Anayasa Mahkemesinin AKP’nin kapatılması davasında verdiği karar, çok çeşitli şekillerde yorumlara sebep oluyor. Bir kısım yorumlar AKP’nin açılan dâvâdan kârlı çıktığı şeklinde olurken, bir kısım yorumlar da bu karar ile siyasete yeni ‘kırmızı çizgi’ler çizildiği yönünde şekilleniyor.
Mahkemenin kararı ile Ergenekon dâvâsının aynı zaman diliminde cereyan etmesi de yine farklı yorumlara sebep oldu. Bazıları Ergenekon dâvâsına belki de gereğinden fazla önem atfederken, bazıları da bu dâvâyı hafife almayı tercih etti.
Elbette her işte olduğu gibi, böyle konularda da tedbirli ve ihtiyatlı olmakta fayda var. Akibetin ne olacağını bugünden bilme imkânı olmadığına göre, hayırlı neticeler ortaya çıkması için duâ etmek gerekiyor.
Gerek AKP dâvâsı ve gerekse Ergenekon dâvâsı için farklı yorumlar yapan isimlerden biri de kapatılan Fazilet Partisi milletvekillerinden Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu. Bekaroğlu, AKP dâvâsıyla siyasete yeni çizgiler çizildiğini ve siyaset alanının daraltıldığına işaret ediyor. AKP kapatılsaydı “Mağduriyetin oylanmasına devam edilecekti” diyen Bekaroğlu, “27 Nisan muhtırasıyla başlayan süreçte 367 kararı, türbanla ilgili değişikliğin iptali ve kapatılmama kararıyla kırmızı çizgiler iyice kalınlaştırıldı. Siyasete giydirilen gömlek yıkandı, kurutuldu ve şimdi de iyice daraltıldı. Böylece Türk siyaseti daha dar kalıpların içine hapsedildi” demiş. (Sabah, 4 Ağustos 2008)
Siyaset alanının daralmasına en başta itiraz etmesi gereken siyasetçiler olmalıdır. Siyasî partiler, kendi aralarında ‘kavga’yı bir yana bırakıp, siyaset alanını daraltmaya çalışanlara itiraz etmelidirler. Çünkü siyaset alanının daraltılması, Türkiye’nin en ciddî siyasî problemlerinden biridir. Daraltılan siyaset sokağında, millet menfaatine siyaset yapmak mümkün olur mu? Olmayacağına göre, en başta bu alanı genişletmek, çizilmek istenen yeni çizgilere itiraz etmek gerekir.
Bekaroğlu’nun dikkat çektiği başka bir nokta da Ergenekon dâvâsıyla ilgili olan tartışmalar. Bir yandan “Küçümsemiyorum, çok önemsiyorum” diyen Bekaroğlu, Ergenekon dâvâsını şöyle yorumlamış: “Korkarım ki Ergenekon burada kalacak. Biraz karikatürize ve deşifre olmuş, rasyonel olmayan, kontrolden çıkmış ekip tasfiye ediliyor. Bizim bilmediğimiz Ergenekon’un, deşifre olmuş Ergenekon’u tasfiye etmesidir.”
“Başından beri AKP’yi bir proje olarak görüyorum” diyen Bekaroğlu, Fazilet Partisi’nin kapatılmasının da bu projenin bir parçası olduğunu ihsas ettiriyor: “FP’nin kapatılması için hiçbir sebep yoktu. (…) AKP’nin kurulabilmesi için Fazilet Partisinin kapatılması gerekiyordu, çünkü başka türlü (AKP) kurulamıyordu.” (agg.)
Bu problemler karşısında çare, pek çok uzmanın da ifade ettiği üzere “Yeni Anayasa” hazırlanması: “Türkiye’nin ciddî ve radikal bir demokrasi projesine ihtiyacı var; siyasî partiler ve seçim yasası değiştirilebilir. Bir demokrasi atılımı yapılabilir. (…) siyasetin derin nefes alıp giydirilen gömleği yırtması gerekiyor. Bunun yolu, yeni bir anayasa.”
Bu tesbitlerin tamamına ya da bir kısmına itiraz edenler olabilir. Ama ‘açık kapı’ bırakmakta fayda var. Unutmayalım, ‘deprem hariç her şeyin bir senaryosu olabilir…’
Demokrasi ve hürriyetlerin yolunu açabilirsek, Türkiye zaman kaybetmez…
10.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|