"Gerçekten" haber verir 19 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

S. Bahattin YAŞAR

Hayat farkındalıktır



Farkında olan için her şey anlam yüklüdür

Farkındalık, hayatı yaşanır kılıyor. Varlığın, olayların, yaşıyor olduğumuzun farkına, farkındalıkla varıyoruz.

Olumlu-olumsuz bütün duygular farkındalıkla canlanıyor. Sevdiğimizin, özlediğimizin, beklediğimizin, aradığımızın; sevmediğimizin, özlemediğimizin, beklemediğimizin, arayıp sormadığımızın ‘farkına varınca’ yaşanan duygu anlaşılıyor.

Farkına varılmamış hiçbir duygu, kişi için hiçbir değer taşımıyor. Duyularımız da farkındalıkla anlam kazanıyor.

Görmemiz, işitmemiz, hissetmemiz farkında isek anlamlıdır. Farkında değilsek gözün varlığı, kulağın varlığı, bedenin varlığı bir anlam ifade etmiyor. Bakar körler için, işitenler ama sesleri algılayamayanlar için görmenin ve işitmenin bir anlamı yoktur.

Kapımızı çalan birileri var; cebimize harçlık koyanımız; gelmediğimizde arayanımız; gitmediğimizde gelenimiz; darda iken imdadımıza koşanımız; neşemize yetişenimiz varsa, çok önemli ‘var’lara sahibiz demektir.

Ölenimiz olsa, ağlayanımız; kabirde iken duâ edenimiz; biz unutsak da unutmayanımız varsa, neşe bizim demektir.

Sevgisini, saygısını, ilgisini bizim sevgimize, saygımıza, ilgimize bağlı tutmayan insanlar varsa yanıbaşınızda; biz çok büyük bir hazineye sahibiz demektir.

Alınan nefes bile, farkındalıkla anlaşılıyor. Onun için, önemli olan yaşıyor olduğumuz değil, bunun farkında olmaktır.

Farkında olmayan için, sahip

olunanların hiçbir anlamı yoktur

Farkında olmamak kadar insana dokunan başka bir durum olamaz. Düşünün her şeyiniz var, ama hiç bir şeyiniz yok gibi yaşıyorsunuz. Çevreniz zenginlik dolu, ama siz bunları görmüyorsunuz. Bundan daha rahatsız edici ne olabilir?

Körlük, olanı görmemektir.

Farkında olmamak körlük halidir.

Sadece şimdi, sahip olduklarımızı saymaya kalksak; kâğıtlar yetersiz kalır. Denemek hiç de zor değil. Ama nedense insanlar hep sahip olmadıklarını saymaya yatkındırlar.

Oysa sahip olduklarını sayan, onların farkında olan insanlar hep mutludurlar. Ve sahip olunanların daha çoğuna ulaşmak, sahip olunanları bilmek ve şükretmekle alâkalıdır.

Farkındalık, şükretmeyi netice verir; şükür de ziyadeleştirir.

Farkında isek, her şey var ve anlamlı

Göz kapaklarımızın çalışıyor olması çok önemlidir. Parmaklarımızın hareketleri, yürüyor olmamız, işitiyor olmamız, görüyor olmamız, aklediyor olmamız, hasılı bunlar ‘fark ediyor’ olmamız gerçekten ne büyük nimettir.

Farkında isek her şey var ve san'atlıdır. İncelikleri fark ediş, algılamakla alâkalı bir durumdur. Farkında olmamak, olanı adeta yokluğa atmak demektir. Oysa farkına varılanın, insandaki mânâsı derinleşir. Varlığını, onu fark edince anlar insan.

Varlığın hikmeti, farkındalıkla okunuyor

Hayret secdesine kapanamıyorsak, san'at eserlerinin harika boyutlarına varamıyoruz demektir. Oysa insana hiçbir şey san'atsız sunulmaz. Yaratılışının her aşamasında derin, dakik incelikler bulunmaktadır.

Portakalın sadece meyve olarak verilmesi değil, mevsiminde olgunlaşması, o haliyle onun lezzetlerini algılayacak insandaki kuvve-i zaikanın da varlığı ve yedikten sonraki insan bedenindeki aşamaları tam bir mükemmellik değil de nedir?

O zaman farkında isek, her şey, her zerresiyle ince san'atlarla dokunmuştur. Farkında isek, her şey içiyle de dışıyla da hikmetlidir.

Varlığın hikmeti, farkındalıkla okunuyor.

Hikmet okumaları, farkındalıkla mümkündür

Hikmeti bilinmeyen şeyler anlamsızlıkla değerlendirilir.

Oysa o değerlendirme, o şeylerin hikmetsizliği anlamında değildir. Okuma yazması olmayan bir insan için yazı ne anlam ifade ediyorsa, hikmet okuması yapamayan bir insan için de ‘mahlûkat’, o anlamı ifade ediyordur.

Farkındalık adeta, muhteşem san'at eserlerinin bulunduğu karanlık sergi salonundaki ışık gibidir.

Farkında olan için, varlık heyecan vericidir; yeryüzü muhteşem bir sergi salonudur. Gökyüzü, hayretler uyandıran bir temaşagâh ortamı; sesler birer musika-i İlâhî; olaylar, yaşananlar insanlar için âlî maksatlar yüklü programlardır.

Gönderen belli ise, belirsizlik yok demektir. Bunu bilenler için, belâlar, musibetler mûsikînin nağmeleri gibi gelir.

Nitekim farkında olan için içinde ‘hayır’ taşımayan bir hal yoktur.

“Vardır bir hayır” farkında, insanların cümleleridir.

Farkındalık, Cenâb-ı Hak’tan bir ikramdır

Evet farkındalık, Cenâb-ı Hakkın bir ikramıdır. Ülfeti yırtmaktır. Perdeyi açmaktır.

Farkındalık, hayata hikmet pencerelerinden bakmaktır.

Farkındalık, imtihanın ‘farkında’ olmaktır.

Hasılı, farkında isek; yaşıyoruz demektir; çünkü farkında olmayan yaşadığının da farkında değildir.

Bir nefes alın, gülümseyin ve bunu size Verene şükredip, ibadet edin.

İşte hayat budur ve böylece anlamlıdır. Bunun adı da ‘farkındalık’tır.

19.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.07.2008) - “Ertesi gün sanki kör olacağınızı biliyormuş gibi kullanın gözlerinizi”

  (05.07.2008) - Zafer’den ‘imkânsızmümkün’ örnekleri

  (21.06.2008) - Özgürsünüz ama sorumlusunuz

  (07.06.2008) - İnsan topluluk karşısında neden heyecanlanır?

  (31.05.2008) - İmkânsız mümkün,mümkün kolay,kolay zevkli

  (24.05.2008) - Dirseğimizin altına koyduğumuz kitap kadar parmağımız yukarı kalkar

  (17.05.2008) - Ben kendime, sizin bana baktığınız gözle bakmıyorum

  (10.05.2008) - İlham, ikramdır

  (03.05.2008) - İnsan, namazı kadardır

  (19.04.2008) - İnsanlık köyü Onunla (asm) güzelleşti

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır