Son birkaç haftadan beridir değişik konularda görüşlerimi bu sütunlarda sizlere iletmeye çalışıyorum. Yeni Asya’nın Genel Yayın Yönetmeni Sayın Kâzım Güleçyüz’ün nazik dâvetleriyle, fikirlerimi ve düşüncelerimi sizlere ulaştırmak benim için büyük bir onur ve mutluluk oldu.
Dünyanın dört bir tarafındaki Yeni Asya okuyucularından bir çok e-mail mesajı aldım. Bu mesajlar genel olarak, yazı yazmaya başlamamdan dolayı duyulan memnuniyet, tebrik ve devamlılık temennileri ile doluydu.
Sayın Kâzım Güleçyüz’e ve Yeni Asya ekibine bana bu gazete için yazı yazma fırsatı verdikleri için en derin ve yürekten minnettarlığımı sunmak isterim. Gerçekten de, bu hayatım boyunca eriştiğim en onur verici payelerden biriydi. Burada özellikle Umut Yavuz’a özel teşekkürlerimi sunmak isterim. Umut, makalelerimi İngilizce’den Türkçe’ye tercüme ediyor ve gerçekten de iyi iş çıkarıyor.
Ve siz sayın Yeni Asya okuyucuları, beni hayatınıza kabul ettiğiniz için hepinize tek tek teşekkür ederim. Türkiye insanına yakışır şekilde gösterdiğiniz misafirperverliğiniz ve nezaketiniz dolayısıyla onurlandım. Gerçekten de Bediüzzaman Said Nursî’nin bu ülkeyi ve insanlarını neden çok sevdiğini anlamak çok güç değil.
O, hayatı süresince, Osmanlı’nın son günlerine ve modern Türkiye cumhuriyetinin ortaya çıkışına şahit olmuştu. Said Nursî, Türkiye Cumhuriyeti ortaya çıkıp, yükselirken, İslâmiyeti Türkiye’nin hayatının vazgeçilmez bir parçası olarak tutmak adına büyük ve önemli katkılarda bulundu. Hakikaten, Said Nursî, yazdığı etkili kitaplarla, milyonlarca Türk insanının hayatını derinden etkilemiş ve hâlâ Türkiye’nin saygın şahsiyetlerinden biri olmaya devam etmektedir. Risâle-i Nur artık dünyanın farklı dillerinde kolaylıkla ulaşılabilmektedir. Amerika’da, birkaç seneden beridir, bu müthiş âlimle ilgili bilincin arttırılması adına risâlelerini yayınlamaktayız. Onun eserleri Amerika’da, İslâmî meselelerin izahı ve ilmi çalışmalar adına, bizlere muhteşem bir kaynaklık etmektedir. Nursî’nin etkisi Türkiye ötesine yayılmaya devam edecektir, biz ise bunu gerçekleştirmek adına üzerimize düşeni Amerika’da yapmaya çalışmaktayız.
Şunu söylemem gerekiyor ki; Yeni Asya’da görüşlerimi dile getiriyor olmaktan dolayı çok mutluyum, çünkü yazılarımı okumak için vakit ayıran okuyucularım tarafından yapılan yorumların ışığında, iletişimin ve diyalogun dünyamızın geleceği için ne kadar mühim bir şey olduğuna şahitlik ediyorum.
Türkiye’yi ziyaret etme fırsatı bulmuştum, ancak her seferinde tekrar bu güzel ülkeye gelmek adına yeni sebepler ve fırsatlar arıyorum. Türkiye’yi çok seviyorum.
Türkler gerçekten çok talihliler, çünkü dünyanın en kusursuz dinini, yani İslâmı doğru yaşama imtiyazına sahipler ve bunun yanında, başka hiçbir millete nasip olmayan bir tarihe ve sağlıklı bir gelecek vizyonuna sahipler. Bu toprakların kadim harikulâdeliği Anadolu insanının asaletiyle paralellik gösteriyor.
Dünya üzerinde başka onlarca şehir ve ülkede bulunma fırsatı yakaladım, ancak hiçbiri beni Boğaz’ın incisi İstanbul kadar büyüleyip, cezbetmedi.
Tarihi M.S 330’lara uzanan, Bizans surları ve kiliseleri, Osmanlı camileri ve sarayları İstanbul’un, New York, Paris, Londra, Tokyo gibi şehirlerine denk, modern dünya standardında bir şehir olduğunu dünyaya ispat etmektedir. İslâmiyet ise bu toprakların dini olması özelliği ile deneyiminize ruhanî ve manevî bir boyut katıyor.
Türkiye bugün modern bir cumhuriyet. Aynı zamanda medeniyetlerin beşiği ve harikulâde kültürlerin izlerini ve miraslarını bıraktığı bir ülke. Hattuşaşlardan Hititlere, Friglerden Urartulara, Likyalılardan Lidyalılara, İyonlardan Perslilere, Makedonlardan Romalılara, Bizanslardan Selçuklulara ve Osmanlılara kadar, bütün bu milletler, Türkiye’nin tarihinde ve insanlarının kültüründe olduğu kadar bütün dünyanın tarihinde de çok önemli bir yer tutmaktadır.
Türkiye’deki bütün dostlara selâm ve şükranlarımı iletirim.
Tercüme: Umut Yavuz
18.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|