Başta spor camiası olmak üzere kamuoyu, ‘şok’ bir ölümle sarsıldı. Cumartesi günü akşam saatlerinde ‘kalp krizi’ geçiren ve anında tıbbî müdahalede bulunulan Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan, ‘tüm çabalara’ rağmen kurtarılamadı. Her ölüm gibi, bu ölüm de “Her nefis ölümü tadacaktır” âyetini hatırlattı. Merhuma Allah’tan rahmet yakınlarına sabır diliyoruz...
Önceki akşam, “Ergenekon operasyonunda hangi safhaya gelindi?” diye merak edip radyoyu açınca, bir anda bu haberle karşılaştım. Radyolarla ortak yayın yapan bazı TV kanalları anında ‘canlı yayın’a geçmiş, ard arda ‘tanıyanların dilinden’ merhumu anlatıyorlardı.
‘Şok ölüm’ haberiyle ilgili değerlendirme yapanların ortak bir noktası vardı. Onlara göre her türlü sebep, merhumun yaşaması için hazırdı, ama yine de kurtarılamamıştı. Otelde kriz geçiren merhuma, anında iki doktor müdahale etmiş, akabinde ambulansla gecikmeden hastahaneye kaldırılmış. Burada da yapılan her türlü gayrete rağmen yine de vefat etmiş. TV’lerin haberlerine bakılırsa, müdahaleye katılan yabancı bir doktor, “Hasta geri dönmek istemiyor” demiş.
Aslında ölüm anı, ‘sebeplerin sustuğu’ bir andır. İşte bu ‘şok ölüm’ de insanlara bunu bir defa daha gösterdi, hatırlattı. Her ölüme bir sebep bulunur ya, merhumu tanıyan ve hadiseye şahit olanlar neredeyse bu ölüme ‘sebep’ bulamıyordu.
Elbette konuşanların çoğu ‘kader’e teslim olmuştu, ama içten içe ‘nasıl olur?’ diyenler de vardı. Vefat üzerine değerlendirme yapan millî futbolcular ise ilk fırsatta “Allah’tan rahmet dilemeyi” unutmadılar. Futbolcuların bu tavrı, elbette bazılarını ‘üzmüş’tür, ama hakikat budur. Ölüm sonrası başka ne denilebilir ki?
‘Kader’in değişmeyeceğini bilenler, ölüm hakikati karşısında çaresiz kalmazlar. Çünkü bilinse de, bilinmese de ‘ölüm kuşu’ her dakika başımızda dolaşır. Ve ölüm için her zaman ‘uygun sebep’ de olması gerekmez. Çoğu zaman, ‘ambulans geç geldi, doktor yetişemedi, yanlış teşhis konuldu’ gibi ‘bahane’lerle ölümü açıklamaya çalışırız. Ama bilmeliyiz ki bunların hepsi ‘sebep’tir ve sebeplerin netice olarak hakikî tesiri yoktur. Şimdiye kadar ölümleri ‘sebep’lerle açıklamaya alışanlar, ‘her türlü sebebin lehte olduğu’ bu ölüm karşısında konuşmakta zorlandılar.
Hepimiz, her an ölebileceğimizi gerçek anlamda kavrayıp kabul etsek, yine de dünya malı için ‘kavga’ eder miydik? Her şeyin dünyevîleştiği günümüzde, “Her canlı ölümü tadacaktır” âyetini ve “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz” hadis-i şerifini hatırlamaya çok ihtiyacımız var. ‘Ölüm’ her an aklımızda olsa, ölümleri ‘şok’ olarak görür müyüz?
Malûm olduğu üzere ölüm, dünyanın fani ve geçici olduğunu hatırlatan en güzel, en tesirli nasihattir. Nasihatlere kulak verelim...
07.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|