Kime niyet kime kısmet derler. AKP de bir kısmet partisi. Geçmişte birlikte gazetecilik yaptığımız bir arkadaş tam da 28 Şubat sürecinde ANAP’tan milletvekili olmak istediğini yüksek sesle gazetenin koridorlarında seslendiriyordu. O arkadaş ANAP’ın cafcaflı günlerinde milletvekili olamadı. Kısmet AKP günlerineymiş. Oportunizmin şaha kalktığı AKP günlerinde bu rüyasını ve özlemini kaza etme fırsatını buldu. Bir arkadaşa bunları anlatınca bir temsille olayı izah etti. Vaktiyle bir padişahın sarayının çevresinde bir genç dolaşıyormuş. Padişahın dikkatini çekmiş. Bir değil, iki değil padişahın canı sıkılmış ama ilk günlerde bir şey dememiş. Gencin saray çevresinde dolaşması tekerrür edince padişah dayanamamış adamlarına emretmiş ve genci derdest ederek (yaka paça) huzura celbetmişler.
Padişah vakar-ı ciddiyetle gence sormuş: “Saray çevresinde ne arıyorsun!’ diye. Genç, Padişah’tan söz istemiş: “Padişahım ilişmeyeceğinize dair bana söz verirseniz sırrımı size açıklarım” demiş. Padişah gani gönlüyle “hadi söyle bakalım, bizi daha fazla merakta bırakma” demiş. Bunun üzerine genç dile gelmiş: “Padişahım kızmazsanız maruzatımı arz edeyim. Sizin kızınızla evlenmek istiyorum…” demiş. Bunun üzerine Padişah daha da meraklanarak: “Evlâdım hangisini istiyorsun. Üç kızım var ya…” diye mukabele etmiş.
Genç yine dile gelmiş: “Padişahım hangisini verirseniz muradımdır…”
Dolayısıyla bizim AKP’li hangisi olursa olsun fark etmez padişahın kızlarından birisiyle muradına ermiş.
***
Malûm gergin günlerden geçiyoruz. Sakarya’yı şöyle bir turlayayım dedim. Tam da milletin gündeminde AKP’nin kapatılması ve Başbakanın E planı var. AKP’nin kapatılması halinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu işe çok hazırlıklı ve Amerikalılardan daha planlı olduklarını hatta şimdiden E planlarının bile olduğunu söylemiş. Belki E devletten mülhem bir E planları da olabilir. Bununla birlikte, Başbakan alternatiflere hazırlıklı olan Amerikalılardan bile daha acar olduklarını; bu alternatif planlarıyla birlikte duyurmuş oldu.
Başbakanın teminatlarından emin olamadım bir bilene danışayım dedim. Yer kabuğunun hararetinden mütevellit derine çekilen kaynak suları örneği köşesine çekilmiş bir hekim kişiden yani bilgeden durumu analiz etmesini istirham ettim. Daha açıkça ‘N’olcak bu AKP’nin hali?’ diye sordum. Beni kırmadı. Derin bir ‘ah’ın eşliğinde bu soruyu bekliyormuş gibi söze başladı. Lisan-ı hâliyle ve meâliyle eser müessire ve başlangıç da akibete işaret eder dedi. ‘Yol ola doğruya vara’, dedi.
Pek bir şey anlamadıysam da devam etmesini bekledim. Yeni bir yorumuyla belki sizlerin de yakından bildiğiniz bir kıssayı anlattı bana.
***
Vaktin birinde bir beldenin ahâlisi bir ağaca tapar olmuş. Gayur bir mü’min bunu duyar duymaz Hazreti İbrahim gibi baltasını kınından çıkarmış; kuşanarak yola revan olmuş. Milletin taabbüt ettikleri ağacın çevresine kadar yaklaşmış. Karşısına birisi çıkmış. Kısaca şeytanla karşı karşıya geldiğini anlamış. Şeytan geçit vermiyormuş. Alt alta, üst üste boğuşmaya başlamışlar. Mü’min kişi Allah verdi dememiş ve tozu dumana katmış. Nice tozu dumana kattıktan sonra baltalı yiğit kişi şeytana galebe çalmış. Şeytan bu defa hileye başvurmuş. Hile yoluna sapmış. Demiş ki; “Yiğidim anladım. Sen bir er kişisin. Eli bükülmezsin. Gel anlaşalım. Sen bu sevdadan vazgeç ve buna mukabil her sabah yastığının altında bir altın bul. Yetmez mi?”
Baltalı yiğit biraz düşünmüş ve sonunda şeytanın aldatmacasına dayanamayarak ‘pekâlâ öyle olsun’ demiş. Bunun üzerine baltasını kuma gömerek tekrar eve revan olmuş. Şeytan bir iki üç derken yiğidin yastığının altına altınları istif ediyormuş. Ama birkaç gün sonra şeytan yine şeytanlığını yapmış ve sözünü bozmuş. İnsanları ağaca tapmaktan kurtaracak olan yiğit kişi bu işe kızmış ve gömdüğü baltayı yerinden çıkararak tekrar ağaca doğru hışımla yönelmiş. Yine eski geldiği noktaya avdet ettiğinde şeytan mücessem olarak karşısına dikilmiş. Nereye gittiğini sorduktan sonra yiğit kişi şeytana sözleşmeyi bozduğunu hatırlatmış. Yine girmişler birbirlerine. Yine alt alta, üst üste çıkmışlar çetin bir mücadeleden sonra bu yarıştan şeytan galip çıkmış. Bunun üzerine işe aklı ermeyen ve şaşıran yiğit genç dile gelmiş: “Daha birkaç gün önce seni ayaklarımın altına almışken bu nasıl oldu, sen beni nasıl yendin” diye sormuş. Bunun üzerine şeytan dile gelmiş ve şunu söylemiş. “Sen ilk geldiğinde Allah rızası için hareket ettin ve beni altına aldın. Ama sonra niyetini bozarak altın rızası için hareket etmeye başladın ve dolayısıyla benim kriterime ve ölçüme gelmiş oldun. Benim oyunuma girdin. Ben de kendi oyunumda başkalarını yenerim…”
Kıssadan hisse ve altın küpe şudur: Şeytan ancak rahmanî bir yolla yenilir. Şeytanın kriterlerini kabul eden zımnî olarak onun rüçhaniyetini de kabul etmiş olur.
Bütün bunları söyledikten sonra bilge sohbeti sona erdirmek istercesine ‘fe kudiye’l emru, kadallahu emren kena mef’ulen’ der gibi şunları söyledi: Başbakanın acilen bir Y planına ihtiyacı var.
14.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|