"Gerçekten" haber verir 07 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Şahitleri dinlemek ister misiniz?



Aylar önce başlatılan bir tartışma vardı. Buna göre Türkiye’de halka din/inanç konusunda hiç baskı yapılmamıştı. ‘Yapıldı’ denildiğinde de bu defa ‘Kim yaptı ki?’ tartışması başlatılmıştı. Bu tartışmanın ardından da “Türkiye’de Müslüman çoğunluğun da özgürlük sorunu var” tesbiti kamuoyunu meşgul etti. Geçmişte, “Dindarlara baskı yapılmadı” diyenler, bu tesbite de itiraz etmeye başladılar. Onlara göre Türkiye’de tarih boyunca güllük/gülistanlık bir hayat sürülmüş. Ne dine, ne de dindar olana baskı sözkonusu olmamış!

Bu iddiâları duyunca ya da okuyunca, “Acaba biz başka ülkede mi yaşıyoruz?” sorusu akla geliyor. Anlıyoruz ki, “Baskı olmamış” ya da “Müslüman çoğunluğun özgürlük sorunu yok” diyenler Türkiye’de yaşıyor görünseler de, en azından ‘dünya’ları farklı...

İnandığı gibi yaşamak isteyen ve bu hakkı elinden alınan kişileri görmesek, duymasak; bu iddialara inanacağız. Ama ne mümkün, adım başı ‘mağdur’a rastlamak mümkün. (Bu konuda ‘duyarlı medya’da yazılanlara inanmak istemeyenler, örnek olması bakımından Hasan Cemal’in 4 Haziran 2008 tarihli Milliyet’te yayınlanan yazısına bakabilir.)

Elbette bu konular sadece bugünün tartışma konuları değil. Geçmiş yıllarda da tartışılmış, muhtemelen bundan sonra da tartışılacak. “Dindarlara baskı yapıldı”ğıyla ilgili ‘şahit’lerin sözlerini dinlemek ister misiniz?

Bu konudaki ‘şahit’lerden biri de, konusundaki uzmanlığı herkesçe kabul edilen Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocamız. İz Yayıncılık tarafından yayınlanan “Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı hatıra kitabında, şahit olduğu ‘dine baskı’ örneklerini de anlatmış. Ezan-ı Muhammedî’nin yeniden Arapça aslına uygun olarak okunmasıyla ilgili hatıra şöyle: “...DP ezanı aslına döndürdü, artık ezan, Peygamberimiz Hz. Bilal’e nasıl öğretmiş ve okutmuş ise öyle okunacaktı. Bunun ilk uygulamaya konduğu tarihin ilk Cuma günü, ben Çorum Ulu Camii’nde idim. Halk bunu bildiği için içeride vaaz olmasına rağmen hep dışarıda, cami avlusunda ve bir kısmı da avluya sığmadığı için yolda toplanmışlar, ezan vaktini bekliyorlardı, o vakit geldi ve çifte ezan başladı: ‘Allahu ekber Allahu ekber... Eşhedü en lâ ilâhe illallah...’ Halk coşmuştu, heyecan dorukta idi. Kimi şükrediyor, kimi ezanı tekrarlıyor, kimileri de kucaklaşıp ağlaşıyorlardı.” (Altınoluk, Haziran 2008)

Unutanlara kısaca hatırlatalım: ‘Müslüman Türkiye’de 18 yıl boyunca ‘Allahu ekber’ diyerek Ezan-ı Muhammedîyi okumak yasaklanmıştır. Tâ ki, 1950’de Halk Parti’yi yıkan parti olarak tarihe geçen DP, halkın büyük teveccühü ile iktidara geldiğinde bu yasak sona ermiştir. Bu tarihî gerçeklerin yaşandığı ülkemizde, “Dindarlara baskı olmadı” diyene kim inanır? Bir uygulamanın “baskı” olması için üzerinde “bu baskıdır” diye yazması mı gerekir ki “aydın”larımız bunu kabullensin!

Bir ‘baskı’ hatırası daha aktaralım: “Demokrat Parti iktidara gelmeden önce Türkiye’de din özgürlüğü daha fazla baskı altında ve kısıtlı idi. Arapça ve İslâm ilimleri okumak için bir okul veya kurs yoktu, özel okumak ve okutmak da yasaktı. Diyanet’e bağlı Kur’ân kursları vardı, ancak bu kurslara gidebilmek için ilk okulu bitirmek gerekiyordu. İlk okulu bitirmeden Kur’ân kurslarına gitmek (bugün yeniden uygulandığı gibi) yasak olduğu için (...) Kur’ân kursları kapanırdı.”

Zannedilmesin ki, ‘dine baskı’nın tek şahidi Prof. Karaman hocamızdır. Aksine, yaşı 70 ve üzeri milyonlarca kişi bu baskıların canlı şahitleridir. İyi niyet ile öğrenmek isteyenler sorabilir. Fil dişi kulelerde oturup, “Dine ve dindarlara baskı olmadı” iddiasını en başta canlı şahitler reddediyor. Aynı şey, “Müslüman çoğunluğun özgürlük sorunu yok” iddiası için de geçerli...

07.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.08.2008) - Ramazan için erken ikaz

  (03.08.2008) - Facialardan ders çıkarmak

  (02.08.2008) - Uluslararası kavgalar

  (01.08.2008) - Yeni anayasa zamanı

  (31.07.2008) - Unutalım gitsin mi?

  (30.07.2008) - Birliğe her zaman ihtiyaç var

  (29.07.2008) - Terörü etkisiz kılmak

  (28.07.2008) - Adalet yerini bulsun

  (27.07.2008) - Gerçekler gün yüzüne çıkar

  (26.07.2008) - Esnafın derdi büyük

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır