Bir hadisi şerifte, “İnsanoğluna sabırdan daha geniş bir nimet verilmemiştir. Kim sabır isterse Allah ona sabır verir”1 buyurulmuştur.
Bu büyük ve geniş nimetten öncelikle peygamberler faydalanmışlardır. Çünkü mûsibetin en şiddetlisine onlar maruz kalmışlardır. Sonra da büyüklük sırasına göre diğer İslâm büyükleri.
Farzları yaparken, haramlardan kaçınırken ve mûsibetlere karşı bu büyük kuvvetten istifade etmez miyiz?
İnsan zaman zaman hiç de beklenmedik mûsibetlere maruz kalmaz mı? Bazıları insana o kadar dokunur ki, onur meselesi yapıp mukabelede bulunmak ister. İşte o noktada hilm denilen güzel haslet devreye girer. Cezasını, karşılığını verme imkânı varken kendimizi tutup mukabelede bulunmazsak işte bu hilm olur. Orada sabır hilme dönüşür.
İmamı Şafiî’nin başından geçen şu olay onun ne kadar sabırlı, hilm sahibi biri olduğunu gösterir. Onlar sadece ilimde değil, ahlâk ve fazilette de örnek idiler.
Birgün büyük bir kalabalığa hitap etmekteydi İmamı Şafiî Hazretleri. Güzel güzel meselelerden bahsediyor, öğütler veriyordu halka. Cemaatin içerisine bir kâfir geldi, doğruca İmamı Şafiî’nin yanına gidip, elini nur yüzlü sakalından tutup karanlık ruhu ve kalbiyle, “Sakalın benim köpeğimin kuyruğuna benziyor!” demesin mi?
Bu hakaret karşısında öfkelenmemek, adamın üzerine yürümemek oldukça zordu. Cemaat hemen harekete geçti. Fakat o büyük insan sükûnetini, ağırbaşlılığını bozmadan, “Kesinlikle müdahale etmeyin, dokunmayın” dedi. Cemaat merakla bekliyorlardı ne yapacağını, neler söyleyeceğini İmamı Şafiî’nin. Adama yönelip soğukkanlılıkla şu karşılıkta bulundu o büyük İmam: “Eğer sakalım, Cennette hurilerin eline geçecekse, senin köpeğinin kuyruğundan çok daha değerlidir. Eğer Cehennem zebanilerinin eline geçecekse o zaman senin köpeğinin kuyruğu benim sakalımdan daha değerlidir.”
Onca hakaretine rağmen içindeki insaf ve vicdan ateşi sönmemiş kâfir bu cevap karşısında dize geldi ve “Benzer bir hareket eğer büyüklerimizden birine yapılmış olsaydı, adamı lime lime doğrattırırlardı. Ama sen bana öyle yapmadın. Ne kızdın, ne öfkelendin ve ne de ders verilmesini istedin. Anladım ki senin dinin hak bir dindir. Ben de senin dinine giriyorum” diyerek hemen oracıkta Kelimei Şehadet getirip Müslüman oldu.
Demek sabır ve hilm sadece sevap kazandırmıyor, böyle güzel meyveler de verebiliyor.
DİPNOTLAR:
1. Riyazü’s salihin ve Terc., 1:53 (Hadis no: 26; Buharî ve Müslim’den.)
23.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|