Her yıl oruç ayı Ramazan yaklaşırken çeşitli ikazlar yapılır. Bu yıl da iki farklı kuruluş, aynı noktada kamuoyunu ve Türkiye’yi ‘idare edenler’i uyardı. Gerek Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve gerekse Türkiye Ziraatçılar Derneği yaptığı açıklama ile bilhassa bakliyat fiyatlarında ‘vurgun/ haksız kazanç’ olabileceğini ifade etti.
Çok yerinde bir ikaz. Çünkü yakın zaman önce meselâ, pirinç fiyatlarının hiç hesapta olmadığı kadar yükseldiği, bir müddet sonra da nisbeten düştüğüne şahit olduk. Peki bu aradaki farkı kimse açıklayabildi mi? Pirincin kilogram fiyatı bir anda nasıl 5 YTL’ye çıkmıştı? Gerek üretici ve gerekse satıcılar şaşkın halde sorumlu aradı. Ama bir sorumlu bulunamadan, ‘vurgun’ yapanın yanında kâr kaldı.
Ramazan ayında fiyatlar istense de istenmese de biraz yükselir. Ama bu yükseliş, tahminlerin ve beklentilerin üzerinde olursa araya fırsatçılar, vurguncular ve spekülatörler girmiş demektir. O bakımdan, bugünden yapılan ikaz çok yerindedir. Peki, bu ikazın gereği yerine getirilecek mi? Bu soruya ‘evet’ demek isterdik, ama bu güne kadar yapılanlara bakınca gönül huzuruyla evet demenin imkânsız olduğu görülüyor.
Bu arada yapılan başka bir açıklamaya da dikkat çekmek gerekecek. İstanbul Ticaret Odası, Temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda gıda harcamaları grubunda yer alan sıvı yağların, arz yetersizliğine bağlı olarak yüzde 91,30 oranında zamlandığını açıklamış. Aynı açıklamaya göre, yıllık bazda bulgurun fiyatı yüzde 88,28, limonun fiyatı yüzde 74,56, mercimeğin fiyatı yüzde 70,43 oranında arttı.
Bu rakamların gerçeği yansıttığını görmek için en yakın bakkala ya da markete gitmek yeterli. 5 kg’lık sıvı yağların 20 YTL’den ucuz olması artık ‘sürpriz’ sayılıyor.
Tabiî ki fiyatlardaki muhtemel vurgunu, spekülasyonu gündeme taşıyıp; Ramazan ayının asıl mânâsını hatırlamamak olmaz. Belki başka hatırlatanlar da çıkacak, ama başta belediyeler olmak üzere Türkiye’yi idare edenlere bir erken ikaz da biz yapalım: Malûm, son yıllarda Ramazan denince bazılarının aklına ‘eğlence’ geliyor. Bu sebeple ‘Ramazan programları’ adı altında ölçüsüzce eğlenceler düzenlenen; türküler, şarkılar söylenen ‘çadır’lar açılıyor. Şimdiden, böyle yanlışlar yapılmaması için bütün belediye başkanlarını dikkatli olmaya dâvet ediyoruz.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, ‘millet istiyor, vatandaş istiyor, başkan ne yapalım’ gibi bahanelerin arkasına sığınarak Ramazan ayının manevî atmosferine uymayan uygulamalar yapılmamalıdır. İyi, Ramazan ayına uygun faaliyetler yaptınız da millet size ‘bunları yapmayın’ mı dedi? Başka alternatif sunmadan, televizyon kanallarının düştüğü hatalara düşmek belediyelerin yapması gereken işler olmamalı.
Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığına çok büyük görev düşüyor. Şimdiden, belediyelerin Ramazan ayına uygun, doğru programlar yapması için girişimlerde bulunmalı, onlara yol göstermelidir. Aksi halde; ‘çadır’lardan yükselen şarkı sesleri, ezanların sesini kısma yolunda ilerliyor. Aman bu yanlışa düşmeyelim. Eşe-dosta para aktaracağız diye ‘kültür programları’ adı altında Ramazan günleri alet edilmesin. Bunu yapmak isteyen belediyeler varsa şarkı söylenen ‘çadır’ları Ramazan ayı sonrasında kursun!
Ramazan ayının erkenden mübarek olsun!
04.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|