Devletleri ve milletleri tanımlayan en önemli sembol bayraklar olduğu gibi, bir ülkenin Müslüman olduğunu gösteren semboller de vardır. İslâm literatüründe buna şeâir-i İslâmiye adı verilir.
Camiler, minareler, ezanlar, mezar taşları, Cuma ve bayram namazları, Ramazan orucu, yağmur namazı ve duâsı, Kelime-i Şehâdet, selâm ve besmele gibi alâmetler İslâm’ın sembolleridir. O memleketin, Müslüman bir ülke olduğunu gösterir.
“Sünnet-i seniyyenin içinde en mühimi, İslâm alâmetleri olan ve şeâire de taallûk eden sünnetlerdir” tesbitini yapan Bediüzzaman, o sünnetlerin umuma ait bir hukuk olarak, cemiyete ait bir ubudiyet olduğunu belirtir. Ve “Birisinin yapmasıyla o cemiyet umumen istifâde ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes’ul olur” ikazını yaparak, şeâirde sorumluluğun bütün cemiyete ait olduğunu ifâde eder.
İslâmî semboller içinde en dikkat çekeni şüphesiz ezandır. Ezan, bayrak gibidir. Aslı gibi okunması zarurîdir. Hangi ülkede okunsa, Müslümanları camiye ve namaza dâvet ettiği anlaşılır. Hacca giden Türk hacılarının “Araplar ezanı Türkçe okuyorlar” nüktesi, Arapça okunan ezanın, İslâm milletinin ortak bir sembolü olduğuna güzel bir örnektir. Türkçe okutulması hususundaki ısrarın ne kadar anlamsız ve iyi niyetten uzak olduğunu da gösterir. Hem ezanın tek maksadı, sadece Müslümanları camiye davet değil, o şehir ahalisi nâmına tevhid-İlâhîyi kâinata ilân etmektir. Dünya kendi etrafında dönerken her an ezan okunmakta ve namaza durulmaktadır. Ezansız ve namazsız bir an bulunmamaktadır. Ezandan rahatsız olmak, şeytana arkadaş olmaktır.
Allah’ın farz emri olarak hanımların örtüleri olan tesettür de, şeâirden ve İslâmın sembollerindendir. Tesettür, Allah’ı, âhireti, peygamberi ve İslâmî değerleri hatırlatır. Tesettür bir üniforma gibidir. Ona has vakarın korunması gereklidir. Nasıl askerî üniforma giymiş birisinin çöp poşeti taşıması, şemsiye kullanması, düğmeleri açık dolaşması, o üniformanın ciddiyetiyle bağdaşmadığı için yasaksa; tesettürlü bir bayanın da şarkıcılara eşlik etmesi, alenen dans etmesi ve her türlü hafif meşrep hareketlere tevessül etmesi de tesettürün ciddiyetiyle telif edilemez. İslâmın asâlet ve ciddiyetine zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur. Bu vebali kimse taşıyamaz. Şuursuz hareketler, şuurlu düşmana yardım etmek anlamı taşır.
Bütün camiler ve minareler İslâm sembolü olduğu gibi, Ayasofya Camii de hem İslâm’ın, hem İstanbul fethinin sembolüdür. Ayasofya, kilise olarak yapılmış, fethe kadar mâbet vazifesi görmüştür. Fetihten sonra kiliseden camiye dönüştürülen bu mâbet, tam 481 yıl cami olarak kullanılmıştır. 1934 yılında bir bakanlar kurulu kararıyla müze haline getirilmiş, mâbet olmaktan çıkarılmıştır. Bin seneden fazla ibâdethane olarak kullanılan bu mekânın mâhzun hâli devam etmektedir. Halbuki Fatih, vakfiyesinde “Dünya durdukça benim bu camim kalacak. Onu camilikten çıkaranlara, Allah’ın, meleklerin ve bütün sâlih kulların lâneti üzerine olsun” diyerek bedduâ ettiği bilinmektedir. İnşallah Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) aslıyla okunmasına vesile olan irâde, yakın bir gelecekte Ayasofya’nın da yeniden açılmasına ve cami olarak kullanılmasına vesile olacaktır. Bu husustaki ümidimiz tamdır.
Âhirzaman müceddidinin en önemli vazifelerinden biri de şeâir-i İslâmiyeyi ihyâ etmektir. Risâle-i Nur ve talebeleri bu misyonun hizmetkârlarıdırlar. Bu mânâyı, Üstad, şöyle izah eder: “Risâle-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribâtı ve bir küçük haneyi tamir etmiyor; belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan ve dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kaleyi tamir ediyor. Ve hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslâha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarük ve teraküm edilen müfsid âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-i umumiyi ve efkâr-ı ammeyi ve umumun ve bahusus avam-ı mü'minînin istinadgâhları olan İslâmî esasların ve cereyanların ve şeairlerin kırılmasıyla bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumiyi, Kur’ân’ın icazıyla ve geniş yaralarını Kur’ân’ın ve imanın ilâçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor.”
Asya-Nur Kültür Merkezinde Ahmet Özdemir’in sunduğu ve kısa bir özetini vermeye çalıştığımız bu seminer, gerçekten çok önemli mesajlar ihtivâ ediyordu.
04.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|