"Gerçekten" haber verir 02 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sami CEBECİ

İttihad-ı İslâm’ı doğru anlamak



SELÇUKLU Devletinin inkırazından sonra ortaya çıkan Anadolu beyliklerini, zamanla genişleyerek şemsiyesi altına alan Osmanlı Devleti; üç kıt'aya yayılan ve yirmi iki milyon kilometre karelik coğrafyasıyla İslâm Birliğini de sağlamıştı.

Altı yüz seneden fazla süren Osmanlı Devletinin hâkimiyeti altında kırktan fazla ırka mensup insanlar genelde huzur içindeydi. Osmanlılık ortak paydası onlara yetiyordu. Çok dinli, çok dilli ve çok ırklı olmak bir zenginlikti. Hukuk önünde herkes eşitti. “Şeriatın kestiği parmak acımaz” prensibi, padişahlar için de geçerliydi. Haksız el kestirdiğinden dolayı, Sultan Fatih’in bir Rum mimarı karşısında mahkûm olması örnek olaylardandı. Anadolu topraklarından Balkanlara, Orta Doğudan Kuzey Afrika’ya kadar adalet hükmediyordu. Balkanlar da, Orta Doğu da huzur içindeydi. Ne zaman ki Osmanlı Devleti dağıldı, o geniş coğrafya huzura hasret kaldı. Balkanlar kaynıyor ve hususan Orta Doğu yanıyor. Amerika’yı arkasına alan İsrail devleti de, İslâm ülkelerini uğraştırıp duruyor.

Soğuk savaş döneminden sonra tek kutuplu hâle gelen dünyanın dengesi bozuldu. Adaletin yerini zulüm aldı. Yalan propagandalarla zihinler karıştırıldı. Başkasını yutmakla beslenen ırkçılık öne çıktı. “Böl, parçala ve yut” felsefesiyle büyük devletler küçük devletlerin imkânlarını sömürmeye devam ediyor. İslâm âleminin dağınıklığı da buna çanak tutuyor. Onların işlerini kolaylaştırıyor.

Ancak, bu durum böyle devam edip gidemez. Bediüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle “Her gecenin bir neharı, her kışın bir baharı vardır.” Kışın şiddeti baharın daha güzel olacağına bir işâret olduğu gibi, çok kararan gecelerin sabahı çok yakın olur. Mânevî dengesi bozulan dünyanın dengesi yeniden yerine gelecek ve hak, adalet ve hürriyet içinde dünya sulh ve sükûna erecektir. İnsaniyet-i kübra olan medeniyet-i İslâmiye, hazır medeniyetin, pisliklerinden kurtulup, güzelliklerine İslâm ahlâkının ilâvesiyle zuhura gelecektir.

Bu muhteşem tablo, İttihad-ı İslâm’ın gerçekleşmesiyle meydana gelecektir. Amerika Birleşik Devletleri gibi, devletler bazında oluşacak olan bu birlikte, İslâm devletlerinin sınırları, bayrakları, hükûmetleri ayrı olmakla beraber, iç işlerinde serbest, dış içlerinde ortak hareket eden bir blok söz konusudur. Tek kutuplu dünyanın buna şiddetle ihtiyacı vardır. Avrupa Birliğine üye olmamız buna engel değildir. Kaldı ki, AB’nin de bu birlikten güç almaya muhtaç olduğu açık bir gerçektir. İslâm Birliği çok uzak olmayan bir istikbalde muhakkak gerçekleşecektir. Bediüzzaman’ın bu hususta tesbitleri vardır.

Devletler bazında tahakkuk edecek olan bu hakikati böyle anlamak ve doğru yorumlamak lâzımdır. Cemaatler bazına indirgediğimiz zaman, bu hakikat, herkesin kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmesi ve başka cemaatleri kötülemeden onların hizmetlerine duâcı olması şeklinde tezahür eder. Zâten, Üstadın ifâdesiyle “Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek gibidir. O defineyi omuzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir, memnun olurlar.”

“İttihad-ı İslâm’ı gerçekleştirmek de bizim vazifemiz” diyerek, kendi mesleğinden ve hizmet tarzından taviz verenler, hattâ dersle-rimizi ortak yapalım noktasına gidenler, zamanla mesleksiz ve kimliksiz kalırlar. Hem kimseye de kendilerini beğendiremezler. Uzun zamanlar boyunca yapılan olumsuz konuşmalar ve anlayış farkları kan uyuşmazlığını sonuç verir. Sun’î birliktelikler hüsranla neticelenir. Anonim meşreplik, mesleksizliktir. Mesleksizlik ise, sevilmez.

Hülâsa, hak ve daha güzel kabul ettiğimiz hizmet tarzımızdaki dik duruşumuzu muhafaza etmek ve Cenâb-ı Hakk’ın rızasının kesret-i etbâ ve fazla muvaffakiyette değil, tam ihlâsta olduğunu bilerek hizmete devam etmek pusulamız olmalıdır.

02.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.06.2008) - Şevk-i mutlak

  (18.06.2008) - Evlilik ve bereket

  (11.06.2008) - Vatan savunmasında Bediüzzaman faktörü

  (04.06.2008) - İslâm’ın sembolleri

  (28.05.2008) - Mükâfat ve mücâzat menzilleri

  (21.05.2008) - İslâm ve âile

  (14.05.2008) - Risâle-i Nur mesleğinin temel esasları

  (07.05.2008) - Merkezi güçlendirmek

  (23.04.2008) - Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (asm)

  (16.04.2008) - Risâle-i Nur’da gençlik

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır