Kalkınma ve zenginleşme hedefi, her ülkenin önüne koyduğu ve ulaşmaya gayret ettiği hedeflerdendir. Ancak ihtilâf, bunun nasıl temin edileceği noktasında yaşanıyor. Bir kısım yöneticiler, ‘önce ekmek’ diyerek ona göre plan, program yapıyor, az sayıda yönetici ise ‘önce hürriyet’i şiâr edinmiş. Aslında tarih; ‘önce ekmek’ diyenlerin son tahlilde ‘ekmeği’ de kaybettiğine şahit. Ancak insanlar ‘kolay’ yolu tercih ettiklerinden ‘ekmek’ peşinde koşmayı tercih ediyorlar. Hatta ‘önce ekmek’ anlayışını yerleştirmek için ‘atasözleri’miz bile vardır.
Ne yazık ki siyaset sahnesinde de ‘önce hürriyet, önce demokrasi’ diyenlere pek rastlamıyoruz. İktidara gelenler, milletin hoşuna gitsin diye sürekli maddî konulara vurgu yapıp, ‘Ekmek vereceğiz, iş vereceğiz, para vereceğiz’ diyorlar. Böyle yapıldıkça da ‘hürriyet ve demokrasi’ konusunda yapılması gerekenler öteleniyor ya da tamamen unutuluyor.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan’ın açıkladığı “MÜSİAD 2008 Ekonomi Raporu”nda “ekmekten önce demokrasi lâzım” anlamına gelecek tesbitleri duyunca doğrusu sevindik. Çünkü bir işadamı derneği olarak ‘önce ekmek’ demeleri mümkün iken; “Sürdürülebilir yüksek oranlı büyümeyi sağlayabilmek ve istihdamı arttırabilmek için Türkiye’de tam ve kesintisiz demokrasiye ihtiyaç var” diyebilmek önemlidir.
MÜSİAD gibi diğer işadamları dernekleri de bu yönde kanaatler ortaya koysa ve siyasetçiler de gerekli adımları atsa, kısa sürede hem demokrasiye, hem de ekmeğe ulaşabiliriz. Yıllardan beri ‘ekmek, ekmek’ diyerek geldiğimiz noktayı görmek lâzım. Ne işsizliğe çare bulunabildi, ne de kalıcı siyasî istikrar sağlanabilidi.
Dünya gerçekleri de bizi ‘önce demokrasi, önce hürriyet’ demeye zorluyor. Çünkü demokrasinin kâmil mânâda işleyebildiği ülkelerde ‘bürokrasi’ye hesap sormak mümkündür. Hesap sorulabildiğinde de bürokrasinin devlet imkânlarını israf etmesi, keyfî harcamalar yapması mümkün olmaz. Basit gibi görünse de, ‘önce demokrasi’ diyerek devletteki israfı önleyebilsek ekmeğimiz daha da büyümez mi?
Muasırları kavrayamamış olsa da büyük İslâm âlimi Bediüzzaman, yıllar önce “Ben ekmeksiz yaşarım; ama hürriyetsiz yaşayamam” demiş ve hayatını buna göre tanzim etmiştir. Hadiseler de bu tesbiti doğruluyor.
Bundan sonra hükûmetlerin açıkladıkları ‘rapor’larda da ‘önce demokrasi’ tesbitini görmek isteriz. Aynı arzu, sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları için de geçerlidir. Hep birlikte ‘önce hürriyet, önce demokrasi’ demeyi sürdürür ve gereğini de yaparsak, kısa sürede hem kökleşmiş demokrasiye, hem de ‘ekmeğimize’ kavuşuruz.
Aksini yapar ve ısrarla ‘önce ekmek, önce ekmek’ demeyi sürdürürsek, o zaman da demokrasiden mahrum olmakla birlikte ekmekten de mahrum oluruz.
Önce hürriyet, sonra yine hürriyet diyelim.
09.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|