İNSANOĞLUNA, insan olmak sıfatının yüklediği mesuliyetler, beraberinde başka mesuliyetleri, sorumlulukları da istemektedir.
İnsana inanç gerekiyor, insanca yaşaması için. Bu da bir mesuliyettir, sorumluluktur. İnançlı insana hak bir din ve iman gerekiyor, ta ki inançlı insan sıfatını yaşayışında hal ve etvarında gösterebilsin. Hak din mensubu, imanlı kişiye Hak yolunda gidebileceği hakikatlı ve doğru bir tarik, bir yol lâzım, ta ki mahalli maksudu olan hedeflere selâmetle gidebilsin.
Selâmetle ulaşılabilen tarikler, doğru yollar da elbette faziletler, kemaller, nuranî ziynetler isterler. Bu isteklerin takip edeceği tevazu, teslimiyet ve kanaat ise bizleri muvahid, mü'min sıfatlarıyla süsleyecektir.
Allah’a olan imanı, insanı illa ki Allah’a ulaştıracaktır. İnsaniyet imanı her bakımdan istemekte, arzu etmektedir. Mazideki yaşanmış hadiseleri ve yaşayan ehli tevhid zatları bilmek; onların yazdıklarını araştırmak, bulmak ve okumak da tevhid ehlinin kıblegâhlarından biri olmalıdır. Yoksa insanlık kavram ve kargaşası içinde hedef ve öz belli olmazsa muvahid kişiler değil insanlar bile mahvolurlar, dengeyi sağlaya-mazlar.
Mahviyattan azade insan; gurur, kibir, benlik ve enaniyetin elinde canavar bir hayvan olma yolunda başını kaldırırsa Allah muhafaza onda değil fazilet, kemalat, imanî tavır ve haller insan olma özelliklerine bile rastlanamaz.
İkram ve ihsanın eseri insana, Müslümana düşen görev Rabbini bilmek ve O’nu tanıdığını hürmetle, tazimle ve kullukla başkalarına değil mükrim ve Muhsin olan Zat-ı Zülcelâl-i Vel İkram’a bildirmektir. İnsan olan insan, ihsan ve ikramı kendisine baştan yapıp, Rabbinin yolunda hem kendini hem de insanlığı yükseltir. İtaatsizlik ve isyanın ise varlık âleminde ve insanlık sıfatı çerçevesinde değil yeri, ağıza alınacak bir tarafı bile yoktur. Elhasıl Rabbimizin insandan başlayarak, ta imanlı insana kadar halk ettiği bu manevî zincirin halkalarından birine tutunabilmeyi yine Rabbimizden niyaz ediyoruz.
04.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|