Dünyaya ahiret ticareti yapmak üzere gelen insan için mânevî kazançların arttığı üç aylara bugünden itibaren giriyoruz. Perşembe’yi Cumaya bağlayan gece de Regaib Kandili idi. Recep, Şaban ve Ramazan diye anılan üç ayların büyük faziletleri ve kazançları vardır.
Çünkü Recep ayı gelince her iyilik ve ibadetin sevabı, diğer zamanlarda on iken yüzü geçer. Şaban ayında üç yüzden fazladır. Ramazanda ise bini bulur, Cuma gecelerinde binlere ve Kadir Gecesinde otuz bine çıkar.1
Madem dünyada ahiret ticareti yapmak için bulunuyoruz. Orada geçer akçe de sevaplardır. Öyleyse bu ayları bol bol namaz kılarak, oruç tutarak, hayır hesanat yaparak ve günahlardan uzak kalarak değerlendirmenin tam zamanı.
Resûl-i Ekrem (asm), “Benim ayım” diye nitelendirdiği Şaban ayının günahları temizleyici oluşuna da özellikle dikkat çeker.2 “Allah’ım, Recep ve Şaban aylarını mübarek ve bereketli eyle!”3 diye duâ eder, Ramazan’dan sonra en çok Şaban ayında oruç tutar. Ayşe validemiz, bu ayı kastederek Resûlullahın (asm), “Ramazan’dan başka bir ayın orucunu tam tuttuğunu görmedim. Şaban’daki kadar da oruçlu olduğu bir ay görmedim”4 dediğini nakleder. Resûlullahın (asm) bazan Şaban ayının tamamını oruçlu geçirip Ramazan’la birleştirdiği de olmuştur.5 “Ramazan’dan sonra sevabı en çok olan oruç ayı hangisidir?” şeklinde sorulan bir soruyu ise “Ramazan’ın şanını yüceltmek için Şaban ayında tutulan oruçtur”6 diye cevaplandırmışlardır.
Resûl-i Ekrem (asm) çoğunu veya tamamını oruçlu geçirdiği bu ayda daha çok ibadet eder, daha çok hayır yapardı. Amellerin bu ayda âlemlerin Rabbine yükseltildiğini bildirir, insanların gâfil oldukları bu ayda “Oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim”7 buyururdu.
Ramazan ayına gelince, bilindiği gibi bu ay diğer aylardan da üstündür. Hele içerisinde bir Kadir Gecesi vardır ki bin aydan hayırlıdır. Orucunun, namazının, duâsının, hayrının sevabı kat kat fazladır.Üç aylarda yer alan Regaib, Mi'rac, Berat ve Kadir Gecesi gibi kandil geceleri, mânevî grafiğin yükseldiği gecelerdir. Âhirete yatırım yapmak için en büyük fırsatlardır. Demek oluyor ki, üç aylar mânevî dünyamızın en parlak, en aydınlık, en zevkli, en kazançlı aylarıdır. Bu aylarda bilhassa Ramazan’da yapılan zekât, hayır hasenat, çeşit çeşit iyilikler, hayırlar hep bu kazancı arttırmak içindir. Okunan Kur’ân’lar, mânâsını anlama, tefekkür etme yolundaki gayretler, zikir ve fikirler, duâ ve ibadetle farklı bir atmosfer sergileme, üç ayların şuuruna erenlerce yapılan hareketlerdir. İhlâs ve samimiyetle yapılan bu ibadetler gafleti dağıtıp iç dünyamıza nûr ve sürur serperken, sevap hanemizi kabartır; günah, kötülük, sefahet ve zulümlerle kirlenen mânevî havamızı temizler.
Üç aylardan gerekli istifadeyi alabilenlere ne mutlu!
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 416. 2- Keşfü’l-Hafa, 2 : 9. 3- Müsned, 1 : 259. 4- Buhârî, Savm: 51. 5- İbni Mâce, Savm: 4. 6- Tirmizî, Zekât: 28. 7- Feyzü’l-Kadîr, 2 : 323 (H. 1954)
04.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|