"Gerçekten" haber verir 09 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Büyük olmanın yolu tevazûdan geçiyor



“DENİZ ve nehirlerin yüzlerce dağ sellerinden faydalanmaları, dâima kendilerinin onlardan daha aşağı seviyelerde bulunmaları yüzündendir. Böylelikle onlar bütün dağ derelerine hâkimdirler. Bilgin olan kimse de başkalarından üstün olmak istediği zaman, kendisini onlardan aşağı seviyeye indirir. Önlerine geçmek isteyince de arkalarına düşer. Bu sûretle bulunduğu mevki insanların üstünde de olsa, altındakiler onun ağırlığını hissetmezler. Yeri, önlerinde olduğu vakit ise, onu bir engel saymazlar.”1

Bu sözler 25 asır önce yaşamış Lao Tze’ye ait. İlim sahibi olmanın vazgeçilmez bir özelliğidir tevazu. Çünkü ilim gururu, kibiri, insanlara tepeden bakmayı kaldırmaz. İnsan ancak tevazuyla yükselir. Âlim bu tevazûunu da aslında yükselmek, insanlar nazarında bir mevki ve derece kazanmak için değil, öyle olması gerektiği, daha doğrusu Allah için yapar. Gerçek ilim adamlarının özelliği budur. Milyonların gönlünde taht kuran büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Hazretleri de onca ilmine rağmen tevazuundan asla vazgeçmemiştir. Daha on beş yaşlarındayken devrinin ulemâsını dize getirecek, her soruya cevap verebilecek, fakat suâl sormayacak, büyüklüğünü herkese kabul ettirebilecek derecede bir üstünlüğe sahip olduğu halde, risâlelerinde sıkça şu ifadeleri kullanmaktan geri kalmamıştır: “Ey nefsim!” “Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup dünyaya tâlip bedbaht nefsim!”2 “Ey fahre meftun, şöhrete mübtelâ, medhe düşkün, hodbinlikte bîhemtâ sersem nefsim!” Bu ifadeler onu daha da yüceltmişti. İlimde olduğu gibi fazilet ve güzel ahlâkta da bir harikaydı Bediüzzaman. Ama nefsine zerre kadar prim vermiyor, ona göz açtırmıyor, bizim kale dahi almadığımız küçük kusurları dahi büyültüyor, nefsini kınıyor, tenkit ediyordu. Bediüzzaman, üstadlığına rağmen talebe olmakla3 iftihar ederdi. Talebelerini kardeş, kendini de onlar gibi bir kardeş görür; kardeş ve arkadaş olmakla da iftihar ederdi. Hüsrev, Hafız Ali, Tahirî gibi talebelerini kastederek, “Cenâb-ı Hak, onlardaki nihayet tevâzû ve mahviyette tam izzet ve kahramanlık seviyesini umum kardeşle-rimize teşmil ettirsin”4 diye duâ ederdi. Bu iftiharı, “Ben ruh u canla size her vaziyette arkadaş olmak istiyorum”5, hatta “Ey Risâle-i Nur’un kıymettar talebeleri ve fedâkâr kardeşlerim!”6 diyecek kadar ilerdeydi.

Kendini övmeye kalkan kardeşlerine ise şöyle derdi: “Şahsımda hiçbir ehemmiyet yok. Bana karşı hüsn-ü zannınız yanlıştır. Sizin ihlâsınız var. Ben belki ihlâsa muvaffak olamıyorum. Hizmette de size yetişemiyorum.”7

Mahkemelerdeki müdafaalarında da şu ifadeleri kullanıyordu: “Kusur varsa, bütün o kusur benimdir. Nur talebeleri hâlis ve masûmdur… Çünkü o zâtlar, kusurlu değil, belki hizmet-i îmaniyede benden ileri ve benim hatalarımdan müberrâdır…”8

Büyük olmanın yolu işte böyle tevazûdan geçiyor.

Dipnotlar:

1- Dost Kazanma Sanatı, s. 174. 2- Sözler, s. 156. 3- Tarihçe-i Hayat, s. 289. 4- Şuâlar, s. 267. 5- A.g.e., s. 271. 6- Kastamonu Lâhikası, s. 57. 7- Şuâlar, s. 347. 8- A.g.e., s. 338.

09.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.07.2008) - Cennetteki muhteşem karşılama merasimi

  (07.07.2008) - Enbüyük hedefimiz Allah’ın rızasıyla yaşamak ve ölmek

  (06.07.2008) - Dünyadaki Cennet bahçesi

  (05.07.2008) - Kur’ân’la buluşmak, onunla dolu olmak

  (04.07.2008) - Mânevî kazançların arttığı aylar

  (03.07.2008) - Regaib Kandilinde beğenilmek

  (02.07.2008) - Kur’ân’la aydınlanan dünyamız

  (01.07.2008) - Hakka hizmet, bütün bütün terk-i enaniyette

  (30.06.2008) - Enaniyet ne zaman felâket getirir?

  (29.06.2008) - Enaniyet yerinde kullanılmadığında felâkete yol açar

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır