Ankara siyasette yaşanan tartışmalarla hayli sıcak bir yaz geçiriyor.
Bir yanda AKP ve DTP’nin kapatılma dâvâları, diğer yanda Genelkurmay tarafından hazırlandığı ileri sürülen “Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Plânı” hakkındaki tartışmalar ve son olarak da AKP Genel Başkan Yardımcı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “travma” sözü havayı iyice ısıtmış durumda.
AKP hakkındaki kapatılma dâvâsında yazılı olarak “son sözler” söylendi. Şimdi gözler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın Salı, AKP yetkililerinin de Perşembe günü vereceği “sözlü savunmalar”a çevrildi. Sözlü savunmalardan sonra Mahkeme raportörü esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Rapor üyelere dağıtıldıktan sonra üyeler Başkan Haşim Kılıç’ın belirleyeceği günde kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Dâvâ sonucunun Temmuz sonu ya da Ağustos başında açıklanabileceği kulislerde konuşuluyor. Bu kulislere göre de senaryolar yazılmaya başlandı.
* * *
İktidar kanadı “parti kapatılmayacak” dese de muhalefet partileri AKP’nin kapatılacağından emin ve sonrasının planlarını yapmaya başladılar bile. Erken seçim, ara seçim, seçimlerin mahallî seçimlerle birleştirilmesi gibi konular kulislerde dile getiriliyor. Partiler erken veya baskın bir seçim için alttan alta çalışmalara başlıyorlar.
Öyle görülüyor ki, her yıl Temmuz ayının başlarında tatile giren Meclis çalışmalarına devam edecek. Bu durumda kimse Ankara’dan ayrılmak istemiyor. Zaten ayrılmaları da zor…
CHP ile seçimlerden bu yana hep kavgalı olan Başbakanın, bazı hassas konularda (cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasa değişikliği gibi) desteğini aldığı MHP ile de kavgaya girmesi seçimin bir işareti olarak görülüyor. Çünkü, Bahçeli bundan önce de sert eleştiriler yapıyordu ancak Erdoğan cevap vermemeyi tercih ediyordu.
Özellikle bir süreden beri bu konuda AKP için tuzak sayılabilecek “öneriler” sunan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son grup toplantısında dile getirdiği senaryolar, seçimlerden bu yana Bahçeli’ye cevap vermemeye özen gösteren Tayyip Erdoğan’ı bile çileden çıkardı. “Başbakan bir bilen olarak kenara çekilsin” diyen Bahçeli’ye “Demokratik siyasette kimin kenara çekileceğine, kimin ülkeyi yöneteceğine millet karar verir” diyen Erdoğan’ın sözleri yerinde bir cevap olmuştur.
“Klonlama” ile işe başlayan Bahçeli önceki hafta “AKP kapatılsa da, kapatılmasa da bugünden başka bir parti kurulmalı. AKP’de sadece siyasî yasak istenilen 39 isim kalmalı. Diğer milletvekilleri yeni partiye geçmeli, yeni başbakan ile yeni hükümet kurulmalı” derken bu hafta, kurulacak yeni partinin de kapatılacağını söyledi. Bahçeli, AKP’nin kapatılması durumunda “Çok bilinmeyenli ve karmaşık bir denklem” olacağını söylerken, siyaset kurumunun en kötü durum senaryosuna şimdiden hazırlıklı olmasını istiyor. Olabilecek senaryoları sıralarken “rejime sahip çıkılması” üzerinde duruyor.
* * *
Kapatma dâvâsı devam ederken de, senaryolar seçim üzerine yazılıyor. Seçimlerin üzerinden daha bir yıl dahi geçmeden tekrar seçimin konuşulması demokrasinin sağlıklı işlemediğinin bir göstergesi olarak görülebilir. Sandık her zaman çaredir, ancak böyle her yıl tekrarlanacak bir seçimin neye çare olduğu, milletin seçtiklerinin seçime zorlandığı şartlarla beraber tartışılmalıdır.
Anayasa Mahkemesinde yargı süreci devam ederken siyaseti yeniden tanzim etmeye çalışanların, “Biz nasıl buradan kârlı çıkarız” telâşına düşmeleri, siyaseti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü bir kenara atmaları ibretle izleniyor. Ara rejim formülü teklif edenler en başta milletin iradesine karşı saygısızlık yapıyorlar.
Şu aşamada yapılacak olan şey, siyasetin normalleştirilmesi, milletin siyasete güveninin arttırılmasıdır. Yoksa ara rejim, “Sen git başkası gelsin” türü yaklaşımlar demokrasinin hiçbir yerinde yoktur. Siyasetteki inatlaşma ve kavganın da Türkiye’yi nerelere götürdüğü de geçmiş tecrübelerle görülmüştür.
27.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|