Öyle bir hale geldik ki, doğruyu savunmayı, doğruluğu tavsiye edip, kötülüklerden alı koymayı arzu etmek ve bunu ifade etmek ‘suç’ sayılmaya başlandı. Aynı şekilde, ‘kötü’lüğü engellemeye çalıştığınızda da tepki gösterenler oluyor.
Böyle oluyor diye, ‘iyiliği emredip, kötülüklerden sakındırma’yı bir kenara bırakabilir miyiz? Tabiî ki hayır. Her imkân ve fırsatta hem iyiliği tavsiye etmeye, hen de kötülüklerden sakındırmaya devam etmeliyiz.
Bilindiği gibi ülkemizin dertlerinden biri de ‘alkollü içkiler’in himaye ve destek görmesidir. Zararlı olduğu hususunda genel anlamıyla ihtilaf olmayan bu kötü alışkanlık, bir inad uğruna savunulmaya devam ediyor. Bu yapılırken de katmerli çelişki sergileniyor. Bir yandan ‘sarhoş’ların sebep olduğu ölümlü kazalar, öte yanda da ‘alkollü içkiye özgürlük’ çağırıları... Anlamak, kabul etmek mümkün değil.
Halkı bilgilendirme iddiasıyla yola çıkan bazı gazeteler de yanlışı, ‘kötü’yü savunuyor. Mesela bir gazete, “Ekranlara ‘alkol sansür’ü geliyor” başlığıyla endişesini dile getirmiş. Habere göre RTÜK, TV’lerde yayınlanan dizilerdeki ‘içki sahneleri’ne daha çekim safhasında ‘sansür’ uygulamak istiyormuş... (Milliyet, 13 Temmuz 2008)
Tabiî ki, böyle bir uygulamanın teknik olarak mümkün olup olmadığı, netice verip vermeyeceği konusu ayrı bir hadise. Ancak mümkün olup olmadığı tartışmalı bir konuda, hemen ‘alkollü içki’ tarafında yer alıp, hadiseyi ‘sansür’ diye duyurmak mümkün müdür?
Herkes gibi medya da bir karar vermek zorunda: Alkollü içkiler bütün kötülüklerin ‘ana’sı mıdır, değil midir? Bütün kötülüklerin anası ise, o halde bu alışkanlığı önlemek, bu bataklığı kurutmak için yapılacak çalışmaları baltalamak niye? Ha, aklollü içki alışkanlığı ile bu yolla mücadele edilmez deniliyorsa, lütfen hangi yolla mücadele edileceği teklif edilsin, ortaya konulsun. Yoksa, hem alkollü içkilerin zararlı olduğunu kabul edip, hem de paralı ilanlarla bu alışkanlığı teşvik etme yanlışından vazgeçilsin!
İlgili haber gazetede yer alınca, RTÜK hemen bir açıklama yapmış ve içki yayınlarıyla ilgili olarak radyo ve televizyonlara bir abluka uygulanmadığını, televizyon yayınlarındaki alkol sahnelerine yapım aşamasında müdahale edilmesinin sözkonusu olmadığını açıklamış. (Milliyet, 14 Temmuz 2008)
Böyle bir uygulama belki teknik olarak da imkânsızdır, ama ‘alkole hürriyet’ anlamına gelecek yaklaşımdan da mutlak surette uzak durmak lazım. Dizilerin hazırlanması esnasında ‘müdahale’ mümkün olmasa bile, TV’lerde, dizi ve filmler eliyle devam eden alkollü içki reklamları bir şekilde engellenmelidir. Gerek RTÜK ve gerekse medya, asıl bu konuya ağırlık vermeli; ailenin ve gençlerin korunması için gizli ya da açık şekilde devam eden ‘içki’ reklamları engellenmelidir.
Ama gerek dizi hazırlayanlar ve gerek alkollü içki üretenler hiç kaygıya kapılmasın! Türkiye’yi ‘idare edenler’in böyle bir derdi ve kaygısı yok. Olsaydı, bunca ikaza rağmen gazetelerdeki alkollü içki reklamları devam edebilir miydi?
Hedefi; aileyi ve gençliği korumak olan bütün sivil ve resmi kuruluşlara bir daha sesleniyoruz: Gazetelerde devam eden alkollü içki reklamlarının durdurulması için bir kampanya açmayı niçin düşünmezsiniz? Henüz bıçak kemiğe dayanmadı mı?
15.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|