Havaların ısınması, Türkiye’nin ‘yaz tatili’ne girmiş olması siyasetteki harareti düşürmeye yetmedi. Bir yandan iktidar partisine karşı açılan ‘kapatma dâvâsı’, öte yandan ‘yeni 28 Şubat planları’nın yapıldığı yönündeki haber ve iddiâlar siyasî harareti de arttırıyor.
Siyasetin geleceğiyle ilgili belirsizlik, siyasî partileri de tedirgin ediyor. Bilhassa muhalefet partileri, her an yapılabilecek bir ‘erken genel seçim’ için şimdiden hazırlık yapma telâşında.
Bu cümleden olarak, Demokrat Parti de bir yandan tabanını toparlamaya çalışırken, bir yandan da muhtemel bir ‘baskın seçim’e hazırlıksız yakalanmamak için çalışmalarını hızlandırmış görünüyor. DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, iki ay önce başlattığı ve ‘halkla birlikte siyaset’ olarak isimlendirdiği “beyaz yürüyüş”ün Karadeniz ayağı için Rize ve Tarabzon’a iki günlük bir gezi düzenlemişti. Dâvet üzerine biz de bu geziyi takip etme imkânı bulduk.
Hemen ifade edelim ki, siyasî parti aktörleri, Soylu’yu ‘genç’ görme hatasına düşmesinler. Çünkü Soylu, 39 yaşında olmasıyla ‘genç’tir, ama siyasete sonradan gelen bir isim değildir. Genel Başkan olduğu siyasî çizginin her kademesinde görev alarak ve aldığı görevlerin de hakkını vererek bu noktaya gelmiştir.
‘Beyaz yürüyüş’ün Karadeniz ayağı için Rize’nin Çayeli ilçesinde yapılan parti kongresine katılan Soylu, partililere anlamlı mesajlar verdi. Türkiye’nin gündemini meşgul eden “Kimin sözü dinlenecek?” sorusunun cevabı bu mesajlardaydı. Bürokrasi anlayışıyla siyaset yapan bir kısım muhalefet partileri, korku üreterek bazı tartışmalı kavramları ‘kurucu irade’ olarak dayatmak istiyor. Soylu ise, yaptığı her konuşmada bu dayatmaya itiraz ediyor ve “Bizim için bir tek ‘kurucu irade’ var, o da milletin iradesidir” diyor. Milletin hür iradesini önceleyen, onu esas almak gerektiğini hatırlatan bu yaklaşımın taraftar bulmaması mümkün değil.
Tabiî ki ‘beyaz yürüyüş’ esnasında ortaya çıkan görüntüler, sağlıklı bir değerlendirme yapmak için yeterli değildir. Nihayetinde millet ciddî geçim sıkıntısı çekiyor ve şu an için siyasî bir hava yok. Hemen hiçbir parti ‘seçim çalışması’ yapmıyor. Bu şartlar altında millete gitmek, onlarla temas kurmak, konuşmak, tartışmak; her siyasetçinin göze alabileceği bir iş değil. Başlı başına bu ‘yürüyüş’ bile bir cesaret işi. Soylu’nun ‘beyaz yürüyüş’ünü biraz da bu yönüyle değerlendirmek lâzım.
Karadeniz çok sayıda siyasetçi çıkardığı için, ‘hemşehrilik siyaseti’ ağır basan bu yapı içerisinde yer bulmak kolay değil. DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun baba ocağı da Trabzon’un Of ilçesi. Hem Mesut Yılmaz, hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da Karadenizli (Rize) olduğu dikkate alınırsa Mecliste temsil edilmeyen bir partinin genel başkanının ‘yer bulması’nın zorluğu biraz daha iyi anlaşılır.
Bütün bunlara rağmen, DP, yeni Genel Başkanına yürekten sahip çıkmış görünüyor. ‘Yer bulma’nın en zor olduğu Çayeli ilçe girişinde DP konvoyunun önünü kesen ve DP Genel Başkanı Soylu’ya haykıran bir hanım ‘seçmen’; milletin ne kadar çaresiz, kızgın ve arayışta olduğunu herkese gösterdi. Hanım seçmen şöyle diyordu: “Ha bu iktidardan bizi kurtarun da!”
Çayeli böyle diyorsa, “beyaz yürüyüş” hedefine ulaşacak demektir...
28.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|