Selimiye kışlasına üç yüz metre mesâfedeki Karacaahmet Mezarlığından atılan dört havan mermisinin “ıskalaması”, son dönemdeki benzerî olayların ardındaki fâilleri ve amaçlarını sözkonusu ediyor.
Ne var ki bu saldırıda olduğu gibi, resmî açıklamalarda dehşet verici patlamalar, bölücü terör örgütüne ya da ne idüğü belirsiz “El Kaide” üzerine atılıyor; maskelerin arkasındaki gerçek katiller, maksatları ve “mesajları” tıpkı havan topları gibi ıskalanıyor.
Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl Ankara Anafartalar Çarşısına atılan ve onlarca insanı öldürüp yaralayan bombalama da “El Kaide’nin işi” denilerek bir nev'î üzeri kapatılmıştı. Patlamada hâdisenin sıcaklığıyla medyada verilen Türkiye’de bulunan Pakistanlı nükleer enerji uzmanlarının da öldüğü haberi derhal “sansür”e uğramış, “sansür”ün niçin yapıldığı bile anlaşılamamıştı.
Keza İstanbul’daki Amerikan Konsolosluğu kapısında bekleyen polisleri katleden saldırı da alelacele El Kaide’ye atfedilmiş, peşinden “küçük bir kopya hücresi”ne verilerek âdeta geçiştirildi. “küçük kopya hücre”nin hangi gizli servisin ya da terör örgütünün taşeronu olduğu âdeta geçiştirilmişti…
TERÖRÜN AMACI; KARGAŞA VE KAOS
En son Güngören’de Adnan Menderes caddesine konulan ve onlarca mâsum insanı katleden iki bombanın üzerinden daha bir saat geçmeden Validen diğer ilgililere kadar patlamaların “PKK’nın işi olduğu” âcil açıklaması gelmişti. Gerekçe bombanın şekli ve düzeneği idi…
Oysa olayın hemen ardından Başbakan Erdoğan, “Kuşkusuz bu cinâyetin zamanlaması da, cinâyeti işleyenler, cinâyetin arkasındaki elleri bulmak, deşifre etmek ve adalete teslim etmek için, bütün delilleri kılı kırk yararak güvenlik güçlerimize önemli ipuçları verecektir” tesbitinde bulunmuş; “maskenin ardındaki yüz, er ya da geç ortaya çıkacaktır” teminatını vermişti.
Ve günler sonra İçişleri Bakanı Atalay, “Olay kesin tesbitler ve güçlü delillerle tereddüde mahal bırakmayacak şekilde bütün boyutlarıyla aydınlatılmış; yardım eden, yataklık yapan, fiilen eyleme katılanlar yakalanmıştır” demekle yetinmişti. Böylece Göngören’deki katliâm da isim verilmeden ilk andaki demeçlerde olduğu gibi PKK’nin üzerinde kalmıştı.
Peki bu vahşetteki “kesin tesbitler” ve “güçlü deliller”, “tereddüde mahal bırakmayacak şekilde” kimleri, hangi örgütü göstermekte? En önemlisi, Başbakan’ın taahhüd ettiği, “cinâyetin arkasındaki eller” hangi hâricî şebekenin elleri?
Gerçek şu ki dış mihraklar ve içteki işbirlikçileri, Türkiye’yi terörle, iç karışıklık ve çatışmalarla kutuplaştırmak, kargaşa meydana getirmek için maşaları istimal etmekte, eylemleri terör örgütlerine yaptırmaktalar.
Fâil-i meçhul suikastların, şüpheli olayları ardındaki karanlık eller şüphesiz her zaman olduğu gibi “taşeronlar”a yaptırmaktalar.
Amaç, Türkiye’yi dinî, mezhebî ayırımlarla kamplaştırmak, etnik ayrışmalarla kutuplaştırmak; “laik – anti laik”, “Türk- Kürt” ayrışmasıyla çatışmayı tezgâhlamak, anarşi ve terörle zaafa uğratmak. Demokratikleşme ve AB sürecini baltalamak; Türkiye’nin başta İran ve Suriye olmak üzere Müslüman bölge ülkeleriyle arasını açmak…
“Ergenekon iddianâmesi”nde okunduğu gibi, halkı birbirine düşürtmek için ülkeyi kaos ortamına sürüklemek. Kardeş kavgasıyla hâriçten üflenen senaryoları ve Amerika’nın “ılımlı İslâm”la başlayan, “demokrasi ve özgürleşme vaadi”yle “büyük Ortadoğu projesi”ne uzanan uluslar arası hegemonya ve çıkar projelerine teşne hale getirmek…
TETİKÇİLERİ YAKALAMAKLA KALINMAMALI…
Hemen sormak lâzım; Göngören katliâmından sonra havan toplarıyla 1. Ordu karargâhının bulunduğu Selimiye kışlasını hedef alan ve çok yakın mesâfeden ıskalayan saldırıyı kimler yaptı?
Emniyet yetkilileri, soruşturmanın terör örgütü PKK üzerinde yoğunlaştığını belirtiyorlar. Bu durumda Göngören cinâyetinde olduğu gibi, ilk kez bir metropolde havan topu saldırısını terör örgütüne kim yaptırdı? PKK bu eylem ihâlesini kimden, hangi küresel güç ya da yapılanmadan aldı?
Sonra bu saldırıyı yapanlar neden “ıskaladılar”? Bu provokasyonların amacı nedir? Vermek istedikleri “mesaj” nedir?
Yapılacak olan, “olay aydınlatılmıştır, failleri yakalanmıştır” türü genel tâbirlerle, resmî demeçlerle olayları geçiştirmek ve salt tetikçileri yakalamak değil; ölüm tâcirlerinin, vahşet bezirgânlarının, kör şiddet ve terörün arkasındaki karanlık kanlı elleri ortaya çıkarmaktır.
Başbakan’ın söz verdiği gibi, cinâyetin arkasındaki elleri, yüzleri ve amaçlarını deşifre etmektir.
Taşeronlarla meseleyi tavsamaya bırakmak değil…
11.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|