Yaşadığımız müddetçe istikbalimiz, geleceğimiz adına ve dünya, ahiret mühürlü bir şeyler yapabilmişsek ileriye doğru varlık ve vücuda doğru bir adım atabilmişiz demektir. Bu adım küçük olur lâkin büyük adımları haber verir…
Herkesin aferinler ve övgülerin peşine koştuğu hayatın içinde hiç olmazsa isteyerek ve kanıksayarak birilerine kendimizi tenkit ettirelim, eleştirilere açık olalım. Duymak istemediğimiz bilgiler, konular bizi yine övgülerin, aferinlerin ve maşallahların bağrına atacaktır. Eğer yapılan ikaz ve eleştirilere müsbet yönde kendimizi adapte edebilirsek.
Sabır, ümit ve çalışma olmadan tatsız bir hayatın bize hediyesi ancak mağlûbiyet ve başarısızlık olacaktır. Nefis, akıl, kalp, ruh ve başka başka duygularımız acının tatlı meyvelerini tatmadıkça zaferin geniş ve lezzetli ikliminde hayatlarını devam ettiremezler. Sabır ve zafer ikilisini her zaman acı ve tatlı halkaların yanında bilmeliyiz, aklımızdan ve fikir atmosferimizden çıkarmamalıyız.
Yanlışlıklara gömlek düğmesi usûluyle bakarak, yeniden yapacağımız işlere dönmek ve yeniden Bismillah diyerek başlamayı kendimize zor ve ar olarak görürsek o düğmelerle hayatın her türlü döneminde kendimizi faydasız yere ileri-geri bağlamış oluruz. Yanlışın olduğu yer doğrunun aranacağı, ulaşılacağı en yakın yer olmalıdır. Doğruları, yanlışların ve eksikliklerin giderilmesi ile bulabiliriz.
İnsanın kendisini büyük görmesi, kemalde daimî olgunlukta hissetmesi onun küçük ve zaaf içinde olduğunu anlatır. Küçük görülen ve hiç sayılan kişiler büyük büyük gölgeleriyle bile başkalarını karanlığa hapsedebilirler… Kemal ve büyüklük, zayıflığın ve küçüklüğün kıymetinin bilinmesi ve hayatın içinde çok yerinde değerlendirmeleri ortaya koyacaktır. Bu ise hayatımız boyunca yalanlanmaz bir gerçek ve hisler kombinesi olacaktır. Çünkü her yapılan iş bir kemal noktası aradığı gibi, her şahıs da bir kemale doğru koşmaktadır.
Hayatın içinde hemen yapılabilecek işleri zamana yaymak demek, kendimizi bin bir parça içinde darmadağınık olarak ümitsizlik ve çaresizlik çarkları arasında tembelliğe atmak demektir. Önemli olan yapılacakları ertelememektir. Bir iş varsa ve gerekliliğine inanılarak yapılacaksa, yarına, yarınlara bırakmadan hemen yapmak anında gerçekleştirmek en iyi, en akıllı yol olacaktır. Ne bu günü ne de gidişatı, yarınlara erteleyerek yakalayabiliriz. Hayat her safhasında, her kesitinde bir başka zamana atılmayacak önemli işlerle devam ediyor. Biz neden çarkların arasında kendimizi ezdirelim, şeytanın ve nefsin karşısında rezil rüsva olup boynumuzu bükelim.
Bulunduğumuz zaman içinde yapacağımız hiçbir işi varlığımızı ve benliğimizi zedeleyecek şekilde ertelemeden nefis, şeytan ve tembelliğe fırsat vermeden geleceğimizi, istikbalimizi karartmayalım. Yapılacak işleri hiçbir zaman ertelemeden zamanında yapalım, okunacaksa okuyalım, yazılacaksa yazalım, dinlenecekse dinleyelim vesselâm…
Nurlu ve ferahlı ertelenemeyecek günleri yakalamak ümit ve duâsıyla.
20.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|