Afrika’nın fakir ülkelerinden Zimbabwe’de tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Gazetelere yansıyan haberlere göre Zimbabwe, kırılması zor bir ‘dünya rekoru’nu kırmış görünüyor. Zimbabwe’de resmî enflasyon yüzde 2 milyon 200 bini bulmuş. Şaka değil, yüzde 2 milyon enflasyon! Hayal etmesi bile zor...
Nitekim bu fakir ülkenin hükümeti “100 milyar Zimbabwe Doları”nı piyasaya sürmüş bile. Nihayetinde ‘dünya komşumuz’ olan bu ülkede yaşayan ‘insan’ların bu feci durumu, bizi de ilgilendirmez mi?
Elbette bizi de ilgilendirir, ama önce; topyekûn Afrika’yı sömürerek zengin olan gelişmiş ülkeleri ilgilendirmeli. Çoğumuzun haritadaki yerini dahi bilmediğimiz ve 10 milyondan fazla insanın yaşadığı bu ülkenin tarihine bakınca çektikleri sıkıntıları anlamak mümkün. Ansiklopedik bilgilere bakılırsa, bu ülkede herkese oy hakkı ancak 1979 yılında tanınmış! Zimbabwe’nin bu günkü hale gelmesinde elbette işbaşındaki yöneticilerin kabahati vardır. Fakat, yakın zamana kadar bu ülkeyi sömüren - yöneten İngiltere’nin ve bütün bu olanlara ses çıkarmayan ‘dünya ülkeleri’nin suçu yok mu? Zimbabve ancak 1980’de tam bağımsızlığına kavuşabilmiş. O güne kadar bu ülkede ‘yetkili’ olanlar yine İngilizler...
Deniz seviyesinden yüksek ‘yayla’larla kaplı olan ülkede; krom, altın, nikel, asbestos, bakır, demir ve mâden kömürü de varmış ama muhtemelen onlar da ‘zengin ülke’lerin koruma ve kollaması altındadır! Halkın ancak yüzde 20’si şehirlerde, kalanı köylerde yaşıyormuş. Beyazlar arasında okuma - yazma oranı yüzde 100, genel okuma - yazma oranı ise yüzde 45 nisbetindeymiş. Resmî dil İngilizce, ama halkın çoğu Shona ve Ndebele dillerini konuşuyormuş. Bu bilgiler bile, yaşanan sıkıntının kaynağı hakkında ipucu vermiyor mu?
1 ABD dolarının 100 milyar Zimbabwe dolarına karşılık geldiği ifade edilen ülkenin durumuna bakıp halimize şükretmekle vazifemizi yapmış olabilir miyiz? Üstelik Zimbabwe, geçmişte Afrika’nın ‘durumu iyi’ ülkelerinden biriymiş. Birçok uluslar arası gözlemci, son yıllarda başlayan ekonomik kaosun suçlusu olarak Zimbabwe Devlet Başkanını gösteriyor. O ise, İngiltere’yi, ülkesinin ekonomisini yıkıma uğratmakla suçluyormuş.
‘Kim haklı, kim haksız?’ tartışmasını yapacak durumda değiliz. Bir otobüs bilet fiyatının “250 milyar Zimbabwe doları” olduğu ülkede ticarî hayattan bahsedilebilir mi? O halde bu problem bütün dünyanın problemidir. Başta BM ya da Dünya Bankası olmak üzere herkes elinden geleni yapmalı ve ‘batan ülke’ düzlüğe çıkarılmalıdır. Çünkü bu ülkede de süt emen çocuklar olmak üzere ‘insan’lar yaşıyor. Dünya bir günlük ‘israf parası’nı bu ülkeye gönderse ihtimaldir ki ülke düzlüğe çıkabilir.
Bütün insanlık âlemi, medyada yer alan bu haberleri ‘tiyatro izler gibi’ izlemeye devam ederse, korkulur ki sıra onlara da gelir. Sıkıntı içerisinde yüzen ülke elbette sadece Zimbabwe değil, ama bu felâket insanlığın uyanışı için bir vesile olsun. En kötü durumdaki ülkelerden başlayarak, bütün insanlığa el uzatılsın. İnsan olmak bunu gerektiriyor...
Unutmayalım, onlar da dünyadaki ‘komşu’muz...
23.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|