Arzu edilmese de yenilenmiş bir ekonomik krizin kapıya dayandığına dair işaretler çoğaldı. Elektriğe yapılan yüksek miktarda zammı, diğer zamların takip edeceği anlaşılıyor.
Tabiî ki ‘zam’ bir neticedir. Hangi hükûmet olursa olsun belli ölçülerde zam yapacak. Ancak yapılan son elektrik zammının gerekçesi çok farklı. Bir bakan, yaptığı açıklamada “Bu zammı tasarrufa teşvik için yaptık” derken, Enerji Bakanı, “Buna şükredin, daha fazla zam olabilirdi” anlamına gelecek sözler sarfetmiş. (AA, 28 Haziran 2008)
Elbette her şeyde olduğu gibi enerjide de tasarrufa şiddetle ihtiyaç vardır. Ancak yapılan zammı bu gerekçeyle açıklamaya çalışmak Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüşmez. Hele hele, “Bu zamma ses çıkarmayın, itiraz etmeyin; yoksa daha fazla zam da yapabilirdik” anlamına gelecek sözler de doğru sözler değildir.
İtiraz edilen noktalardan biri de, gerekiyorsa zamların zamanında yapılmaması. Hükûmet, bir yılı aşkın bir zaman elektriğe zam yapmamakla övündü. E, şimdi ne oldu? Yüzde 1 ya da yüzde 2’lik zamlar yapmak mümkün iken, beklendi ve bir anda yüzde 20 zam yapıldı. Bu zammın faturasını sadece vatandaşın ödeyeceği düşünülmesin... Hükûmete de bir fatura ödetilir...
Hadisenin tasarruf yönü ise her zaman gündemde tutulması gereken ve desteklenmesi gereken bir konudur. Ancak burada da asıl tasarrufu devletin yapması gerekir ki millete örnek olunsun. Oysa tam tersi yapılıyor. Vatandaşa tasarruf çağrısı yapılırken, devlet kurumları israf denizinde yüzüyor. Hükûmet, tasarrufu teşvik etmek noktasında samimî ise, bir an önce devletin öncülük yaptığı bir tasarruf kampanyası açılmalıdır. Ama bu kampanya ‘sözde’ değil ‘özde’ bir kampanya olmalı...
Bu kampanyanın başarıya ulaşması için ‘devlet’ yöneticilerinin sembolik hareketler yapmasında da fayda var. Meselâ bir gün ‘özel oto’ yerine onlar da ‘toplu taşıma’ araçlarıyla ‘iş’e gitsin. Ya da 200 milyar liralık lüks otomobillerinden birini satıp, bu kampanyaya öncülük etsin... Böyle bir kampanya açmak ve öncülük etmek çok mu zor?
Meselâ bazı devlet daireleri bu günlerde ‘buz’ gibi. Sebebi basit: Havalar sıcak ve bu dairelerde çalışan klimalar en yüksek ayarda. Devlet daireleri de klimalarını ‘normal’ bir ayarda tutsa ne olur? Hatırlamak lâzım, geçen yıl Japonya, daha az enerji harcansın diye memurların kravat takma mecburiyetine son vermiş ve ‘beyaz gömlek giyme yasağı’ getirmişti. Benzer projeler Türkiye’de de uygulanamaz mı?
Zaten inancımıza göre ‘israf’ haramdır. Her zaman ve her yerde ‘israf’tan kaçmak, ömür boyu tasarruf etmek durumundayız. Öyle ise tasarruf kampanyasının temelinde bu anlayış olmalı. Ne yazık ki Türkiye’yi ‘idare edenler’ hadiseye bu noktadan yaklaşmaya cesaret edemiyorlar. Böyle olunca da tasarruf kampanyaları sadece ‘sözde’ kalıyor ve hayat bulmadan sönüyor...
Ömür boyu tasarruf için bir ‘ampül’ de biz söndürelim...
29.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|