Hür, adil ve demokrat ülkelerde ‘yeri yerinden oynatacak’ hadiseler; Türkiye’de sıradan hadiseler olarak görülmeye başlandı. “Aman ekonomi bozulmasın, ‘borsa’ düşmesin” derken, asıl problemleri unutuyoruz.
Bir kaç gündür; geçmiş yıllarda ‘papaz’lık yapan bir kişinin, sonradan TV’deki bir ‘canlı yayın’ programında Müslüman oluşu ve akabinde Türkiye’deki misyoner çalışmalarıyla ilgili ‘ifşaatlar’ tartışılıyor. Elbette bir ‘papaz’ın Müslüman olması ilk değil. Ancak burada çarpıcı başka bir hadise daha var: Sözkonusu ‘yeni Müslüman, eski papaz’ meğer bütün bu işleri yaparken ‘devlet memuru’ statüsündeymiş ve neticede “Emekli Sandığı”ndan emekli bile olmuş!
“Türkiye’de deprem hariç her şeyin bir senaryosu var” diyenlere gel de inanma. Üstelik bu hadisede ‘taraflar’ da bu bilgileri yalanlamıyor. Adı geçmeyen ‘kişi’ özetle; “Ne yaptıysam devlet için yaptım” diyerek haklı olduğunu bile ileri sürebiliyor.
İlk olmamakla beraber, artık ‘çivi’nin çıktığını gösteren bir hadise. Bu hadise patlak verdiğinde olması gereken neydi? Türkiye’yi ‘idare ettiğini’ söyleyenler en üst seviyede araştırma yaptırıp, kabahati olanların cezalandırılmasını temin etmeliydi. Peki ne oldu? En azından bu yazı yazılana kadar kocaman bir hiç! Türkiye’yi idare edenler ‘hiçbir şey olmamış’ gibi davrandı, bir iki manşet ve yazı ile hadise küllenmeye bırakıldı...
Bu hadisenin çok başka yönleri de var. Adı geçmeyen kişinin ‘Müslüman olduğunu’ açıkladığı TV kanalı ya da programı da ayrıca dikkat çekici. Hele hele, şöyle ya da böyle bir ‘parti’nin genel başkanıyla mitinglerde boy göstermesi de unutulmamalı. Kimlerin, kimlerle iş tuttuğu her hâlde bu hadiseden anlaşılmalı...
Milletin elinde ‘delil’ler olmadığı halde, meydana gelen her hadiseyi ‘endişe ve telâş’ ile değerlendirmesi, ‘resmî açıklamalar’ dışında kaynaklara kulak vermesi işte bu sebepten... Geriye doğru gidin ve bu kişinin “Müslüman olduğunu açıkladığı günler”i düşünün. Her gün yeni bir açıklama yapılarak, Türkiye’yi adeta misyonerlerin işgal ettiği, her köşe başında bir ‘kilise-ev’ açıldığı, gençlerin para karşılığı Hıristiyan yapıldığı iddialarını çok duyduk. Bilhassa Karadeniz bölgesinin bu konuda ‘üs’ seçildiği de aynı iddialar arasındaydı. Karadenizli olduğumuz için, bu iddialar karşısında gülmeyi dahi gereksiz görüyor ve soranlara da işin içinde bir tuzak olabileceğini anlatmaya çalışıyorduk. Ama ortada ‘Müslüman olmuş, misyonerlerin çalışmalarını bilen bir papaz’ vardı ve aksi yönde açıklamalar yapanları kimse dinlemiyordu. Bugün o iddiaların bir ‘tuzak’ olduğu anlaşıldı, peki bu iddialara bin yalan daha katarak halkı yanıltanlar ne yapıyor? Muhtemelen başka bir ‘yalan’ın peşine düşmüşlerdir.
Sadece ‘tarih’ konusunda değil, hemen her konuda ‘resmî bilgiler’i ihtiyatla karşılamakta sayısız fayda var. Aksi halde yalancının mumuna aldanıp yola çıkanlar, ‘yatsı’da sönen mum sebebiyle yolda kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Tuzak kuranlar, kurdukları tuzaklara düşmek üzere. Keşke Türkiye’yi ‘idare edenler’ biraz da hadiselere bu pencereden bakabilse...
14.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|