Yüz binlerce Emirdağ'lı Avrupa'da yaşıyor
Daha evvelki yıllarda Türkiye'de bulunan Nur Menzillerinin hemen tamamını gidip görmüş, bir kısmını ise defalarca ziyaret etme şansını bulmuştuk: Nurs, Barla, Tillo, Van, Hizan, Eğirdir, Isparta, İslâmköy, Kastamonu, İnebolu, Eskişehir, Afyon, Denizli, vesaire...
Fakat, ne hikmetse yolumuzu Emirdağ'a bir türlü düşürememiştik. Buna ise, hayli içerleniyor, hayıflanıyor, hüzün duyuyorduk.
Zira, Üstad Bediüzzaman'ın şu veya bu vesile ile gidip kaldığı yerler arasında Emirdağ bir istisna teşkil ediyordu. 1944–1960 yılları arasında maddî ve mânevî havasının nihayet derecede ağır geldiği bu beldede, Hz. Üstad her yerden daha fazla kalmıştı. Üstelik, burada resmî iskânı sağlanmış ve Emirdağ nüfus kütüğüne kaydı yapılmıştı.
Biz ise, çok arzu etmemize rağmen buraya gidememiş, şahitlerle görüşüp hatıralarını kendi ağızlarından dinleyememiştik.
Nihayet, vakt–i merhûn geldi ve bu nurlu beldeye gitmeye de kuvvetli bir vesile çıktı. Geçen hafta Emirdağ'da idik. Hem ilçe merkezini gezip gördük, hem de bazı köylerini dolaşma imkânını bulduk.
Ayrıca, Hz. Bediüzzaman'ın iki yıl şoförlüğünü yapan ve bütün ömrünü Nur hizmetine adayan Çalışkanlar hanedanından muhterem Mahmud Çalışkan ile yine Hz. Üstad'ın en yakın hizmetkârlarından olan Ahmed Urfalı Ağabeyleri evlerinde ziyaret ettik. Bir grup Emirdağ'lı kardeşlerle birlikte gidip sohbetlerini dinledik.
Keza, onlara Lâhika mektuplarıyla bağlantılı bazı suâller sorarak, hadiselerin arka planlarını öğrenmeye çalıştık. Öyle şeyler anlatıp naklettiler ki, emin olun zaman zaman ürperdik, dehşete kapıldık.
Meğerse, orada Hazret–i Bediüzzaman'a ne kadar sıkıntılar verilmiş, ne eziyetler çektirilmiş, ne taarruzlarda bulunulmuş ve ne tür imha ve ihanet planları devreye sokulmuş da, bundan bizler hakkıyla haberdar olamamışız.
Bütün bu tesbit ve değerlendirmeleri, inşaallah önümüzdeki günlerde sizlere sunmak arzusundayız.
EMİRDAĞ'IN BAZI HUSUSİYETLERİ
Afyon'a bağlı bir ilçe olan Emirdağ, Eskişehir–Konya karayolu güzergâhında yer alıyor. İlçe merkezine bağlı beş belde ile altmış civarında köyü bulunuyor.
Emirdağ ilçe merkezinin nüfusu 20 bin civarında iken, köylerinin toplam nüfusu ise, bu rakamın biraz üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Tahmin diyoruz, zira Emirdağ toplam nüfusunun en az beş katı gurbette yaşıyor. 1961'de başlayan bu göç dalgası halen devam ediyor. Şu an itibariyle, çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşayan Emirdağ'lıların 200 bin nüfusa yaklaştığı ifade ediliyor.
Bu durum bir istisnadır ve Türkiye'de sadece Emirdağ'a mahsustur.
Özellikle yaz aylarında gurbetçilerin çoğu köylerine, memleketlerine gelirler. Bazı yerlerde nüfusun bir anda ona, hatta yirmiye katlandığı görülür.
Salı günleri, ilçe merkezinin açık pazar günüdür. Haziran–Ağustos aylarında pazar yeri öylesine kalabalıklaşır ki, ne adım atacak yer kalır, ne de arabayı park edecek yer. Son model arabalarla gelen gurbetçiler, yüklü alış verişlerde bulunarak yeniden gurbetin yolunu tutarlar.
İşte, üç aylığına da olsa, sayısı yüz binleri bulan bu nüfusa, maddî ve ticarî hizmetin yanı sıra, ayrıca bir mânevî hizmetin sunulması gerekiyor. Hz. Bediüzzaman ile saff–ı evveli teşkil eden talebelerinin altmış sene önce icraya başladıkları bu nuranî hizmeti, günümüz şartlarını da nazara alarak yeniden canlandırmak lâzım.
Evet, Nur hizmeti uğrunda vaktiyle çok büyük meşakkatlerin çekildiği, çok ağır bedellerin ödendiği Emirdağ, şimdi eskisinden daha fazla Nur kahramanlarını bekliyor. Yüz binlerce gurbetçiye sunulacak hizmetler, inanıyoruz ki, Belçika ve Hollanda başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde büyük fütûhata vesile olacak, sebebiyet verecek.
(Devamı var)
Tarihin yorumu / 28 Temmuz 1808
Saltanata kan bulaştı
Sultan III. Selim'in katledilmesi ve peşpeşe yaşanan hâdiseler zinciri şu şekilde gelişti: Silistre Valisi ve Tuna Seraskeri Alemdar Mustafa Paşa, Kabakçı isyanı neticesi tahttan indirilen Sultan III. Selim'i yeniden saltanat makamına çıkartmak maksadıyla, 15.000 kadar askerî bir kuvvetle İstanbul'a girdi. Sadrazamlık mührünü ele geçiren Alemdar, III. Selim'in ölüsüyle karşılaştı. Öldürülmek üzere olan II. Mahmud'u kurtarıp tahta çıkardı; isyancıların saltanata getirdiği IV. Mustafa'yı da has odaya kapattı. Alemdar Mustafa Paşa, II. Mahmud tarafından sadrazamlık makamına getirildi. İstanbul'un genel siyasetini bilmeyen Alemdar, Yeniçerilerin baskınına uğradığı 15 Kasım akşamı taraftarlarından yardım göremeyince, bulunduğu yerdeki cephaneliğin barut fıçılarını ateşledi; kendisiyle birlikte konağın çatısından içeri girmek isteyen 300 kadar yeniçeri askerinin de ölümüne sebep oldu. Enkaz altından çıkarılan Alemdar Paşanın cesedi yeniçeri zorbaları tarafından Sultanahmet'te bir ağaca asılarak teşhir edildi. Üç gün sonra Yedikule'deki bir kuyuya atılan Alemdar'ın kemikleri, yıllar sonra Yeniçeri Ocağının kapatılmasıyla (1826) çıkartıldı. 1908'e kadar Yedikule surları yanında gömülü olan Alemdar Mustafa Paşanın naaşı, II. Meşrûtiyetin ilânından sonra Gülhane parkı karşısındaki Zeynep Sultan Camii bahçesine nakledildi.
28.07.2008
E-Posta:
[email protected]
|