“BİRAZ huzur istiyoruz” …
“Kim neyi isterse ona istediği verilecektir…”
Öyleyse istemeliyiz. İstemeyi mi bilmiyoruz acaba?
Çünkü insanlık çok istediği halde arzuladığı huzura ulaşamıyor. Huzura ulaşanlar ise çabuk kaybetmekten şikâyetçiler. “Tam da aradığım huzura kavuşmuşken nereden çıktı bu aksilikler?” diye söylenenlerin sayısı az değil. Şöyle bir durup baktığımızda görünüşte huzurumuzu kaçıran ne kadar çok sebep var… Çocuklarımızın okul sorunları… Eşlerin bitmek bilmeyen istekleri… İş yerindeki çıkmazlar, anlamsız rekabetler… Komşunun çığlığı, cebimdeki paranın azlığı, kabarık faturalar… Zamansız yağan yağmur... Bitmek bilmeyen ev ödevleri… Ekonomik kriz... Eskiyen ev eşyalarımız… Arabanın patlayan lastiği, hatta hatta vakitsiz öten horoz…
Tabiî ya bütün bunlara rağmen nasıl huzurlu olabiliriz ki? Her şey tadımızı kaçırmak için aleyhimize işliyor. Sorun bizde olamaz. Sorun, içinde bulunduğumuz şartlarda. Şartların değiştirilmesi gerekiyor .
Batsın bu dünya!...
İşte huzura ulaşmak için bu kadar sorunlu bir dünyada yaşıyoruz. Hep sorun, hep engel! Yok mu her şeyin tıkırında gittiği bir yer? Yok mu sıkıntısız, sorunsuz bir hayat? Var! Burası… İçinde bulunduğumuz an ve şu an yaşadığımız hayat… Yolunda gitmediğini sandığımız her şey, aslında gitmesi gereken yolda gitmektedirler. Biz yolunda gitmediğini sanıyoruz.
Her şeyin yolunda gitmesi için şunlar mı olmalı? Yeteri kadar paramız olsun ki, huzurlu olabilelim… Komşumuz kafa dengi olsun ki, uyum içinde yaşayalım… Eşim ve çocuklarım da hep benden yana olmalılar, itiraz etmeden her şeyimi kabul etmeliler... Okul arkadaşlarım hep benim sözümü dinlesin… Öğretmen tek benimle ilgilensin… En yüksek notu ben alayım… Yollar öyle bir düzgün olmalı ki, hiç olmadık anda arabanın lastiği patlamasın... Trafik sıkışmasın, su gibi akıp gitsin.
Eşyalarım eskidi. Modası geçti. Yeni çıkanlardan bende de olmalı…
Canım şu komşunun horozu da ne diye vakitsiz öter ki? Gidip kesmeli başını, huzurumu kaçırıyor…
Ayağıma diken battı, kim koymuş bunu buraya? Şimdi bu yağmur da nereden çıktı? Ayda yılda bir pazar onu da yağmur bozar… Huzur mu bıraktılar insanda… Zor dostum zor! Bu asırda, bu hayat şartlarında kim bulmuş ki huzuru biz de bulalım? Bulalım! Bulabiliriz… Gelin hep birlikte arayalım. Kaybettiğimiz, daha doğrusu çaldırdığımız huzurumuzu artık bulalım. Biz şöyle düşünüyoruz:
Bütün her şey yolunda giderse huzura ulaşabilirim… Yeteri kadar param olursa huzura kavuşabilirim… Bütün isteklerimi alabilmeliyim. Nedir ki bütün istekler? İyi bir ev alacak kadar param oldu ve aldım... Son model dayadım döşedim… Eksiksiz… Lüks bir arabam da var. Tamam şimdi oldu. Yok yok olmadı ! Komşuda gördüğüm halı daha güzel. Ama bizim halı da yeni, niye onunkini daha çok beğendim? Ondan da almalıyım. Herkeste var. Ben de niye olmasın? Tam da hiçbir eksik kalmadı derken nerden çıktı bu halı şimdi? Bitmez bu eksikler, hiç bitmez. Bir halı parçasına ve ya da bir ev eşyasına kalmış aradığım huzur, işim çok zor. Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim, bir halıda tıkandım. Bütün huzurum kaçtı…
Ya çocuklar!
Okul masrafları, oyuncak istekleri, harçlıkları... Huzur mu bırakırlar insanda? Bir günde şöyle sessiz sedasız bir gün geçirsem. Kafa dinlesem. Çocuk sesi dinlemekten kafamı dinleyemiyorum. Eşimin istekleri de bitmiyor… Akrabalarım da hiç halden anlamazlar… Herkes, her şey bana yükleniyor… Aradığım huzuru nasıl, nerede bulacağım? Kadın-erkek fark etmez. Ne iş yaparsak yapalım, inanarak yapalım bütün güzel işlerimizi…1 Yaptığımız güzel işlerle huzurlu olabiliriz.
Dipnot: 1- Nahl-97
25.10.2008
E-Posta:
|