuvadaki hallerine yakından bakmaya çalışıyorum. Anneleri yem getirip onları el bebek gül bebek besliyor. Yavrular da bir ağızlarını açıp ciyaklıyorlar ki, seyrine doyum olmaz.
Tam uçabilecekleri zamana kadar yuvadan dışarı hiç çıkmayan yavrular, acaba nasıl ihtiyaç gideriyorlar? Dikkat bakıp gördüm ki, içeriyi temiz tutmak için, yuvanın ağzına kadar geliyorlar, sonra da arkalarını dönerek dışarıya doğru pisliyorlar.
Şüphesiz, bütün bunlar onlara ilhamen öğretilmiş. Yoksa, o küçücük yavrular bu işi nereden bilecekler?
Kırlangıçların kim bilir daha ne maharetleri ve hikmetli hareketleri var.
19.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|