Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sivil Toplum

İnsanî Gelişme Raporu Türkiye’de Gençlik-2008

BM Türkiye Ofisi tarafından hazırlanan “İnsanî Gelişme Raporu-Türkiye’de Gençlik-2008” Mart ayında yayınlandı. Rapor ile ilgili kısa bilgiler verecek olursam;

1- Rapor, Türkiye’deki BM’nin alt birimlerinin ortak çalışması ile hazırlanmış olup, koordinatör ve baş yazar olarak Aygen Aytaç imzasını taşıyor. Raporun, 15-24 yaşlarında 3.322 genç arasında, bütün ülkeyi temsil eden 12 ayrı bölgede (İstanbul, Adana, Malatya, Ankara, İzmir, Bursa, Tekirdağ, Diyarbakır, Samsun, Trabzon, Kayseri ve Erzurum) yürütülen “Gençliğin Durumu Araştırması”ndan yararlanılmış. Bu gençlik kuşağında 12 milyon gencimiz yaşıyor ve bu da genel nüfusun yüzde 17,6’sına tekabül ediyor.

2- Yine araştırmaya göre Türkiye’de “görünmeyen gençlik” kategorisinde milyonlarca kişi var. Bunlar: Öğretim ve iş hayatında olmayan kadınlar 2,2 milyon, fiziksel engelliler 650.000, artık iş aramaktan vazgeçmiş gençler 300.000, çocuk ve genç hükümlüler ise 22.000 kişi. Yani 3.172.000 kişi civarında gencimiz talepleri ve beklentilerinin ne olduğu bilinmediği gibi, beklenti ve ihtiyaçlarının çözümü için doğru tesbitler de yapılamıyor.

3- Bu 12 milyon kişinin yaklaşık yüzde 30’u okuyor, yüzde 30’u çalışıyor, yüzde 40’ı yani 5 milyon genç ise ne okula, ne işe gidiyor, yani “atıl” durumda.

4- Öğrencilere, 2003 tarihli PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) okulda öğrendikleri değişik konulardaki malzemeleri birleştirerek ve analiz ederek cevaplayabilecekleri sorular soruldu. Öğrencilerin bu tür problemleri çözme başarılarına göre yapılan sıralamada Türkiye, katılan 40 ülke arasında sondan 5. geldi.

5- Gençliğin Durumu Araştırmasını cevaplandıran gençlerin yüzde 49,1’i en çok istedikleri şeyin “iyi bir iş” olduğunu söyledi. “Saygınlık” yüzde 18,1 ile “sevgi” yüzde 16,9 ile daha sonra geldi.

6- Gelecek Vizyon: “Nüfus artış hızı düşerken, çalışma çağındaki nüfusun artmaya devam etmesi durumunda oluşan bu demografik dönüşüme “demografik fırsat penceresi” deniyor. Böyle bir olgu, bir ülkenin tarihinde ancak bir kez rastlanan bir “fırsat”. Bugünün gençleri, 2023 yılına gelindiğinde ülkedeki karar alıcıların ve uygulayıcıların çoğunluğunu oluşturacaklar. Dolayısıyla Türkiye’nin, gençlerini önümüzdeki 15 yılın zorluklarına hazırlamak üzere, büyük ölçüde bilgi ekonomisinin gerektirdiği düzeydeki becerileri kapsayan gelişmiş yeteneklerle donatmak için çok daha yoğun yatırımlar yapmaya şimdiden başlaması gerek.”

7- Bu çalışmanın bizim sayfamızla ilgili olan kısmı ise 5. (Katılım) Bölümde konu edilmiş. Birinci kısmında katılım eksikliğinin insanî gelişmenin önünde bir engel olduğu geniş bir şekilde yer almış. Orada vergi vermek-vermemek örneği verilmiş. Fakat vergi vermek zaten maddî varlıktan eksiltmeye sebep olduğu için nefse zor bir imtihan. Böyle olmakla birlikte, cami yaptırma derneklerinde camiyi dikmenin en kritik yeri, barakayı yapmaktır. Barakayı yaptınız mı, cemaat Cuma namazına gelip gitmeye ve her geldiğinde inşaatta bir ilerleme gördüğünde nefsine galebe çalarak bir önceki verdiğinden daha fazla ahir dünyası için bağış yapar.

Gençlik de biraz böyle. Üniversiteli olsun, çalışan-çalışmayan olsun, bir sosyal faaliyet içerisinde yer alıp, o faaliyetin gerçekleştirilmesi konusunda sorumluluklarını yerine getirdikçe, kendisine ve çevresinin kendisine olan güveni cami duvarına konulan tuğlalar gibi sağlamlaşıp, yükselecektir. Yine bizim tecrübelerimizden bildiğimiz bir konuyu, araştırmayı teyit etmiş. Sosyalleşen ve diğer insanların varlığını sıkıntılarını gören, çözümlerine katılan gençler bir süre sonra kendi sorunlarının çözümlerini bulduklarını fark ediyorlar. Diğer taraftan, ülke ve çevrenin sorunları hakkında farkındalığın gelişmesine katkıda bulunuyor. Bu ise, ülkemizde seçme yaşının 18 ve seçilme yaşının 25 olduğunu düşünürsek, çözümlerin gençlerin sivil toplumun içinde ve STK veya benim tercihim GTK (Gönüllü Toplum Kuruluşları) katkı ve katılımla olacaktır.

Raporda toplum için de siyaset kurumuna ve siyasetçilere güvensizlik ile ilgili gençlerin olumsuz görüşlerine yer verilmiş. Toplumda bu yaygın kanıya karşı kişisel olarak farklı bir düşüncem var. Araştırma paralelinde bir gazete araştırması hatırlıyorum. Milletvekilleri hakkında görüşler, güven duyup-duyulmadığı sorulmuş tabiî güven katsayısı diplerde geziniyor. Son soru “Kızınıza bir milletvekili talip olsa verir misiniz?” sorusuna büyük bir oranda evet çıkmış. Bizde milletimiz siyasetçiden olacak işinin halledilmesini değil, olmayacak (veya illegal) işinin halledilmesini beklediği için bu paradoks hep olacaktır. Umarım, tam ve işleyen bir demokraside herkes kendi işini yapar ve bu güven katsayısı yükselir.

Araştırmada en can alıcı cümle ise bir soru olarak sorulup cevaplanmış: Sivil toplum gençliğin katılımı için uygun bir kanal olabilir mi?” Türkiye’de birçok vakıf ve dernek de gençlere gönüllülük yoluyla katılımda bulunabilme, yeni şeyler öğrenme imkânını sağlıyor. Aktif vatandaşlık literatürünün de gösterdiği gibi, gençler tarafından yürütülen faaliyetler ve gönüllü çalışmalar, onların kendilerine olan güvenlerini arttırıyor. Araştırmalar gösteriyor ki, gençleri topluma hizmet eden faaliyetlere dahil etmek, onların kişisel gelişimi, vatandaşlık duygusu, sosyal sorumluluğu, bilgisi, akademik yetenekleri ve kariyer özlemleri üzerinde ciddî olumlu etkiler meydana getiriyor.” Bütün bunlar böyle olmakla birlikte sivil topluma ve STK’lara katılım konusunda toplumumuzda yaşanan güdüklük, gençliğimize de sirayet etmiş durumda. “Gençliğin Durumu Araştırması”na göre, Türkiye’de bir sivil toplum kuruluşu üyesi olan gençlerin genel nüfusa oranı yalnızca yüzde 4. Bunların yaklaşık yüzde 46’sı ise ya üniversite öğrencisi ya da üniversite mezunu. Üniversiteler, gençlere sosyal katılımı bizzat uygulayarak ve tecrübe ederek öğrenme fırsatı sunuyor” STKlar, gençlere başkalarına karşı hoşgörüyle yaklaşmak ve farklılıklara saygı duymak konusunda çok şey öğretiyor: Sivil topluma bir birey olarak giren genç, orada eşit bireyler arasında kendine yer ve alan bulduğu gibi, farklı düşünce ve fikirlerinde kâinatta bulunduğunun farkına varmak yanında, birlikte yaşama kültürünü de geliştiriyor. Bu ise demokrasinin vazgeçilmez temel özelliklerinden olup, modern ve gelişmiş bir toplum olmak yanında demografik açıdan raporun başka bir yerinde bahsedilen “fırsat penceresini” yerinde kullanmak için de gerekli. Bu değerli çalışmaya emek verenleri kutluyorum.

EMİN TALHA KARAMUSA

02.06.2008


Milletvekillerine imza çağrısı

Korkmayın! Korktukça sıra size gelecek!

Ufuk Uras; Nokta Dergisinin kapatılmasına ve Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün yargılanmasına yol açan darbe günlüklerinin resmen araştırılması için kurulacak Meclis Komisyonunu toplayabilmek için 19 milletvekilinin imzasını arıyor.

Araştırma komisyonunun kurulması için 19 imza yeterli. Ancak bizler inanıyoruz ki; Mecliste bu imzayı atacak değil 19, 499 cesur ve yürekli milletvekili bulabiliriz.

Ergenekon’la gün ışığına çıkan bağlantılar mide bulandırıyor; 27 Nisanlarda gözümüze uyku girmiyor, bizleri daha ne Sarıkızların, Ayışıklarının beklediğini bilmiyorken; sıranın bir gün de size gelmeyeceğinden emin olamazsınız.

Darbe heveslilerinin yerine, bu planları gözler önüne serenlerin yargılandığı günler artık geride kalsın.

Bu tarihî bir fırsat! Sizden önceki parlamenterlerin yapamadığını yapın. Her 10 yılda bir sizleri koltuklarınızdan etmek isteyenlere karşı cesur bir adım atma zamanıdır.

Bugün bu cesareti gösteremeyenleri tarih de halk da affetmeyecektir.

“Darbecilerden korkan onlar gibi olsun”

Biz hepimiz bu teklifin altına imzamızı atıyoruz. Sıranın size de gelmemesi için, imza atma sırası sizde.

(Genç Siviller)

02.06.2008


Benim adıma karar verme

Saygıdeğer yargıçlar:

21 Mayıs 2008 günü, “adına yargı yetkisi kullanmaktan onur duyduğu Yüce Milletiyle paylaşmak gereğini duyduğunuz” bir bildiri yayınladınız. Adına yargı yetkisi kullandığınız bu milletin bir bireyi olarak, kullandığınız yetki ve sorumluluğunuzun çerçevesini hatırlatma ihtiyacı hissettim. “Demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti” idealine bağlı, Cumhuriyetin temel niteliklerini benimsemiş bir birey olarak:

Toplumun çözüm bekleyen sorunlarının başında gelen yargısal sorunların çözümünde hiçbir katkı yapmayacaksanız, İşgal ettiğiniz makamlarınızı siyasal görüşlerinize alet edecekseniz.

Toplumdan “Anayasayı değiştireceğim” vaadiyle oy alan bir partinin yeni anayasa yapma girişimini ve Meclisin anayasa yapma yetkisini engellemeye kalkacaksanız. Ve bunu millet adına karar verme yetkinizi kullanarak yapacaksanız.

Yayınladığınız bildiriyle halen Anayasa Mahkemesinde dâvâ konusu olan, anayasa maddeleri değişiklikleri hakkındaki dâvânın seyrini etkileyecek şekilde doğrudan yargıya müdahale edecekseniz.

Ve hatta, anayasa maddelerini değiştirmek gibi aslî yetkisini kullanan yasama organını hedef gösterecekseniz.

Avrupa Birliği müzakereleri sürecinde öncelikli olarak yapılması gereken yargı reformuna pozitif katkı yapmak bir yana, sırf AB sürecini baltalamak için reformlara karşı çıkacaksanız.

Bireyi, devlet dahil her türlü otoritenin baskısına karşı koruyup, onun haklarını temin edecek bir hukuk anlayışını benimsemeyecek; devleti, bireyin ve milletin önünde ve üstünde tutacak ve kararlarınızı buna göre verecekseniz.

Benim adıma karar vermeyin.

(Bir grup aydın ve akademisyen- http://benimadimakararverme.blogspot.com/)

02.06.2008


Cansuyu belgelendi

CANSUYU Derneği, yapılan denetimler sonucunda, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO:14001 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini almaya hak kazandı. Yurt içinde ve yurt dışında yaptıkları faaliyetleri titizlikle sürdürdüklerini belirten, Cansuyu Derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü, uluslar arası yönetim sistemleri standartlarında hizmet verdiklerinin belgelenmesinin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Cansuyu’nun hizmetlerini şimdiye kadar kaliteden taviz vermeden sürdürdüğünü ifade eden Köylü, bundan sonra da gerek faaliyetlerde gerekse kurumsal yapıda kaliteden taviz vermeyeceklerini söyledi.

02.06.2008


AB değerleri öykü yarışması

AVRUPA Komisyonu Türkiye Delegasyonu desteği ile 13 ilde faaliyet gösteren AB Bilgi Büroları Ağı, bu yıl “AB Değerleri Öykü Yarışması”nın ikincisini düzenliyor.

Avrupa Birliğinin temel değerleri olan özgürlük, eşitlik, güvenlik, barış, dayanışma ve birlik değerlerini yetişmekte olan kuşaklara ileterek, düşünce dünyalarını zenginleştirmeyi amaçlayan yarışma, “2008 Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı” kapsamında, AB Bilgi Büroları ile Millî Eğitim Bakanlığının işbirliğinde gerçekleştiriliyor.

Yarışmaya öykü göndermek isteyen öğrenciler, “Yazarlardan Öykü Seminerleri” konulu sohbet toplantılarına katılarak, Türkiye’nin usta öykücülerinden eğitim alabilecekler. Yarışma, gençleri barış, özgürlük, eşitlik, güvenlik, dayanışma ve birlik konularında yazmaya ve okumaya teşvik ediyor. Öykü yazarları Cemil Kavukçu, Gürsel Korat, Özcan Karabulut, Sadık Yalsızuçanlar, Hakan Akdoğan ve Nilüfer Açıkalın’ın katıldığı seminerlerde lise öğrencileri öykü yazımı, öykü dili, düşünceleri yazıya dökebilme becerisini keşfetme gibi pek çok konuda yazarlar ile sohbet edebilme fırsatı yakalıyor. Seminerler 9 Haziran 2008 tarihinde sona erecek.

Yarışmanın ilk bölümünde, iller düzeyindeki yarışmalarla her il için üç yarışmacı belirlenecek. Bunu, Ankara’da yapılacak olan ve 13 il temsilcileri arasından ilk üçe girenlerin belirleneceği ulusal yarışma izleyecek. İller düzeyinde dereceye girenler, çeşitli ödüller kazanırken, ulusal yarışmada dereceye girenler, hem Brüksel’de AB kurumlarına hem de Paris’e düzenlenen bir ziyaret programı ile ödüllendirilecek. Son başvuru tarihi 30 Haziran 2008 olarak belirlenen Yarışma’nın ulusal etabı Kasım ayında Ankara’da yapılacak. Daha fazla bilgi için: Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Basın İletişim Yöneticisi Selda Paydak: [email protected]

02.06.2008


Gençlik: Siyaset ve Sivil Toplum Eğitimi

TÜRK Demokrasi Vakfı ve Konrad Adenauer Stiftung ile birlikte ortaklaşa olarak “Gençlik: Siyaset ve Sivil Toplum Eğitimi”nin 11. toplantısı 09–12 Haziran 2008 tarihleri arasında İstanbul’da düzenleniyor. Siyasî parti gençlik kollarından, sivil toplum örgütlerinden, üniversitelerden ve çeşitli gençlik çalışmalarından gençlerin bir araya geldiği eğitim programında İstanbul’un uzak ilçelerinden gelen katılımcıların konaklama, yeme-içme ve ulaşım masrafları karşılanacak. Daha fazla bilgi için: (0312) 438 67 44 E-mail: [email protected] 

02.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf
© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır