Türkiye dün, ‘şok gözaltı’larla şarsıldı. Gözaltına alınanların tam sayısı açıklanmazken, iki emekli orgeneralin de gözaltına alınanlar arasında olması, hadiseyi daha da dikkat çekici hale getirdi.
Aslında daha önce de benzer ‘şok gözaltılar’ yaşandığı için, dünkü gözaltılar için ‘sarsıldı’ demek biraz abartılı olur. Ama değişik meslek gruplarına mensup kişilerin gözaltına alınması ‘sıradan’ hâdise olarak da görülmemeli.
Gözaltıları herkes farklı şekilde değerlendiriyor olabilir. Asıl, milletin bu ve benzeri gözaltıları nasıl değerlendirdiği de dikkate alınmalı.
Elbette bu konuda yapılmış bir araştırma yok, varsa da kamuoyu ile paylaşılmış değil. Fakat bunca ‘meşhur’un göz altına alınması millet nezdinde bazı kurum ve kuruluşların itibarını sarsıyor.
Türkiye’nin bu noktalara sürüklenmesinde, geçmiş yıllarda gerçekleştirilen ihtilâllerin hesabının sorulmaması yatıyor. Neredeyse bütün dünyada ihtilâllere imza atanlar bir şekilde hukuk önünde hesap verdiği halde, Türkiye’de bu yapılmadı. İktidara gelen siyasetçiler, ‘gün’ü kurtardı, ama ‘günler’i, ‘geleceği’ kurtarmayı hesaplayamadı. Neticede, geçmişte yapılan yanlışların; yapanların yanında kâr olarak kaldığını gören ihtilâlseverler, AB üyeliği yolunda ilerlemeye çalışan Türkiye’nin önünü tıkamaya ve ufkunu karartmaya karar vermiş göründüler.
‘Şok gözaltı’na alınanlar, yazılarında ve beyanlarında genellikle Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı çıkıyorladı. Türkiye’de büyük çoğunluğun ülkemizin AB’ye üye olmasını istediği de herkesin malûmu. Bu bakımdan, ayrıntılarla ilgilenmese de millet, “Türkiye’nin aleyhinde yayın yapanlar”ı tasvip etmediğini her fırsatta ortaya koyuyor.
Gözaltına alınanlar, Türkiye’nin ‘tek parti’ anlayışıyla yönetilmesini arzu eden kişilerdi. Bu yönüyle de millet, adaletin tecelli etmesini arzuluyor. Elbette kişileri suçlayarak bir yere varmak mümkün değil. Elde tatmin edici deliller varsa, adalet bu konuda kararını verir. Yapılan operasyonlara bakılınca, elde ciddî delillerin olduğu tahmin ediliyor. Yoksa, en üst seviyede bürokrat olarak görev yapmış kişilerin sadece ‘zan’ ya da ‘tahmin’ edilen suçlamalarla gözaltına alınması mümkün değil.
Ortaya koyduğu tavrıyla millet, ‘millete rağmen iş yapan’ların hukuk önünde hesap vermesini istiyor. Bu yöndeki çalışmaları her zaman desteklemiş ve bu tercihini de ‘seçim sandıkları’nda beyan etmiştir. Muhtemelen bundan sonraki ‘sandık’lardan da bu yönde yorumlanabilecek neticeler çıkacaktır.
Televizyonlarda ‘yorum’ yapan uzmanlar, bu gözaltılardan sonra bir ‘netice’ye gidileceği yönünde görüş bildirdiler. Bakalım bu gözaltılar ‘son gözaltılar’ mı? Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
02.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|