Başta da ifade ettiğimiz gibi, Üstad Bediüzzaman'ın Emirdağ Hayatına ve bilhassa buradaki ilk günlere dair kullandığı ifadeler son derece düşündürücü ve dikkat çekicidir.
Meselâ, Emirdağ Lâhikası'nın daha ilk mektuplarında, Hazret–i Üstad, çok şiddetli bir sıkıntıya mâruz bırakıldığını, Emirdağ'da geçen her bir günün Denizli'deki hücre hapsinin bir ayı kadar eziyetli geçtiğini, zaten yirmi yıldır hapis azabı çektiğini, şimdi ise tazyikatın daha da şiddetlendirildiğini, bu vaziyetin ise gayretullaha dokunup bir belâya sebebiyet vermesinden korkulduğunu ifade ediyor. (Age, s. 17)
Ayrıca, bir türlü sonu gelmeyen baskılar, hatta kan dökmeye ve illâ da bir cinayet işlettirmeye yönelik şeytanî planlar sebebiyle, bir müddet önce tahliye edildiği Denizli zindanına dönmek ve bundan sonraki hayatını orada geçirmek ister bir hale geldiğini söyleyen Hazret–i Bediüzzaman, mümkünse oradaki dostların bu meyanda bir teşebbüste bulunmalarını ve kendisinin yeniden bir bahane ile hapishaneye gönderilmesini tavsiye ediyor.
Demek ki, Emirdağ'da giderek ağırlaştırılan durum, bu derece bir ciddiyet ve ehemmiyet arz ediyor.
İşte, biz de Emirdağ'a yaptığımız seyahat esnasında görüştüğümüz canlı şahitlere özellikle bu durumu sorduk. Dedik ki: O tarihte burada neler oldu, Üstad Bediüzzaman ne gibi muamelelere mâruz bırakıldı ki, çektiği sıkıntılardan bu derece bîzâr olduğunu ifade ediyor? Neden, bir günün bir ay hapis kadar sıkıntılı geçtiğini, neden kendisinin işkenceli bir azaba ve katmerli bir zulme mâruz bırakıldığını söylüyor? Siz bu mânâda ne gibi hallere, ne tür hadiselere şahit oldunuz?
Bu can alıcı hususlarla alakalı olarak, gerek Mahmud Çalışkan, gerek Ahmed Urfalı ve gerekse Emirdağ'daki yaşlı başka zatlardan edindiğimiz intıba ve bizzat aldığımız bilgilerin bir hülâsası şudur:
Bediüzzaman Said Nursî, sürgün (menfa) olarak Emirdağ'a gönderildikten sonra, münafıkların ve gizli zındıkların iğfalleri sebebiyle devlet ve hükümet birimleri en üst seviyede tayakkuza geçirilir. Ortalık casustan geçilmez olur. Her tarafta resmî ve sivil polisler kol gezer. Üstad'ın yanına kimse yaklaştırılmamaya çalışılır. Yerliler karakola çağrılarak, onlara gözdağı verilir. Dışarıdan gelen ziyaretçiler ise, hem tehdit edilir, hem de geri dönmeyip ziyaretini yapmak isteyenlere dayak atılır, bazılarına ciddî sûrette işkence çektirilir.
Aynı zaman zarfında, Emirdağ'a ceberrut bir kaymakam ile tam zorba olan bir karakol komutanı tayin edilir. Bunların her ikisi de merkezden görevlendirilmiş ve kelimenin tam anlamıyla dolduruşa getirilmiş kimselerdir. Suçu Bediüzzaman'a yükletecek bir hadise çıkarma peşindeler. Şehy Said veya Menemen hadisesi gibi kanlı bir hadisenin yaşanmasını istiyorlar. Böylesi bir planlı maksata alet olmuş durumdalar. Sonradan itiraf ettikleri gibi, Bediüzzaman'ı imha etmek için Emirdağ'a gönderilmişler.
İhanet ve imha planları bunlarla da sınırlı değil. Sık sık kırlara çıkmak isteyen Üstad Bediüzzaman'ı her türlü baskıcı yöntemlerle takip ederek, halkı ondan soğutmaya çalışırlar. Zaman zaman tepesinden jet uçaklarını uçurtur, ortalığı velveleye verirler. Keza, defalarca yemeğine zehir katarak onu öldürmek isterler. Bu da yetmez, olmadık iftiralarla onun izzetini, haysiyetini kırmaya yeltenirler. Öyle zaman gelir ki, dışarıya çıkmasına, hatta Cuma namazı için camiye çıkamsına dahi müsaade etmezler. Kapısında nöbet tutturup bilfiil müdahalede bulunurlar.
Bütün sıkıntı ve zorbalıklar, esasında hiç çekilecek gibi değil...
Fakat, Cenâb–ı Hat, Bediüzzaman Hazretlerine ihsan etmiş olduğu emsâlsiz sabır kuvveti, bütün bu tazyikata mukabele etmeye yettiği gibi, hainane bilumum planlarını da bozmuş, altüst etmiştir.
(Devamı var)
Tarihin yorumu = Tarihin yorumu
Mezheb imamı Ahmet bin Hanbel
Büyük imamlardan Ahmed bin Hanbel Bağdat'ta vefât etti. Ehl–i Sünnet ve'l–Cemaatin amelde dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebinin kurucusudur. Aslen Merv'lidir. Miladî 780 yılında Bağdat'ta doğdu. 85 yaşında iken yine aynı yerde vefât etti.
Küçük yaştan itibaren ilimle meşgul olan Ahmed bin Hanbel'i pekçok âlim medh û senâ ile takdir eder. Ders verip yetiştirdiği âlimlerin sayısı dokuz yüzü bulur. Bir milyon kadar hadis–i şerifi ezbere bildiği belirtilir. Eserlerinden bazıları şunlardır: Müsned (30 bin hadis ihtiva eder), Kitâbü's–Sünne, Kitâbü's–Salât.
31.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|