Hidayet dairesine girdikten sonra tefekkürî iman dersini almaya ve ibadetlerini de aynı iman şuuruyla yapmaya başlayan Yaşar Alptekin'in özellikle bu seneki hac fârizasını edâ etmesi, son derece medyatik bir hadiseye dönüştürüldü.
Meselenin medyatik hale gelmesi, onun arzu ve iradesi haricinde oldu. Bunu defalarca söyledi. Fakat, bazılarına bunu bir türlü dinletemedi, kabul ettiremedi.
O bazıları ki, illâ da niyet okuyacaklar ve kendilerinde başkasının niyetini sorgulama hakkını görecekler...
Böyleleri için ne yapılabilir ki?
Alptekin, ısrarla ve bütün samimiyetiyle şunları ifade etti: "Hacca giderken, bunu kimselere söylemedim. Yakın çevremden dahi çoğu kimse bilmiyordu. Maksadım gösterişten, riyâdan uzak bir şekilde ve sırf Rabbimin rızası için bu farzı yerine getirmekti. Medyatik olmak gibi bir niyetim asla yoktu. Şayet böyle bir niyetim olsaydı, giderken de medya organlarına haber verir, onlara kendimi takip ettirirdim. Sonradan olup bitenler, tamamıyla bir rastlantı eseridir. Ayrıca, işin bu boyutlara varacağını, havaalanına iner inmez takip edileceğimi, Eyüpsultan'da medyanın odak noktası haline geleceğimi ne düşünmüş, ne de tahmin edebilmiştim..."
Yaşar Alptekin, bu minval üzere dil döküp duruyor, fakat bazı maksatlı kimselere bir türlü söz dinletemiyor. Onlar, işin içinde illâ da bir artniyet, bir riyâkârlık hissi, bir reklâmcılık hevesi, vesaire arıyorlar.
Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla, Yaşar Alptekin, inandıklarını mânevî bir huzur ve huşû içinde yaşamak istiyor. Sâkin ve sâde bir hayatı arzuluyor. Geçimini temin için işini yaparken, inancına, ibadetine zarar gelsin istemiyor.
Cenâb–ı Hak, onu ve onun gibileri bu hâlis niyetlerinde İnşaallah muvaffak eder.
İfrat ve tefritten uzak durulmalı
Sonradan iman ve hidayet dairesine giren şân–şöhret sahibi kimselerin hayatı, onların hemen her türlü hal ve hareketleri daha bir yakından takip edilir.
Kimisi malzeme bulmak, kimisi de örnek almak maksadıyla yapar bu amansız takipçilik işini...
Kimisi fazlasıyla rahatsız olur onların hidayete ermesinden, kimisi de bir kuru yaprak misâli kaptırıverir kendini onların estirdiği bu değişim rüzgârlarına...
İkisi de yanlışa düşer.
Zira, hidayet büyük bir nimettir. Bu nimete mazhar olanı alkışlamalı, tebrik etmeli, istikametten ayrılmaması için ona çokça duâ edilmeli.
Ayrıca, şöhretli kişi hidayet dairesine girdi diye, gözünde onu çok büyütmemeli, haddinden fazla bir teveccüh göstererek onu uçurumun eşiğine getirmemeli.
Yani ifrat ve tefrit denilen her iki türlü aşırılıktan da uzak durmalı. Tâ ki, hem kendimize, hem onlara bir zararımız dokunmasın, faydamız dokunsun.
Şahit olabildiğimiz kadarıyla, mü'min kardeşimiz Yaşar Alptekin de, kendine dikkat ediyor, yanlışa düşmemeye âzamî derecede gayret gösteriyor.
Rabbim, muhafaza ve inayet buyursun.
Suâllere güzel ve dengeli cevaplar
Yaşar Alptekin'in çeşitli medya organlarındaki röportajlarını takip ettik. Suâllere mümkün olduğunca doğru, mâkul ve dengeli cevaplar veriyordu.
Yalnız, bazı doğrular vardır ki, onlar her yerde söylenmez.
Meselâ, "Benim eski hayatım çöplük oldu. Ona bir daha özenip de dönmem. Hâ, bazıları o eski hayatımı karıştırıp duruyor. Tıpkı, kedi ve köpeklerin yaptığı gibi..." şeklindeki ifadeleri kesinlikle doğrudur. Ne var ki, kedi ve köpeğe benzettiği kişiler zaman zaman tam da karşısında, onunla röportaj yapan kimseler oluyor.
İşte, böyle durumlarda daha bir dikkatli davranmak lâzım. Tâ ki, o kimseler nasırlarına basılmış gibi rahatsız olmasınlar ve düşmanlıklarını daha da şiddetlendirmesinler. Zira, bir düşmanı düşmanlıktan vazgeçirmek de bir hizmettir.
Öte yandan, değerli Alptekin'in imandan ve ibadetten bahsetme tarzının çok güzel, yerinde ve isabetli olduğunu ifade edelim. Muhataplara iyi tesir ediyor.
Keza, sanatçı kardeşimizin henüz 16 yaşında olan kızıyla münasebetleri hakkında söyledikleri de takdire şayan oldu. Ona dinini öğretirken, onu ibadete teşvik ederken, ona ahlâk dersini telkin ederken, hiç baskı yapmaması, onun iradesini ipotek altına almaya çalışmaması, onu kontrollü bir serbestlik içinde bulundurmaya çalışması, cidden alkışlanacak bir davranıştır.
Bir taraftan evlâdına tam bir şefkat hissiyle davranması, bir yandan da yıllardır ona hizmet etmesi, eminim ki, pekçok kimseyi derin derin düşünmeye sevk etmiş, onlara çok tesirli dersler vermiştir.
Aradığını bulan, bulduğuyla kanaat eden ve huzurlu bir hayata mazhar olan Alptekin ailesine, bundan sonra da aynı istikamet üzere bir hayat sürdürmelerini Rabbimizden niyaz ederiz.
22.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|