Şu sıcak yaz mevsiminde ruhumuzu sıkan, kalbimizde yaralar açan, aklımızı zıvanadan çıkaran hadiselerle daha çok karşılaşıyoruz galiba... İnsan olma yolunda kat etmek istediğimiz mesafeyi düşünürken, karşımıza bizi yolumuzdan etme temâyülünde olan çok engeller çıkmaktadır. Günahlar ve çirkinlikler adeta kovanından çıkan arılar gibi başımıza üşüşmektedirler.
Aklımızı gerçeklerden ayırmaya çalışan, kalbimizi günah oklarıyla yaralayan karartılar, ruhumuzdaki aydınlıkları da yok etmekte, bizleri kendilerine benzetmeye çalışmaktadırlar. Aklımızın almakta zorluk çektiği yaşantılar, kalb ve ruhumuzda yaralar açmaktadır. Aklımızı safsatalardan korumamız, kalbimizi pisliklerden arındırmamız gerekmektedir.
Hiçbir dönemde yaşanmayan edepsiz hayatlar, günümüzde bütün açıklığıyla karşımıza çıkmaktadır. İnsanlık büyük bir var olma mücadelesi veriyor zamanımızda. Hayvanî hayat tarzına olan ilgiler, insan olan insanların aklını başından alıyor.
“Bu kadarı da olmaz” dedirten hayasızlıklar, gözleri mütefennin bir nazır makamından bir âdî kavvat derekesine düşürmeye çalışıyor. Sayısız san'at harikaları ile donatılmış insan vücudundaki mükemmel uzuvları, şeytânî oyuncaklarla oyalanmanın sorumluluğu elbette büyük olacaktır.
Zamanımızın insanları her zamankinden daha fazla dikkatli olmalı. Düşmanın her zamankinden fazla uyanık olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Buna karşı insanlığını muhafaza mücadelesi veren insanlar da her zaman uyanık olmalı, korunması gereken değerlerini düşman duygulara kaptırmamalı. Zira günümüz insanlarını karanlıklara mahkûm etmek isteyen unsurların yanında, akıl ve kalbleri uyanık tutmak için de daha fazla sebepler bulunmaktadır.
Tefekkür için daha büyük imkânlara sahiptir günümüz insanı. Olumsuzluklar kadar güzelliklerin de görülebileceği bir zamandır asrımız. Her insanın gayreti nisbetinde kazanabileceği, gayretsizliği ölçüsünde de kaybedebileceği bir zaman... Cennetin ucuz olmadığı açık bir şekilde görülürken, Cehennemin de lüzumsuz olmadığı aşikâre görülmektedir.
Dışı süs içi pis görüntüler kirlilik meydana getiriyor âlemimizde. Çirkinliklerin güzel görüldüğü, akılların karmakarışık duygularla yolunu şaşırdığı bir zamandır yaşadığımız devir. Ama kazançlar da bire binler vermektedir. Usûlüne uygun yapılan ticaretler bu zamanda daha fazla kazandırmaktadır. Hiç şüphesiz zamanımızda kazanmanın değeri daha büyük olacaktır İlâhî adalet terazisinde... Ayrıca kaybedişler hayatları çok acı bir şekilde karartırken kazanmalar da her zamankinden daha fazla hayata renk katıyor.
Küfür ve günah bataklığının çirkefliği ne kadar tarif edilemez bir çirkin vaziyet netice veriyorsa, küfür ve günah bataklığından kurtulmanın lezzet ve zevki de tarif edilemez bir güzelliktedir. Kötülükler çok alçaklara düşürdüğü gibi, iyilikler de çok yükseklere çıkarmaktadır. İfrat ve tefritlerin oldukça fazla olduğu bir asırdır bizim asrımız. Biz insanlar bir taraftan büyük tehlikelerle karşı karşıya iken, diğer taraftan da hiçbir dönemdeki insanların ulaşamayacağı bir mertebeye çıkma şansına sahibiz.
İnsanlık seciyesine uygun manzaralarla aydınlanan hayatların hali başka olmaktadır. Bu hayatları şenlendiren gözler, Kâinat Saniinin mükemmel san'atlarını görüyor ve daha Cennete girmeden o ifade edilemez güzellikteki mekânın güzelliklerine neredeyse bu fani âlemde şahit oluyor. Ne yazık ki nefsin ve şeytanın emrine girmiş hayatlardaki gözlere ise karanlık perdeler inmiştir.
İnsanı değerli kılan tefekkür geleneği yerini sathiliklere bırakırsa, akıllar sarhoş, kalpler tefessüh etmeye başlamıştır o karanlık âlemlerde. Anlatamayacağımız kadar menfîlikler yaşanmaktadır o âlemlerde. İnsanlık oralarda hızla değer kaybına uğramakta, paha biçilmez san'at eserlerindeki güzellikler küfür ve isyan paslarından görünmez bir hale gelmektedir.
Hâsılı, imandır insanı insan eden. İmandır hayatlardan karanlıkları uzaklaştıran. İnsan eğer gerçek bir insan olmak istiyorsa, iman cevherine mutlaka sahip olmalı ve hayatının sonuna kadar o mücevheri yanından hiç ayırmamalı...
04.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|