Her gün yeni bir hazımsızlığa şahit oluyoruz. İşleri güçleri ‘başörtülü avcılığı’ olan bir kısım medya, her fırsatta başörtülüler aleyhinde haber üretiyor.
Medyanın sergilediği ve ‘medya ahlâkı’na uymayan bu tavrın çok örnekleri var, sadece birini hatırlatalım: Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Türkiye genelindeki 6 merkezden biri olan “Sivas El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğü”nce “ustalık belgesi töreni ve sergi açılışı” düzenlenmiş. Ustalık belgesi alanların çoğu başörtülü. Tabiî ki Türkiye gerçeğine uygun olarak aralarında başı örtülü olmayanlar da var. Kendilerini ‘merkez medya’ olarak kabul eden ‘bir kısım medya’ bu haberi duyururken, başörtüsü aleyhinde yayın yapmayı tercih etti. Haber, “Türban üniforma mı oldu?” başlığıyla duyuruldu. (Bkz. Radikal, 14 Haziran 2008)
Haberde şu bilgiler de var: “Kız kursiyerler tek tip kıyafet giydi. Kursiyerler kendi diktikleri beyaz ceket ve siyah topuklara kadar uzanan etekleri ile törene katılırken önemli bölümünün türbanlı olduğu görüldü. Düzenlenen programı izleyen kadın ve erkekler salonda ayrı yerlere oturdu.” (agg.)
“Türban üniforma mı oldu?” sorusundan maksat, gerçekleri öğrenmek ise hemen hatırlatalım: Başörtüsü ‘üniforma’ değildir. Herhangi bir sergide, törende ya da başka bir yerde başörtüsü takmak ‘suç’ da değildir. Velev ki bu başörtülerin rengi birbirine benzesin!
Yok, maksat hadiseleri çarpıtmak ise; herkes bilsin ki bu şekilde çarpıtma ile gerçekler gizlenemez. Haberde de ifade edildiği üzere buradaki hadise, düzenlenen bir serginin, bir kursun tamamlanması ile ilgili bir durum. Hatta bu kursiyerler, kendi diktikleri etekleri ve gömlekleri giymişler. O zaman, sadece başörtülü olmalarına bakıp “Türban üniforma mı oldu?” diye sormak neyin nesi? Aynı renk başörtüsü takmaları bu soruyu sormayı gerektiriyorsa, o zaman “Etekler üniforma mı oldu?” diye de sorulmalı. Çünkü burada etekler de aynı, gömlekler de...
Gelelim neticeye: Asıl endişe edilmesi gereken, kursiyerlerin başörtülü olması değil; her fırsatta ve her yerde, gördüğü başörtülüleri ‘üniforma giymiş kişiler’ olarak anlayan zihniyette! Okulda, sokakta, kursta, sergide velhâsıl hayatın her yerinde var olan ve olması gereken başörtüsünü ‘bir siyasî düşüncenin temsilcisi’ olarak görmek kökten yanlıştır. Başörtüsüne ‘üniforma’ diyenler de bilir ki, değişik siyasî düşüncelere mensup olanlar başörtüsü takıyor. Her partide başörtülü hanımlar vardır. O halde, bunu bir siyasî partiye mensubiyet ‘simge’si gibi görmek Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşmez.
Türkiye’nin kurtulması gereken ‘tek tip başörtüsü’ değil; aksine bu şekilde düşünen ‘tek tip zihniyet’tir. Bu zihniyete mensup olanların temellerinin “tek parti”ye dayandığının da farkındayız. Tarih şahittir ki, onlar her konuda ‘tek tip’ olmayı arzu etmişlerdir. “Tek parti” bunun en müşahhas misâlidir.
Hâlihazırdaki okullar da ‘tek tip kıyafet’ giymiyor mu? ‘Tek tip’ olmaya karşı iseniz, önce okullarda uygulanan ‘tek tip eğitim’e karşı çıkınız. Aksi halde ‘tek tip zihniyet’ olmakla itham edilmekten kurtulamazsınız...
17.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|