Yaşadığı topraklara ait olamama duygusu, sürgünde olan her bir Filistinlinin içini kemirir. Bulunduğu topraklarda sosyal ve ekonomik olarak çok üstün konumlara gelse dahi. Bunlardan biri, Kudüslü zengin bir Hıristiyan ailenin oğlu olan ve ömrünün 50 yıldan fazlasını vatanından uzakta yaşamış bulunan meşhur Edward Said’dir.
1948 tehcirinden nasibini alarak ailesi ile beraber Mısır’a göçen ve İngiliz koloni okuluna kaydolan Edward Said (1935-2003), Mısır’da hissettiği duyguları şöyle dile getirir:
“Mısır’da okula giden, İngiliz isimli, Amerikan pasaportlu bir Filistinli. Yani belli bir kimliği yok.”
Kimliksizlik hissini hayatının her safhasında kuvvetli bir şekilde yaşayan Edward Said, aynı dine sahip olduğu insanların açmış olduğu bir okulda okumasının bu eksikliği gideremediğinden bahseder.. “Biz’i onlar’dan ayıran dil, kültür, ırk ve etnik köken farkı idi. Benim Anglikan kilisesine bağlı olarak doğmuş, orada vaftiz edilmiş ve kilisenin bir üyesi olmuş olmam işimi kolaylaştırmıyordu.”
Haylazlık yaptığı sebep gösterilerek 1951 yılında okuldan uzaklaştırılan Edward Said, eğitimini tamamlamak üzere ailesi tarafından Amerika’ya gönderilir. Princeton Üniversitesinde İngilizce ve Karşılaştırmalı Edebiyat okur. Daha sonra aynı dalda Harvard Ünversitesinden doktorasını alır (1964). Ve yıllarca Columbia Üniversitesinde hocalık yapar. Dünyanın saygı duyduğu aydınlardan olan ve yazmış olduğu kitapları Türkçe dahil 15 dile çevrilen Edward Said’i sahip olduğu kariyer dolayısıyla şöyle tanımlarlar: “O, hem Amerikalı, hem İngiliz, hem de Arap. Hem bir mülteci, hem bir aristokrat; hem yıkıcı, hem muhafazakâr. Hem bir edebiyatçı, hem bir propagandist; hem Avrupalı, hem Akdenizli.”
O ise kendine, “Kimsin? Mülteci diyebilir miyiz sana?” diye sorulduğunda, şöyle cevap verir:
“Hayır, mülteci sözcüğünün benim için çok özel bir anlamı var. Kötü sağlık şartları, toplumsal acı, kayıp ve yerinden edilme anlamları içeriyor. Bunlar benim için uygun değil. Bu anlamda mülteci değilim. Fakat kendimi yurdundan edilmiş hissediyorum. Kökenlerimden koparılmışım. Sürgünde yaşıyorum. Sürgünüm...”
Kendini “yurtsuz bir gezginci” olarak gören Edward Said, bir yere bağımlı olmadığından gayrımenkul alamadığını, oturduğu dairenin dahi kiralık olduğunu söyler. Yeniden yurt edinmenin ve eve dönmenin temelde imkânsız olduğu bir kayıp hikâyesini tekrar tekrar anlatmayı kendine vazife olarak tayin eden Edward Said, geri dönememenin acısını ruhunun derinliklerinde yaşar. Ve bu konudaki hislerini de şöyle dile getirir: “Geri dönememek. Bu gerçekten benim için çok güçlü bir duygu. Yaşantımı ayrılıkların bir silsilesi olarak tarif edebilirim. Dönüş her zaman belirsiz ve güvensiz. Kısa bir yolculuğa çıktığımda bile, bir daha geri dönemeyeceğim düşüncesiyle yanıma fazla eşya alırım. Her zaman ait olmadığınız duygusunu taşırsınız. Gerçekten ait değilsinizdir. Çünkü kökenleriniz gerçekten burada değildir.
Ve geldiğiniz yer: Başka birisi oranın size ait olmadığını, kendisine ait olduğunu söylemektedir. Böylelikle, kökenlerinizin neresi olduğu dahi sorgulanır. Ben hatıralarımı yazarken, Hayfa’dan bir mülteci olan sevgili arkadaşım Abu Lourd Filistin’e geri döndü ve Ramallah’a yerleşti. Bu benim için de bir seçenekti. Bir Zeit Üniversitesinde bir iş bulabilirdim. Ama bunun yapamayacağım birşey oduğunu fark ettim. Kaderim New York’ta kalmak. Sürekli kayan bir zeminde, ilişkilerin mirasla alınmadığı, ama üretildiği bir yerde. Evin sağlamlığının olmadığı bir yerde...” (Yeni Bin Yılda Filistin Sorunu, s. 46-47)
Edward Said’in “Bir kayıp hikâyesini tekrar tekrar anlatma”yı kendine gaye edindiği gibi, vatanları ellerinden alınan insanların duygularına şiirleriyle tercüman olan Filistinli Şair Mahmud Derviş de “Sürgünden Mektup” adlı şiirinin bir kısmında şunları söylüyor:
Sürgünden mektup
Ne cinayet işledik ki annem, iki kere ölelim
Biri hayatta, diğeri ölümde
Annem… Annem benim
Yazdığın şu mektuplar kime?
Var mı onları götürecek olan posta?
Tıkandı yollar… Kara, deniz, hava
……
Ne kıymeti var insanın!
Vatan olmadan, bayrak olmadan, adres olmadan
Ne kıymeti var insanın!
(Tercüme: Suna Durmaz)
Kaynaklar:
Edward Said, “Yeni Bin Yılda Filistin Sorunu,” Aram Yayıncılık, 2002
Dr. Abdurrahman Yağı, “Şuara Ard el-Muhtelle,” Kuveyt, 1982
15.08.2008
E-Posta:
|