Problemlerle karşılaşınca onu görmemek, hasır altı etmek ya da ötelemek de bir yoldur. Ama bu şekilde problemlerle başa çıkabilir miyiz? Kolay yolun; problemleri görmemek, duymamak, işitmemek olduğu zannedilse de uzun dönemde bu yolun zor yol olduğu anlaşılır. Anlaşılır, ama bu defa da iş işten geçmiş olur.
Cemiyeti en az terör kadar, belki de daha fazla tehdit eden başka tehlikelerle de karşı karşıyayız. Bu tehlikelerden biri de alkol kullanma alışkanlığıdır. Sigara gibi ‘küçük’ bir düşmanı dost görmekle ilerlenen bu yol, uzun dönemde alkollü içki ve daha sonra da uyuşturucu/öldürücü kullanmaya kadar varabilir.
Bu ciddî tehdit ve tehlike karşısında sergilenen vurdum duymaz hal, insanı üzüyor. Gazetelerde yer alan ve her geçen gün daha da artan alkollü içki reklamları, gençleri tehlikelerden muhafaza için kurulan dernek, vakıf ve gönüllü kültür kuruluşlarını da harekete geçirmiyor. Sanki normalmiş gibi, gazetelerde yer alan alkollü içki reklamları devam ediyor. Sorulduğunda da “Eh, kanunda boşluk var, yönetmelik eksik, teşvik edici reklamların yayınlanmasa engel oluruz” gibi beylik laflar ediliyor.
Zaman zaman bu konuyu gündeme getirip, TBMM’ye, milletvekillerine ve sivil toplum kuruluşlarına da çağrı yapıyoruz. Ne var ki bu güne kadar bu çağrılara makul bir cevap alamadık. Hatta, bu konuda faaliyet gösteren bir STK sorumlusunu bizzat arayıp, böyle önemli bir konuda kampanya açmayı düşünüp düşünmediğini sormuştuk. “Şu anda devam eden bir kampanyamız var, önümüzdeki ay başında o konuda bir kampanya açmayı planlıyoruz, bu işin takipçisi olacağız” demişti. İfade edilen ‘ay başı’ndan sonra bir tam ay daha geçti ve alkollü içkilerin reklamlarını durdurmaya yönelik bir kampanya açıldığını görmedik, duymadık. Bu arada böyle bir kampanya açıldığını duyan ya da gören varsa, bizleri de haberdar etmesini bekleriz...
Eğer başkaları gibi bizim de bu tehlikeyi unutmamızı, görmezden gelmemizi, gündeme taşımamamızı bekliyorlarsa yanılıyorlar. İmkân ve fırsat buldukça, alkollü içki reklamları yapıldığı sürece biz de bu yanlışı hatırlatmaya devam edeceğiz. Başkaları yapmasa da!
Çünkü biliyor ve inanıyoruz ki, alkollü içki aklı iptal eden bir felâkettir ve ‘haram’dır. ‘Haram’ın reklamının yapılmasına da haklı olarak itiraz ederiz. Üstelik, bu belânın insanlara ve ülkelere verdiği zarar saymakla bitmez. İlmen ve tıbben ‘zararlı’ olan bir şeyin reklamının yapılmasına, gençlerin zehirlenmesine, insanların hasta olmasına niçin seyirci kalalım? Üstelik, alkollü içki üretenler, ‘haber’ adı altında bu zararlı maddelerin reklamını da ayrıca yapıyorlar. Alkollü içki üreten bir firmanın yetkilisi, Türkiye’de yetişkin nüfusunun yüzde 46’sının içki içtiğini beyan etmiş. Kadınlar arasında bu oranın yüzde 4’den yüzde 11’e yükseldiğini de ‘müjde’lemiş! (Sabah, 30 Temmuz 2008)
Eğer durum bu ise, felâketin kapıya değil, ‘kalp’lere dayandığını görmek lâzım. Yarın bir gün bu yanlıştan mutlaka dönülecek, ama keşke iş işten geçmemiş olsa... Bu konuyu gündeme taşımayan, tepki göstermeyen, hiç bir şey olmuyormuş gibi davranan herkes ve en başta da ‘duyarlı medya’ mes’uldur. Yanlışı görelim, itiraz edelim ve düzelmesi için çalışalım. Unutmayalım, görmezden gelmeyelim...
31.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|