Türkiye gündemi bir taraftan AKP’nin kapatılma davası diğer taraftan da Ergenekon soruşturması arasına sıkışmışken, meydanlarda “Demokrasi ve hukuk zedelenmesin” diyen toplumun vicdanının sesi duyuluyor. Belki meydanların bu sesi gazetelere yansımıyor, televizyon ekranlarında pek görünmüyor ancak düzenlendiği yerlerde büyük coşkuyla ve heyecanla karşılanıyor.
“Özgürlük ve demokrasi” diyerek yola çıkan başta Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı, Hak-İş ve Memur-Sen olmak üzere yüzlerce sivil toplum örgütü, yazar, akademisyen Türkiye’nin sorunlarının çözümünün özgürlüklerin genişletilmesi ve yeni bir anayasa ile sağlanabileceğini söyleyerek yola çıktı. Bu amaçla ilk olarak Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformunu oluşturuldu ve “Ortak Akıl Hareketi Manifestosu” yayınlandı. Malatya ve Samsun’da büyük katılımlı mitinglerin ardından bugün de Bursa’da saat 17.30’da büyük bir miting yapılacak.
Mitinglerin amacını Hak-İş Başkanı Salim Uslu ile konuştuk. Uslu ile konuşmamızın can alıcı noktalarını paylaşmak istiyorum. Önce, bu mitingin başka mitinglerin alternatif gösterilmesinden rahatsız Salim Uslu. “Hiç kimse bu mitinglerle ilgili bir senaryo yazmasın. Bu mitingler toplumun kendi istediği ve iradesiyle, bilerek ve isteyerek düzenlediği mitinglerdir” diyor.
Mitingleri “demokrasi ve hukuk zedelenmesin’ diyen toplumun vicdanının sesidir” diye özetleyen Uslu, artık olup bitenleri toplumun seyretmesini beklemenin mümkün olmadığını söylerken, “Mitingler, toplumsal dinamiklerin demokratik refleksidir. Artık toplum meydanlarda çıkıp, toplumun ortak vicdanı, ortak aklı Türkiye’de bütün karanlıklar aydınlığa çıksın istiyor. Türkiye demokrasi kulvarından çıkmasın istiyor” diyor.
Türkiye’deki demokrasinin işlerliği konusunda sıkıntılar olduğunu, mevcut anayasanın da bu sıkıntıların kaynağı olduğunu söyleyen Uslu, “Demokrasi evrensel kurallarıyla bizim ülkemizde işlemiyor. Toplumun tercihleri bazı çevreler bakımından hiçbir anlam ifade etmiyor. Buna toplumun bir tepkisi var. Nitekim toplum bu tepkisini zaman zaman sandıkta ifade etti. Bu defa sandığı beklemeden meydanlarda ifade ediyor” diyor.
Uslu’nun altını çizdiği bir başka konu ise, artık toplumun Türkiye’de güdümlü demokrasi yerine gerçek demokrasi istediği yönünde oluyor. Sorunların kaynağının ihtilâl anayasası olduğunu söylerken de, milletin artık Türkiye’nin “cunta pisliği”nden temizlenmesi ve demokratik süreçlere müdahale edilmemesini isteğini söylüyor.
Uslu’ya “Nasıl bir yeni anayasa?” sorusunu yönelttiğimizde de, “Türkiye’ye ve topluma yol haritası olacak, toplumsal dinamikleri dikkate alacak sivil ve demokratik bir anayasa” diye özetliyor. Mitinglerde milletin bu talebinin yok sayılması ve göz ardı edilmesine karşı tepkisini dile getirdiğini açıklıyor.
Milletin dayatmalar karşısında bir “ortak vicdan” ve “ortak akıl” oluşturduğunu söylüyor. Bazılarının halkın bu demokratik tepkisinden rahatsızlık duyduğunu dile getirirken de bunu anlayamadığını söylüyor. Hatta tam tersine bugüne kadar demokrasi adına nutuk atanların “halk demokrasiye sahip çıkıyor” diye bundan gurur duyması gerektiğine inanıyor. Ve şu ikazda bulunuyor: “Eğer halksız demokrasi isteyenler varsa, onlar da bilmeli ki, bu fantezinin dünyada bir örneği daha yok.”
“Ortak Akıl Hareketi Manifestosu”nki şu cümle hayli dikkat çekici: “Özgürlükler, demokrasiyle birlikte genişler. Demokratik işleyişin daraltıldığı zamanlarda en büyük zarar özgürlükler üzerinde görülür. Özgürlüklere sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmakla eş anlamlıdır.”
Bugün demokrasi ve özgürlük diyenler Bursa Fomara meydanında olacak. Fomara “şehre küstü” anlamına geliyor ama bu millet devletine küsmez. Ama devletinden de eşit davranmasını, özgürlüğünün kısıtlanmamasını, tam manasıyla yaşayacağı demokratik bir ortamı, yasakların olmamasını, seçtiklerinin itibar görmesini ister.
İşte bugün de Bursa’dan milletin vicdanının sesi şöyle haykıracak: Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük… Demokrasi ve hukuk zedelenmesin. Demokrasiye darbeler yapılmasın…
19.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|