Millet iradesine yapılan müdahaleler, siyaset alanını gitgide daha da daralttı. Asıl üzücü olan da zamanla bu müdahalelerin “normal”miş gibi görülmesidir.
Dünya şartlarında “normal” görülmeyen pek çok davranış nedense Türkiye şartlarında yaşanınca “normal” kabul ediliyor. İşte bu anlayışa itiraz etmek lâzım.
Son günlerde kamuoyu ile paylaşılan bazı gelişmeler bunun en canlı örneği. Hazırlayan kurum tarafından “tasdik edilmiş bir belge değil” denilmek suretiyle inkâr edilen “yol haritası”na bakınca bu kararların uygulandığı ya da uygulanmak istendiği görülüyor.
Bu durum şuna benziyor: Türkiye’nin ciddi sıkıntılarından biri de maulm olduğu üzere “rüşvet” iddialarıdır. Rüşvet alınıp verildiği hep söylenir, ama “belge”si açıklanmaz, bulunamaz.Buna rağmen hiç kimse “rüşvet yoktur” kanaatine sahip olmaz. Dolayısı ile bu hadisede de var olduğu iddia edilen belgelerin “tasdik edilmemiş olması”nı açıklamak neticeyi değiştirmiyor.
Bu noktada Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin açıklamaları da dikkate değer. Tanrıverdi özetle, “28 Şubat sürecinde bizden yapmamız istenen bazı işler imzasız belgelerle talep edilmişti” diyor. Şimdi bu ifadeler dikkate alınmalı değil mi? Zaten yaşadığımız süreç 28 Şubat sürecinin bir benzeri değil mi? Tabiî ki 1999’da 28 Şubat şartları daha farklıydı. Ama şu anda yapılmak istenen de bundan farklı değil.
Aynı şey yine medya vasıtasıyla yapılmak isteniyor. “Tasdik edilmeyen belge”de zaten medyaya bu şekilde bir “görev” verilmemiş miydi?
Düşünün ki normal zamanlarda manşet olması gereken haberler, bilgiler “görevlendirilmiş medya”da “kısa haber” dahi olamıyor.
Biz yine milletin duasının muhtemel “28 Şubat”ları önlemeye yeteceğini düşünüyoruz.
Haksızlığa, hukuksuzluğa, anti demokratik uygulamalara, keyfî yasaklara alışmamak lâzım.
26.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|