14) CHP'de redd–i miras ve misyon tartışmaları
Bugünlerde tam da bizim "yakın tarih" çerçevesinde yaptığımız sorgulama tarzına paralel düşen önemli gelişmeler yaşanıyor.
* Birinci ve en büyük gelişme, şeflik devrinin sâbıkalı sembol partisi CHP'de yaşandı; üstelik, her gün yeni bir boyut kazanarak yaşanmaya devam ediyor. (Geniş izah aşağıda.)
* İkinci önemli gelişme, aydınlar cephesinde yaşanıyor. Aralarında gazeteci–yazar Ali Bayramoğlu, öğretim üyeleri Prof. Ahmet İnsel, Dr. Cengiz Aktar ve Baskın Oran'ın da bulunduğu bir grup aydın, Ermenilerin "Büyük Felâket" diye nitelediği 1915'teki dram yüklü "Tehcir hadisesi"nden dolayı yaşanmış olan acılara duyarsız kalınmasına ve bunun inkâr edilmesine vicdanen hem karşı çıkıyor, hem de çekilen acıları paylaşma adına Ermenilerden özür dilenmesi yolunda bir kampanya başlatıyor.
* Üçüncü bir gelişme ise, medya dünyasında dikkat çekici bir sûrette boy vermeye başladı. Haftalık Aktüel dergisi, son sayısında (4 Aralık 2008) 1938'de Dersim'de (Tunceli) nelerin olup bittiğini yeniden mercek altına alarak, son derece çarpıcı bilgiler ve belgeler aktarıyor. Dergide, özellikle Üstad Bediüzzaman'ın talebelerinden o zamanlar Yarbay olan Elazığ'lı Hulusi Yahyagil ile Malatyalı Yüzbaşı Şevki Beyin hatıralarına dikkat çekiliyor ki, okuyunca irkilmemek, ürpermemek, vicdan azabı çekmemek elde değil.
Evet, bunlar gibi şu günlerde yaşanan daha başka gelişmeler de var. Fakat, en mühimmi—başta da ifade ettiğimiz gibi—Halk Partisi bünyesinde ve özellikle lider kadrosunun öncülüğünde peşpeşe patlayan bomba niteliğindeki "açılımlar" dizisidir.
Tevafuk eseri
Biz kendimizi dev aynasında görüyor değiliz. Türkiye'nin gündemini tayin ettiğimiz iddiasında bulunuyor da değiliz.
Ama, ardı ardına ve eşzamanlı olarak yaşanan aynı tandanslı gelişmeler zincirine bakarak, meseleyi pekâlâ bir "tevâfuk eseri" şeklinde değerlendirebiliriz.
Tevâfukatı ise, elbette ki önemsiyoruz. Zira, hemen bütün cephelerde sorgulanmaya başlanan bu tarihî hadiselerin altmışıncı, yetmişinci, sekseninci, doksanıncı ve yüzüncü yıllarını, yahut yıldönümlerini idrak etmekteyiz.
Dahası, Üstad Bediüzzaman'ın bizim açımızdan son derece muteber olan tâbiriyle, "Tevâfuklar, ne kadar zayıf da olsa, hizmetin makbuliyetine ve meselelerin hakkaniyetine delâlet ettiği için, bence çok ehemmiyetlidir ve çok kuvvetlidir."
Ve kezâ "Tevâfukat, ittifaka işarettir. İttifak ise, ittihada emâredir, vahdete alâmettir. Vahdet ise, tevhidi gösterir. Tevhid ise, Kur’ân’ın dört esasından en büyük esasıdır." (Mektubat, s. 371)
Bâriz kırılmalar
Halk Partisi bünyesinde özellikle son günlerde yaşananlar, kelimenin tam anlamıyla bir "kırılmalar zinciri"ni teşkil ediyor.
İstenildiği kadar tenkit edilsin, tevil edilsin, "seçim yatırımıdır" falan denilsin, yaşananlar kendi çapında yine de bir ilktir ve alenen bir "değişim/dönüşüm" halini yansıtmaktadır.
Evet, muhtemeldir ki, seçimden sonra ifade ve üslup itibariyle "geri adım" şeklinde bir manevra yapılacak. Ancak, bu da sergilenen onca keskin dönüşlerin ve derin kırılmaların üzerini örtmeye yetmeyecek.
Düşünün. Normal bir başörtüsüne dahi tahammül etmeyen ve yetmiş–seksen yıldır tesettürle mücadele eden ve bunu yasaklatan bir parti, şimdi kapılarını çarşaflılara dahi açacak ve buna itiraz edenleri azarlayacak bir noktaya gelmiş durumda.
Aynı şekilde, bugünkü CHP, tek parti, yani şeflik dönemindeki gayr–i insanî uygulamaları şimdiye kadar hiç görülmedik bir tarzda tenkitvâri bir rol üstlenmiş görünüyor. Yani, seksen yıl boyunca çarığından, poturundan, şalından, şalvarından, çarşafından dolayı itilmiş, kakılmış, horlanıp dışlanmış vatandaşlara, bugün kapılarını ardına kadar açıyor ve onları olduğu gibi kabul ettiğini bangır bangır ilân ediyor.
Erzurum'da idam edilen "Şalcı Bacı"dan ve şapka hakkındaki bir broşürden dolayı yine İstiklâl Mahkemesince idam edilen (1926) İskilipli Atıf Hocadan günümüze, bakın ne değişimler, ne dönüşümler yaşandı, yaşanıyor...
Esasında, bütün bu meselelerden sabıkalı olan CHP, hayatta ve ayakta kalabilmek için değişmek ve dönüşmek zorundadır. Bu değişime, ister "redd–i miras" denilsin, ister "misyon değişikliği" denilsin, ne denilirse denilsin, gidilen yol bir nevi "mecburî istikamet"tir.
Hasılı, Halk Partisi de "yeni bir hâl"e dönüşmek zorunda; aksi durumda "izmihlâl" kaçınılmaz olacak.
06.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|