Tarafsızlığın her zaman için geçerli bir meslek olmadığını, taraftarlığın çoğu kez bir ‘duruş’ ifade ettiğini iyi bilenlerdenim; bu sebeple tarafsız değilim:
Hakka taraftarım. “Hakkın hatırının âlî olduğu ve hiçbir hatıra feda edilemeyeceği”ni hayat prensibi haline getirenlerleyim. Her türlü yıldırma hareketlerinin, şantaj ve tehditlerin karşısında haksızlığa tapmayan, haksızlığa boyun eğmeyen hakperestlere taraftarım. Haksızlığın kol gezdiği, zulm ile abad olanların aldatıcı ve şaşaalı hayatlarına özentinin çoğaldığı, yalakalığın da bir meslek haline geldiği bir zamanda yalnız ve yalnız hakka yaslananların, gücünü Hak’tan alanların ve hakkı savunanların taraftarıyım.
İnsan haklarına taraftarım. Baskıcı, zorlayıcı, zulmedici, yok edici ve öldürücü bir fizikî güç karşısında hakkı, doğruyu, iyiliği ve fazileti haykırdığı için insan haklarına taraftarım. “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem” diyenlerdenim ve masumun-mazlûmun yanında olanlara taraftarım.
Demokrasiye taraftarım. Demokratlığın sözde tavır ve söylemlerden ibaret olmadığını, doğrunun ve hakkın yanında—ne pahasına olursa olsun—doğruca bir duruş sergilemeyi gerektiren bir hayat biçimi olduğunu düşünmekteyim. Demokrasiye ne küfrettim, ne de ikbal uğruna sahte bir demokrat kesildim. Karıncanın hukukunu bile koruyan bir inancın taraftarı olarak insana hak ettiği değeri vermeyenlerin yanında insanı öncelediği, bana ‘ben’ olarak değer verdiği, beni ‘birey’ olarak kabul ettiği ve savunduğu için demokrasiye taraftarım. Tek adamlılığa, otokratikliğe, jakobenliğe, jakobence tavırlara karşıyım ve bunlara özenip bunlardan medet umanlardan ve ‘ben’i “devlet ebed müddet, hikmet-i hükümet” gibi kutsallık anlayışıyla istenildiği anda feda edilebilecek bir figüran olarak görenlerden de hiç haz etmem. Çok sesliliğe, şeffaflığa, fikirlerin mücadelesine, istişareye, kalb-i millet hükmündeki meclise taraftarım.
Hukuka taraftarım. Belli zümrelerin, çıkar peşinde koşan darbecilerin ve darbe taraftarlarının savunduğu bir kanunculuk anlayışına karşı adaleti her noktada sağlamayı amaçlayan bir hukukun taraftarıyım. “Bir fert, umumun selâmeti için dahi feda edilmez.” diyen hukuka taraftarım.
Adalete taraftarım. Otoriter, totaliter, zorba, antidemokratik yapıların kendi varlıklarını ve çıkarlarını devam ettirebilmek adına gayrimeşrûluklarını hukukla bağdaştırma çabalarına, adaleti istedikleri gibi yorumlama yüzsüzlüklerine karşıyım. Dengeyi, denkliği, eşitliği esas alan, gerçeğe uygun hükmeden, doğru yola sevk eden, dürüstlük ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde hak ettiğimi bana veren adaletin taraftarıyım.
İlm-i siyasete taraftarım. Yalanı, hileyi, kayırmacılığı, kaypaklığı ve basiretsizliği siyaset ilmi zannedenlere karşıyım. Bu yolla dini siyasete alet edenler kadar dinsizliği de siyasete alet edenlere, türlü hesaplarla başörtüsüne sarılanlar kadar çarşaflara dolananlara da karşıyım. Siyaseti hizmet kurumu olarak gören, barıştırıcı, bütünleştirici bir siyaset anlayışına taraftarım. Bu bağlamda liyakatin taraftarıyım. Ehil olmayanların partizanlık, hizipçilik, yoldaşlık, ülküdaşlık, bilmem necilik gibi türlü türlü taraftarlık anlayışıyla nâ-ehillerin iş başına getirilmesinden, bunlarla memleketin çanına okunmasından yana olanlara, buna sebep olanlara ve bunu umursamayanlara karşıyım. Buna mukabil, işi ehline teslim etmesini bilenlere taraftarım. Sonuç olarak, her hâlükârda ‘insan’a taraftarım.
02.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|