Eskide okul karnelerinde “hal ve gidiş” hanesi vardı; şimdi bunun adı “davranış notu” oldu. Öğrenciler karne aldı; siyasî iktidarların de her dönem “karne”si yayınlanıyor…
Gerçi iktidarının altıncı senesinde Başbakan, “neden öğrenciler özel dershanelere gidiyor, okulda bu eğitim verilmiyor mu, dünyanın paraları buraya harcanıyor” diye yakınıyor. Ancak AKP hükûmetinin altı yıl boyunca en kırık notu, “temel hak ve hürriyetler” dersinde, özellikle “eğitim hakkı” ve “inancını öğrenme ve yaşama hakkı”nda oldu. Kanunlara göre kurulmuş devletin birer okulları olan imam hatiplere bütün meslek okullarıyla birlikte uygulanan “katsayı mağduriyeti”yle bu okulların sürekli istiskali ve itilip kakılması bir yana; din öğretimi ve eğitimindeki en bâriz zâfiyet, Kur’ân kurslarına konulan “yaş yasağı”yla devam ediyor. 28 Şubat “postmodern darbe” döneminden kalma, din ve ibâdet hürriyetini kısıtlayıp “suç” sayan diğer yasaklar gibi...
Zira 28 Şubat sürecinin “siyasî aktörü” Anasol-M döneminde, 22.07.1999 tarih ve 633 sayılı kanuna eklenen “ek 3. madde” ile 12 yaşın altındaki çocukların Kur’ân kursuna gitmeleri “resmen” yasaklanmış.
Okul zamanı ise daha vâhim “yaş yasağı” sürüyor. Öğrencilerin okul dışında dinlerinin temel kitabı olan Kur’ân-ı Kerim’i öğrenmeleri için en az ilköğretim okulunu bitirmeleri şart. Bu “zorunluluk”, azından öğrencilerin 15-16 yaşına basmasını gerektiriyor.
“YASAK”ÇI YASA VE
YÖNETMELİK AYNEN DURUYOR
Oysa Diyanet-Sen’in araştırmasına göre, Türkiye’de Kur’ân kurslarına katılanların yüzde sekseni 12 yaşın altındaki çocuklar. Bale, müzik, resim, spor, yabancı dil kursları için herhangi bir yaş sınırı bulunmazken, sadece Kur’ân öğrenimi için yaş yasağı konulmuş.
AKP iktidarı, diğer inanç hürriyeti ve mânevî değerlere dair meselelerde olduğu gibi bu hususta da altı yıldır hiçbir icraatta bulunmamış. Kısacası 28 Şubat’a “tepki”yle iktidara gelenler, 28 Şubat’ın kalıntısı söz konusu “kanun”u değiştirmede bir adım atmış değiller.
Kanun bir tarafa, “yaş yasağı”nı detaylandıran ilgili yönetmelik bile doğru dürüst düzeltilmiş değil…
3.3.2000 tarihli “Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’ân kursları ile öğrenci yurt ve pansiyonları yönetmeliği”ndeki 23.12.2003 tarihinde yapılan değişikliğe rağmen, “yaz Kur’ân kursları”nın hâlâ Millî Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde açılabileceği belirtiliyor. Öğrencilerin Kur’ân-ı Kerim’i ve mealini öğrenebilmeleri ve dini bilgilerini geliştirebilmeleri maksadıyla gittiği kursların süresinin iki ayı ve haftada beş günü aşamayacağı sınırlaması getiriliyor. Öğrencilerin Kur’ân kurslarına devamı, “okulların tatil olduğu zamanlarda, ilköğretimin 5. sınıfını tamamlama” kaydı aynen korunuyor.
“Bu kurslarda” ancak “günde üç saat eğitim-öğretim yapılacağını” yönetmeliğe bağlayan madde ile “bu sürenin iki saati Kur’ân-ı Kerim ve meali, bir saati de itikat, ibadet, siyer ve ahlâk dersi için ayrılacağını” belirleyen madde de duruyor.
Hatırlanacağı üzere, Diyanet’çe en azından mevcut yasanın sınırları içinde Kur’ân öğrenimini daha da geliştirmek amacıyla ve ilgili Devlet Bakanlığı nezdinde hazırlanan “Kur’ân kursları yönetmeliği”, Cumhurbaşkanı Sezer’in AKP hükûmetinden “ricâsı” üzerine geri çekilmişti.
“Yönetmelik” bir defa daha gündeme getirilmedi ve kimse çıkıp müziğe, dansa, operaya, baleye konulmayan “yaş yasağı”nın neden Kur’ân’a getirildiği sorusunu sormadı…
YÜZBİNLERCE ÇOCUĞUN KUR’ÂN ÖĞRENİMİ
ENGELLENİYOR…
Türkiye’de halkın yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu, Başbakan ve özellikle iktidar partisi sözcüleri, her fırsatta telâffuz etmekteler. Çoğu Demokrat Parti ve devamı Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidarları döneminde açılan dört bin iki yüzü aşkın Kur’ân kursunun tamamı Diyanet’e bağlı.
Şu garâbete bakın ki, beş yıl boyunca Anayasayı, yasaları rahatlıkla değiştirebilecek üçte ikilik Meclis çoğunluğuna sahip olan siyasî iktidar, bu yasa ve yönetmelikleri düzetmeyi; 28 Şubat’ın din eğitim ve öğretimini “birinci düşman” gösterip “irtica” sayan, bin yıl Kur’ân’a hizmet eden bu milletin çocuklarının Kur’ân-ı öğrenimini “tehdit” konseptiyle dayatılan Kur’ân kurslarındaki “yaş yasağı”nı hiç “mesele” etmiyor!
Oysa sırf bu “yasak” yüzünden, bu ülkenin çocukları, devletin “din işleri”yle yetkili anayasal bir kuruluşu olan Diyanet’e bağlı Kur’ân kurslarına, dahası camilere dinlerinin kitabını öğrenmek için okulların tatil olduğu yaz aylarında bile gidememekte. Bu “yasak”la her yıl 126 bin çocuk Kur’ân-ı Kerim’i öğrenmekten mahrum bırakılmakta…
Okullarda şiddet, ahlakî çöküş, mânevî dejenerasyon artıyor. Uyuşturucu ve kötü madde bağımlılığı ilkokul dördüncü sınıfa kadar inmiş. Uçurum, gün geçtikçe daha da derinleşiyor. Altı yıldır bu konuda yapılan bütün ikazlara siyasî iktidar kulak asmıyor; hep erteliyor, hep öteliyor…
Diğer temel hak ve hürriyetleri, inanç ve eğitim hakkını ötelediği gibi…
23.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|