Geçtiğimiz Cumartesi DP’nin dâvetlisi olarak Isparta’daydık. Partinin il kongresi vardı. Kongreye Genel Başkan Süleyman Soylu da katıldı.
Bu vesileyle Soylu’yu daha yakından gözlemleme imkânı bulduk. İlginç bir siyaset tarzına sahip Soylu. Bildiğimiz klâsik siyasetçi kalıbını aşan bir yapısı var. En önemli özelliği “net ve cesur” olması. Ne söylemediğinden ziyade söylediği ile öne çıkıyor. Anlaşılmamak yerine anlaşılmak için konuşuyor. Onun için seçmen tarafından daha kolay kabul görüyor. Bu tutumu zamanı da iyi okuduğunu gösteriyor. 39 yaşında olması değişen seçmen ruhunu kavramasında büyük avantajı oluyor.
Aslında bir siyasetçide olması gereken tutum da bu. Ama geçer akçe “kaypaklık ve korkaklık” olduğu için olması gereken bir tutum bile maalesef ilginç hale geliyor.
**
Soylu, DP gibi iktidar olmaya alışkın bir partinin mensuplarını girdikleri “travma”dan kurtarmak için yoğun çaba sarf ediyor. Bunda muvaffak da oluyor. Bunun için en başta kendi partisini özeleştiriye tabi tutuyor.
Geçmişteki hataları, yanlışları komplekse girmeden dile getirip doğru olanı ortaya koyuyor. En taze örneğine kongre sonrası il başkanlarıyla bir araya geldiği toplantıda şahit olduk.
“Zaman içinde misyonumuzdan uzaklaştık. Kimi zaman MHP’den fazla milliyetçi, kimi zaman CHP’den fazla laikçi, kimi zaman ulusalcılardan daha fazla ulusalcı olduk. Fakat ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildik. Biz demokratız. Biz komüniste de şeriatçıya da—başkasının özgürlüğünü engellememek şartıyla—hoşgörü ile bakarız. Aslî misyonumuzdan uzaklaştıkça kendimiz olmaktan çıktık. Millet de bize uzak durdu. Şimdi tekrar özümüze, demokratlığa dönme zamanıdır.” Bu sözleri büyük kabul görüyor. Benzer açıklamalar teşkilât mensuplarından da geliyor.
Özeleştiri bununla sınırlı değil. Tüzük çalışmasının da son aşamaya geldiğini öğreniyoruz. Soylu, yeni tüzüğün “bomba etkisi” yapacağını, parti içi demokrasiyi gerçek anlamda sağlayacağını söylüyor.
Şöyle devam ediyor; “Yeni tüzük şeffaf, liderin iki dudağı arasına esir olmayan, tabanın sesini en iyi yansıtan, görevden almanın vermenin zorlaştırıldığı bir tüzük oldu. Seçmenler özgür iradeleri ile, ön seçimle adam gibi kendi milletvekillerini seçebilecek.”
GİK üyesi Doç. Dr. Vedat Demir de yeni tüzüğü şu sözlerle özetliyor: “Kendi demokrat olmayan başkasını nasıl ikna edecek?”
Tüzüğün yanında parti programı çalışmalarının da çok yakında başlayacağı bilgisine ulaşıyoruz. Aynı hassasiyetin burada da gösterileceği ve iddialı bir program hazırlanacağı belirtiliyor.
**
Soylu’nun ifadesiyle “Ankara’nın kokuşmuş siyaseti”nden kurtulmanın tek yolu da parti içi demokrasiyi “gerçek anlamda” sağlamaktan geçiyor. Seçmeni cezb etmenin tek yolu “ezber bozan” doğru, samimî, ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan bir siyasetten geçiyor.
Soylu ile birlikte siyasete yeni bir soluk getirmeye başlayan DP, alternatif olduğu konusunda ciddî veriler sağlıyor. Eğer şimdiye kadar yansıyan çizgide bir kırıklık yaşanmazsa seçmen tercih yapmakta zorlanmayacak.
11.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|