Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Bedel ödemek ya da ödemek!



Fas’ta iki meşhur İslâmî hareket var. Bunlardan birisi, Sadettin Osmanî’nin siyasî kanadının Ahmet Raysuni’nin de dinî kanadının başkanlığını yaptığı Fas AKP’si. Diğeri de siyasî hareketten ziyade dinî bir cereyan ve cemaat görünümündeki El Adlu Ve’l İhsan cemaati.

AKP genellikle İhvan çizgisine yakın duruyor. Abdusselam Yasin’in rehberi olduğu El Adlu Ve’l İhsan hareketi ise hem tasavvufa açık hem de Risâle-i Nur gibi çağdaş akım ve dinî hareketlerden etkilenmiş bir cemaat. Zaman zaman El Adlu Ve’l İhsan hareketine karşı kovuşturma ve takibat kampanyaları açılıyor. Bu takibatların birinden sonra hareketin temsilcilerinden birisi akıllardan çıkmayan bir söz sarfetti: “Mahzenle (devlet) pazarlığa girmediğimiz için bizi sıkıştırıyorlar. Üyelerimizi tutukluyorlar.”

Sözkonusu yetkili bütün musibetlerin başlarına muvazaadan uzak durdukları için geldiğini söylemek istiyordu. Belki de ‘Fas AKP’sinden farkımız muvazaaya yanaşmamamız’ diyordu. Bununla birlikte Türkiye’deki AKP’nin başına gelenleri düşündüğümüzde biraz bu tesbit geçersiz kalıyor gibi. Muvazaa etseniz de başınız belâdan kurtulamıyor. Bu bağlamda belki efradına cami ve ağyarına mani bir tesbit için şöyle bir terkip kurulabilir: “Muvazaa ile de olmuyor muvazaasız da.” İkisinin de kendisine göre bedelleri var. Bununla birlikte, ahlâkî zemininizi çürütmedikçe ve kaybetmedikçe yani muvazaa arayışlarına girmedikçe ödediğiniz bedel sizi sorumluluktan kurtaracaktır. Aksi hâlde, diğer şıkta bedel ödeseniz bile sorumluluktan kurtuluşunuz yok. Bediüzzaman bu gibi hareketler için ‘yüzde 70 ile de gelseler sorumludurlar’ demekte idi.

***

Yani yönteminiz yanlış ise iki bedel ödeme durumundasınız. Bu bedellerden birisi dünyevî veya siyasî olabilir. Diğeri de uhrevî bir bedeldir. Ama yönteminiz sağlam ise çıkarlarınızla dinî değerleri birbiriyle harmanlamamışsanız bedel ödeseniz dahi bu bir defalığa mahsus olacaktır. Yani rızay-ı Bâri muininiz olacaktır. Türkiye’de AKP meselesine baktığımız zaman bu hususta zikzak çizdiğini ve bedel ödememek için gömleklerini ve onun ötesinde ideallerini değiştirdiklerini görüyoruz. Sözgelimi, Recep Tayyip Erdoğan bundan birkaç yıl önce Birlik Vakfı çatısı altında: “Biz bedel ödemeye gelmedik’ demiştir. Önceliklerinin başörtüsü meselesi olmadığını ve bu hususta seçmenlere söz vermediklerini söylemiştir. Ama gelin görün ki; yüzde 1.5’lik bir dilimin meselesi dedikleri başörtüsü yüzünden bugün bedel ödeme durumunda kaldılar. Hiç istemedikleri hâlde. Kendi kendilerini tuzağa düşürdüler. Bundan daha büyük ibret olur mu?

Belki bedel ödemeye hazır olsalardı belki de bedel ödeme durumunda kalmayacaklardı. Bu biraz çelişki ve tezad gibi geliyor ama mesele bundan ibaret. Sulh sükûn istiyorsan cenge hazır ol demişler. Elbette bu anlamda mücadele ‘kürh’ yani istenmeyen bir şeydir. Ama insanın bütün seçeneklere hazır olması gerekir.

***

Dikenine değil de gülüne talip olduğunuzda elinizde sadece dikenin kalacağı aşikârdır. Başbakan Erdoğan daha sonra bedel meselesinde farklı sözler de telâffuz etti. Bulardan birisi aynen Özal’ın sözleriydi: “Siyasetçinin iki elbisesi olur. Birisi bayramlık diğeri de idamlık.” İcraat yapmak isteyen adam bedelini göze alacaktır.

Başbakan yine geçtiğimiz günlerde merhum Cemil Meriç’i anma etkinliğinde bir konuşma yapmış ve burada siyasetçinin bedel ödeme durumunda kaldığından yakınmış. Siyasetçi bedel ödemeye baştan hazır olduğunda daha önce yapılan darbelerin de hesabını sorar. Yoksa darbe kalıntılarıyla muvazaa ve işbirliği içine girmez. Bedel ödememek için onlarla işbirliği ve muvazaa yaparsa bunun bedelini öder. Eski darbecilere kucak açanlar yenilerine dâvetiye çıkartır. Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demenin ahlâkta yeri yoktur. Dolayısıyla, siyasetçi baştan bedel ödemeye hazır olduğunda siyasî hesabını doğru yapmış olur. Sonu da aynı doğrultuda gelir.

Geçenlerde bir radyoda spiker olarak çalışan bir arkadaş Erbakan’ı rüyasında görmüş. Churchill gibi ‘Victory’ yani zafer işareti yapıyormuş. Arkadaş rüyasına bir anlam veremediğini söyledi. Ben ise rüyanın mesajını kavradığımı sanıyorum. ‘Az gittik uz gittik yine aynı noktaya geldik. Arpa boyu mesafe alamadık’ denilmek isteniyor olmalı. Kolaycılığa prim verenler ve sapanlar er geç bedelini öderler. Toplumu dönüştürerek onu çökertenlerin ödettikleri manevî bedel de bir gün mutlaka fitil fitil burunlarından gelir. Bana göre rüya bunu anlatmak istiyordu.

17.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.06.2008) - Tetikçinin tuzağına düşmek

  (14.06.2008) - Erdoğan’ın E planı

  (12.06.2008) - Yargı, yargılanmalı

  (11.06.2008) - ABD’nin dolaylı pazarlığı

  (10.06.2008) - Apo ve Grang

  (09.06.2008) - Heykel’in kehanetleri

  (08.06.2008) - Zeitgeist

  (07.06.2008) - AKP’nin vakti doldu

  (06.06.2008) - Bin Ali’nin ülkesinde bunlar oluyor!

  (04.06.2008) - Kene ve zina

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır